Kimisi Cumhuriyetimiz 90 yaşını aştı diye kendini avutuyor, bir marifetmiş 

gibi anlatıyor, 29 Ekim’lerde Halksız Cumhuriyet Bayramlarını protokol soğukluğu 

içinde kutluyor.

Atalarımız ne demişler “Akıl yaşta değil baştadır” dolayısıyla 

cumhuriyetin yaşıyla iftihar etmek yerine başına bakalım, başı ne durumda 

acaba?

Son on yıla kadar ülkemizde; Alevi sıkıntı yaşıyordu, Kürt hapsı 

boyluyordu, Mümin evinde dahi huzur içinde inancını yaşayamadığı gibi İslam’ın 

sosyal hayatı ilgilendiren ne kadar emirleri varsa hepsine engel konulmuştu. 

örnek mi istiyorsunuz, buyurun.

Şu andaki Cumhurbaşkanımız, ülkemizde ceza evine atıldı, Rahmetli 

Özal’ın ölümü şüpheli, Adnan Menderes seçilmiş Başbakanımızdı idam edildi. Her 

on yılda bir darbe yapılıyordu. Ya post modern darbelere ne demeli? 28 Şubat 

darbesinin bu memlekete verdiği zararı hiçbir darbe veremedi iddiasında 

bulunabilirim.

Katsayı engeliyle Meslek okullarımızın içi boşaltıldı, akademik liselere 

yapılan yönlendirmeyle üniversite kapılarında yığılmalar oldu, dershaneler cazip 

hale geldi, paralel yapı bundan yeterince nemalandı, öyle ki neredeyse kendisi 

darbe yapıyordu, İnanç açısından müthiş bir sıkıntı yaşandı, öyle ki 410 vekil oyu 

ile kabul edilen yasa  CHP’nin Anayasa mahkemesine  yaptığı müracaatla iptal 

oldu, “Yeşil Sermaye” diye bir ayırımla Anadolu kaplanlarının ürettiği malların 

alımına ambargo konuldu… daha neler.

AK Parti iktidarı her fırsatta diktatörleşmiş sistemle mücadele etti, 

defalarca engellerle karşılaşıldı, birçok açıdan  devlet restore edildi, Anayasa 

Mahkemesinin yapısı değişti, HSYK oluşturuldu, Mili güvenlik kurulunun yapısına 

zenginleştirildi vs. Bir az ekonomik ve sosyal açıdan nefes alır duruma gelen 

Türkiye’ye sağdan soldan dış düşmanlar da saldırmaya başladılar.

2013 yılı nevruzuyla başlayan barış süreci, hükümet tarafından dikkate 

alındı, PKK bunu fırsat bularak bölge üzerinde bir nüfuz oluşturmaya çalıştı, 

mahkemelerini kurdu, haracını topladı, “Bu bölgede ben varım” demeye 

getirdi. Devlet bunları göre göre sineye çekti, yetmedi 7 Haziran sonrası eş 

zamanlı saldırılara maruz kaldı. PKK yanlış yaptı bir an evvel bu yanlıştan 

vazgeçmelidir. Hele savaşı şehrin içine taşıması hiçbir zaman kabul edilemez.

Devlet mücadele ederken ne kadar dikkatli olmaya çalışsa da 

mağduriyetlerin önüne geçemiyor. Bir yandan terörle mücadele ederken diğer 

yandan ilan ettiği sokağa çıkma yasaklarıyla halk zor durumda kalıyor, 

çatışmaların arasında kalan vatandaşların zaman zaman öldürüldüğü dahi oluyor.

HDP-DBP  her fırsatta Hükümete devlete saldırarak olayları politize ediyor, 

öyle ki vatandaş olarak neye hizmet ettiğine anlam veremiyoruz. İkide bir Dolma 

bahçe deklarasyonu diyor başka bir şey demiyor, bir de yönünü çevirip “Ey 

kandil, sen neden Abdullah Öcalan’ın emrine riayet ederek silahsızlanma 

kongresine gitmedin” demiyor. Halktan müthiş bir uyarı aldı, ondan bile ders 

almadı galiba zaten bu tarzla/duruşla meclise son gidişidir. İlginçtir “Hendek 

kazma” siyasetine katkı veriyor, arkasında duruyor.

MHP yaşadığı mağlubiyet uğruna ben bile üzüldüm, beş ayda 80 vekilden 

40 vekile indi, hala bir ders aldığı da yok, “Ben nerde yanlış yaptım?” 

sorusunu kendine sormaktan imtina ediyor. Bu mağlubiyet lider sorunu falan 

değil, partinin misyon ve vizyon sorunudur. Bunu kabul etmesi lazım ki kendini 

yenilesin.

CHP Kılıçdaroğlu ile ılımlı bir muhalefet yaptı oylarını korudu, ama bu 

haliyle yeni nesilden zor oy alır, her geçen gün oylarının azalacağı kesindir. 

Saadet partisinin yaptığına bir anlam veremedim zaten. Hüda-Par’ın 

seçime girmeyip açıktan olmasa da lisani hal ile AK Partiye destek vermesi bir 

vatandaş olarak beni memnun etti izan budur galiba, yöneticilerini tebrik ederim.

Peki ne olacak/olmalı?

*Hükümet bir an evvel yeni bir Anayasayla topluma barışçıl bir hava 

oluşturmalı, huzurlu bir hayat için imkan vermeli. Uygulamalarında; Adaletle, 

Sosyal Devlet anlayışıyla, üretimle, ekonomiyi canlandıracak, eğitime eğilerek 

nitelikli nesiller yetiştirecek.

*HDP ve HMP etnik temelle dayalı politika yapmaktan vazgeçmelidirler, 

dünya ölçülerinde siyaset yapacaklar. Ne HDP PKK’in sırtını sıvazlayacak, ne de 

MHP katiller, caniler diyerek PKK’yi lanetleyecek, aralarında varsa ülkemizin 

düşmanları onlarla ölümüne savaşa devam edilmeli, ama ülkesine dönmeye niyeti 

olanlar için de gerekli yasal imkan verilmelidir.

*CHP dünya ölçülerinde enternasyonal solu model alarak iktidarı 

zorlayacak, ana muhalefet olarak iktidarı hem kontrol edecek, hem 

kamçılayacak.

Anadolu insanı meclisi alkışlayacak ve yapılan siyasete sivil toplumun sesi 

olarak destek verecek.

Gör bakayım memleketin halini, bu ülkede hepimize yetecek kadar aş var 

iş var, ova var,  yayla var… var da var.

Onun için “Ey Türkiye Böyle gitmez” demek zorunda kaldım. 

Benden söylemesi.