Erdem Yavuz Ekici yazdı: Seyyar Kent!

Seyyar satıcılık, kentlerin kurulduğu günden bu yana var olagelen bir satış yöntemi olup, bugün dahi varlığını korumaktadır. Her şehrin sokaklarında, caddelerinde, meskun yerlerinde kenar ve köşe başlarında seyyar satıcılara rastlamak mümkündür. Seyyar satıcılık diğer bir yönüyle bakıldığında bir enformel, yani kayıt dışı, ekonomik faaliyet olup aslında kentsel yoksullukla doğru orantılıdır.

Eğitim, konut, güvenlik, altyapı, sağlık, sosyal güvenlik gibi sorunları kapsayan ve farklı boyutları olan kentsel yoksulluk, önceleri toplumun küçük bir kesimi için geçerli bir olguydu. Fakat küreselleşme ile birlikte bu olgunun boyutları farklılaşmıştır. Artık kentsel yoksulluk, siyasal ve sosyal değişimler ile ekonomik krizlerin ve kalkınmanın yarattığı istihdam sorunları ve kentlere olan yoğun ve plansız göçler ile kendini belirgin bir şekilde göstermektedir. Şehrimizde de özellikle 2011 depreminden sonra alınan kırsal göçler ile birlikte kent yapısı olanca hızıyla değişmiş ekonomi pastası gittikçe daralmış ve bunun bir sonucu olarak da “seyyar satıcılık” kentin adeta kaderi haline gelmiştir.

Seyyar satıcılık ya da diğer adıyla işportacılık, tüm kentlerde bulunmakla birlikte şehrimizde, özellikle son günlerde, şehrin merkezini adeta işgal eden bir oluşum halini almıştır. Seyyar satıcılılar, kentin ana arterleri olan ve günlük ticaretin, alışverişin büyük kısmının sağlandığı Kazım Karabekir ve Cumhuriyet caddelerini bir örümcek ağı gibi sarmış, bu caddelerdeki işporta tezgahlarında; çoraptan, saate, uşkundan, yiyecek ürünlerine kadar çeşitli malzemeleri satmaktadırlar. Öyle ki işporta tezgahları yüzünden kaldırımlarda yürümek imkansız bir hal almış, yanan semaver ve mangal dumanları nedeniyle bir şehrin kaldırımında mı yoksa Dante’nin cehenneminde mi yürüdüğünüz belli olmamaktadır.  Bu durum şehrin hem estetiğine hem de prestijine büyük zarar vermektedir. Kentte ticaret yapan, düzenli olarak kira verip vergi ödeyen esnafın bu durumda etkilenmesi kadar, bu tezgahlardan alışveriş yapanlarında tüketici olarak güvenli olmaya alışveriş nedeniyle zarar görmesi, satılan yiyeceklerin menşeinin bilinmemesi nedeniyle sağlıklarının tehdit edilmesi işin diğer bir boyutudur.

Elbette hiç birimiz işporta tezgahlarının zabıta marifetiyle katlinden yana değiliz. Ama en azından şehrin ortasındaki bu çirkinliğe bir son verilmesinin hepimizin ortak temennisi olduğu kanaatindeyim. Yerli ve yabancı turistlerin şehrimizi ziyaret ettiği bugünlerde böyle bir şekilde şehri ziyaret etmeleri istenen bir durum değildir. Seyyar satıcılara ara sokaklarda yer verilerek bu sıkıntının giderilmesi gerekmektedir. Böylece hem kazancını işportadan sağlayan vatandaşlarımız zarar görmeyecek hem de şehrin prestiji korunabilecektir.