Özlü Söz: İslâm; Arabı, Acemi, Türkü, Farsı…. Bütün dünya milletlerini bir araya getirip birleştirerek “İslâm Ümmeti” adlı büyük bir ümmeti ortaya çıkarmak için gelmiştir.

İmam Humeyni

Kendilerini üstün bir ırk olarak gören ve bunu inançlarına da yerleştiren Yahudiler, asırlar boyunca fitnenin, fesadın ve bozgunculuğun ana kaynağı olmuşlardır. Allah’ın kendilerine göndermiş olduğu ve doğru yolu bulabilmeleri için gelen Peygamberleri şehid etmeleri sonucunda lanetlenmelerine rağmen huylarından ve davranışlarından bugüne kadar hiç vazgeçmemişlerdiler.

Allah, Kuran’ı Kerim’in İsra Suresi 4. ayetinde şöyle buyurmaktadır; “Kitapta(=Tevrat) İsrail oğullarına şu hükmü verdik: Muhakkak ki siz yeryüzünde iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve oldukça *kibirli bir yükselişle muhakkak* kibirlenip-yükseleceksiniz”

Aynı Surenin 5 ayetinde; ” Nitekim o ikiden ilk vaid geldiği zaman, oldukça zorlu olan kullarımızı üzerinize gönderdik de sizi evlerin aralarına kadar girip araştırdılar….

7 ayette de; “….sonuncu vaad geldiği zaman (yine öyle kullar göndeririz ki) yüzlerinizi “kötü duruma soksunlar” birincisinde ona girdikleri gibi Mescide (Kudüs) girsinler ve ele geçirdiklerini darmadağın edip mahvetsinler”

8 ayette ise; ” ….fakat siz bozgunculuğa dönerseniz biz de sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya döneriz. Biz Cehennemi kâfirler için bir kuşatma yeri kıldık” buyurur.

Bozgunculuklarından dolayı uyarılmalarına rağmen hiç vazgeçmeyen Yahudilerin üzerine gönderilen kavim onları darmadağın ediyor. Bundan ders almamalarına rağmen yurtlarından çıkarılmaları ile dünya’nın çeşitli yerlerine dağılmak sureti ile mecburi göçe zorlandılar. Gittikleri her coğrafyada yine bozgunculuklarından vazgeçmemeleri üzerine yine birçok zorluk ve cezalara maruz kalarak nasıl bir millet olduklarını böylece ispat ettiler.

Kovuldukları topraklara tekrar dönmeleri için onlara yapılan çağrılara olumlu cevap vermemeleri üzerine işkence ve baskılara maruz kalan Yahudilere bunu yaptıranların yine Yahudiler olduğunu bilmemiz gerekiyor. Kutsal topraklara dönüş çağrısını yapmak için oluşturulan Siyonist örgüt, bu çağrılarını 1400’lü yıllarda yapmaya başladı. Göç ettikleri topraklarda yerelleşen ve kutsal topraklara gitmek istemeyen Yahudilere dönmeleri için Siyonist örgüt o ülkelerin yönetimleri işbirliği ile işkencelere ve baskılara maruz bırakıldılar.

1492’de dönemin İspanyasında yerleşik Yahudilerin dönmesi için İspanya Krallığında görevli bulunan Yahudi yöneticiler ile krallık arasındaki işbirliği neticesinde işkencelere maruz kalan Yahudilere o zaman Osmanlı Padişahı Kanunu Sultan Süleyman sahip çıkıp ülkesine davet ederek onları Selanik yöresine yerleştirdi. İşte! o Yahudilerin nesli Osmanlının yıkılmasına sebep olan SABATAİSTLER’i ortaya çıkardı.

Aynı olay Hitler tarafından Almanya’da gerçekleştirildi, kutsal topraklara gitmek istemeyen yerleşik Yahudiler, gaz odalarında öldürüldü. Bu olaylardan sonra Filistin topraklarına dönmeleri için Yahudilere çeşitli yaklaşımlar neticesinde dönmeleri konusunda ikna edildiler. Fakat önlerinde büyük bir engelleri vardı, o da Osmanlı İmparatorluğu idi. Osmanlı’nın ortadan kalkması için yapılması gereken her oyuna başvurularak bunu gerçekleştirme yoluna giderek başardılar.

Osmanlının yıkılmasından çok kısa bir süre sonra 1948’de çeşitli entrika ve terörist faaliyetler neticesinde Filistin toprakları üzerinde dünya’nın ilk terörist devleti kuruldu ve bu devlet dünyada terör sonucunda kurulan ilk devletti.

Osmanlı’nın yıkılması ile birlikte tüm İslâm topraklarında farklı bir siyasi yapılanma oluşturularak İslâm adına olabilecek her şey modernizm ve uygarlık adına gericilik ve yobazlık olarak nesillere aktarılarak bu günkü tablonun temeli atıldı.

Siyonist terör devletin kurulması ile birlikte bu güne kadar bu topraklarda huzur olmadığı gibi kanın akması da hiç durmadı. Kendilerini üstün bir ırk olarak kabul eden Siyonist öğretinin bağlıları olan Yahudiler, Allah tarafından kendilerine vaat edildiği iddia etikleri kutsal topraklar üzerinde, hayal ettikleri büyük devletlerini kurma amacı güttüler. Bu amaçlarını gerçekleştirmek için kendi öğretilerini farklı milletlere kabul ettirmeleri lazımdı ki, desteklenebilsinler. Başta ABD ve İngiltere, Fransa, Almanya ve benzeri ülkeleri kendi öğretilerine inandıran Siyonistler bu ülkeleri kendi amaçları uğruna seferber ettiklerinden dolayı bugün Ortadoğu coğrafyası bu durumdan dolayı kargaşa ve savaş halindedir.

Hz. Peygamber(sav) bir hadislerinde; “Müslümanlarla Yahudiler cenk etmedikçe kıyamet kopmaz. Hatta Yahudi, bir taş ve ağacın arkasına gizlenir de taş ve ağaç (Allah’ın takdiri ile) Ey Müslüman! Şu Yahudi benim arkamda (saklanmakta)dır. Gel de onu öldür diyecek. Ancak ĞARKAD müstesna! Zira o Yahudi ağacındandır” buyurarak son dünya savaşının kimler arasında olacağını beyan buyuruyor. Biz Müslümanlar bu savaşı KIYAMET SAVAŞI olarak adlandırırken, Yahudiler de buna ARMAGEDON savaşı adını veriyorlar.

Yukarıya alıntıladığımız İsra Suresinin ayetleri ışığında Hz. Peygamberin bu hadisi bir yerde örtüşmektedir. Siyonist öğreti doğrultusunda göçe zorlanan ve dünyanın değişik yerlerinde olan Yahudilerin öldürülmeleri ve işkencelere maruz kalmaları lokal olaylardı. Gerek ayeti kerimin belirttiği ikinci defa bozguna uğramaları ve hadisin son savaşın olacağı haberini vermesi birbirini tamamlar niteliktedir. Kurulduğu günden bu yana silahını elinden bırakmayan ve bütün dünya’nın gözleri önünde işgal ettiği toprakların sahiplerine yapmış olduğu katliam ve zulüm gittikçe artan bir ivme ile devam etmesi bir yerde kendi sonlarını hazırlar bir durumu ortaya çıkarıyor.

1948 yılına kadar belli bir toprak üzerinde kendi adına bir devlete sahip olmayan Yahudiler ile ilgili olarak yukarıya alıntıladığım hadisi bu tarihten evvel hiçbir Müslüman bunu nerede ve nasıl olacağı üzerinde bir fikri ve görüşü yoktu ve olamazdı. Çünkü İslâm’ın hâkimiyeti üzerinde Yahudilere ait bir siyasi organize ile muhkem bir devletleri yoktu ve bu hadisin haber verdiği bu savaşın nasıllığı ve ne zaman olacağı hususunda belli bir görüş ve detay yoktu ve bundan dolayı bu hadis için bir görüş belirtilemiyordu.

Ama 1948 yılından bu yana kurulan terörist, işgalci ve ırkçı olan Siyonist devlet’in bu güne kadar yapmış olduğu katliamlar ve hukuk tanınamazlık işlevinin neticesini bu hadisin haber vermiş olduğu bir görüşe oturtabiliyoruz. ABD, Siyonist terör devletinin arkasına da duruşu ile bu kanlı canileri iyilik ettiğini zan etmektedir. Oysa bu terör devletinin yapmış olduğu bütün bu katliamlar, dünya’nın her tarafından tepki ile lanetlenirken, ABD bu desteği vermekle bu terörist devletin sonunu kendi eli ile hazırlamaktadır.

Gazze’ye başlatılan kara hareketinin tıpkı Lübnan’da Hızbullaha karşı yaptıkları hareketin bir benzeridir ve bu hareketleri Allah’ın gaybi yardımları neticesinde Siyonistlerin yenilgisi ile sonuçlanacaktır. ABD’nin NOTERİ durumunda olan BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ tarafından İsrail aleyhine çıkacak karara engel olması, ABD’nin bu kan içicilere nasıl arka çıktıklarını Arap Âleminin işbirlikçi liderlerine bir ibret olması gerekirken, buna rağmen kıllarını bile oynatmamaları inşallah onlarında sonunu getirecektir.

Bileşmeye ve dayanışmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerin bereketi dileği ile…