Siyasetin dengesi, siyaset yapma amacına hizmet eden yapıların bütün bir şekilde kamu yararı gözeterek yaptığı uygulamalarla sağlanır. Karşılıklı görüşler elbette farklılık gösterebilir, çözüm yolları ayrı olabilir. Bu dengenin kurulması aynı düşüncelerin ortaklaşmasıyla elbette yapıcı bir alan oluşturmaz. Farklı kurumlar farklı düşünceler farklı partiler her zaman yapıcı ve uygulayıcı etkenlerdir. Lakin bu durumu daha basite indirgersek, politikacılarımızın parti temsilcilerimizin özellikle bir çerçevede kesinlikle ortaklaşması lazım. Bu da karşılıklı saygıdır. Her şey dile getirilir söylenir yapılır ama saygı sınırı asla aşılmaz aksi durumda halkın saygısı da yitirilir.

***

BAKAN OLARAK MI GELDİ AK PARTİLİ OLARAK MI?

Geçen perşembe günü tren yolu onarımı için yapılan açılışa kentimize Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı geldi. Yatırımların artması elbette kentimiz için önemli bunu takdirle karşılamak lazım. Ama sayın bakan gelir gelmez bir bakan olarak değil de mensubu bulunduğu Ak Parti’nin normal bir milletvekiliymiş gibi davrandı. Anlayacağınız halen 90’lı yılların politikacıları gibi davranan kabine üyeleri var.

Konu da şöyle;

Yok, efendim kentin büyükşehir belediye başkanı Sayın Bekir Kaya niye zat-ı alileri karşılamaya gelmemiş de, yok devlet adabı da yok birlik beraberlik...

Öncelikle sayın bakanı karşılayanlar arasında AK Parti’den Tuşba belediye başkanlığına halkın iradesiyle seçilen ve önemli projeleri gerçekleştirmek için canla başla hizmet sözü vermiş, Sayın Fevzi Özgökçe de vardı. Değil mi?

Bu bir siyasi sorumluluk olabilir ama hiç kimseye hele ki halkın takdiriyle bu makamlara gelen belediye başkanlarına kimse neden beni karşılamaya geldin ya da gelmedin deme hakkını tanımaz. Sayın bakan eğer bir devlet büyüğü olarak kendini görseydi halkın takdirini temsil eden yerlere tek tek ziyaret edecek vakti vardı ve giderdi kaldı ki kentimizin tüm belediye başkanları kendisini ağırlamaktan memnun olurlardı. Bence!

Bu şekilde, halk nezdinde irade sahibi kişileri kısır eskimiş devlet aklıyla karalamak doğru değildir. Devlet protokol kuralları bir kenara, madem sayın bakan siyasi parti ekseninde yöneticilere devletin verdiği güçle değerlendirmelerde bulunacak o zaman Van’da Ak Parti yönetiminin ne halde olduğunu sayın bakana kimse söylememiş herhalde.

***

BU NE ŞİDDET BU NE CELAL SAYIN ARAS?

Ak Parti Van İl başkanı Sayın Abdullah Aras ve ekibinin seçim hezimeti bir iktidar partisi için önemli değil galiba. Kaldı ki bu başarısızlıktan sonra parti teşkilatının sorunu kendileri dışında her yerde araması ayrı bir gariplik. Asıl garip olan son zamanlarda Sayın Abdullah Aras gazetemiz şahsında kentteki yerel basını tehditkâr şekilde çeşitli konularla itham ediyor. Ak Parti’nin iktidar oluşu sanırım kendilerine her türlü hakaret hakkı tanıyor(!)

Kendisi ve diğer tüm siyasi parti temsilcileri bilmelidir ki bu gazete kimsenin babasının malı değildir. Şehrivan Gazetesi Van halkının sesi olarak hiç kimseden korkmadan hiç kimsenin sermayecisi olmadan Merhum üstat Aziz Aykaç öncülüğünde kuruldu ve bu vizyonda tüm sorunları dile getirerek yoluna devam edecek. Ki bu gazete her zaman eleştirilere açık olmuştur ama hakaretlere asla...

Sayın il başkanı teşkilattaki tartışmaların gönül kırmaların ve soruların önüne geçsin. Bu halk artık 80’li, 90’lı yılların politik davranışlarını ve iftiralarını kabul etmiyor. Madem bir suçlu arıyorsa bugüne kadar Van için yaptıklarına baksın seçim çalışmalarını için genel merkezden gelen ödeneklerin nerelere harcandığına baksın.

Bu saatten sonra kenti sahiplenmeyen hizmet üretmeyen çözüm önerisi sunmayan hiçbir yapı Vana layık olmayacaktır. En yakın örneği geçen yerel seçim sonuçlarıdır. Şehrivan Gazetesinin bir mensubu olarak eksik gördüğümüz halk nezdinde her türlü rahatsızlık yaratan tüm olayları kamuoyuna eksiksiz ve saygıyla ilettik ve iletmeye devam edeceğim.

***

ÇÖP TOPLUYORUM O HALDE VARIM!

Kentteki BDP’li eşbaşkanların görevlerine başladıktan sonra ilk yaptığı icraatlardan birisi de sokaklara çıkıp tişört giyip şapka takıp çöp toplamak oldu klişeleşmiş bir görüntü olsa da halkta çevre temizliği duyarlılığı yaratmak için elbette güzel bir adım.

Lakin bu saatten sonra niyet o olmasa da göstermelik işlerden kurtulmamız lazım, kentimizin ve özellikle denizimizin temizliği için kentteki tüm kurumların çok daha fazla çalışma gerekiyor. Özellikle kentin temizliğini sürdürebilir kılmak için çözüm sunmak zorundalar.

Günü birlik çalışmalar, konferanslar projeler elbette önemli değerli fakat bunun arkasının gelmesi lazım Van Gölünün hali içler acısıyken bu durumu görmezlikten gelmek artık tamamen hizmet şiarına sahip belediyelerimizin bu durumu gün geçtikçe ertelemesi kabul edilemez.

Tüm belediyelerimizin temizlik işlerinden sorumlu emekçileri her gün canla başla çalışıyorlar bu durum elbette göz ardı edilmemeli ama artık kalıcı ve düzenli bir çalışmayı hem bu halk hem de bu kent fazlasıyla hakediyor.