Önder ALTINAL - Şehrivan


 

Van’da son zamanlarda tartışma konusu olan STK’ların suskunluğu ve aralarındaki diyalogsuzluğu bitirmek için bir çalıştay düzenleyen Büyükşehir Kent Konseyi’nin Çalıştay’ında acı tablo bir kez daha ortaya çıktı. Kentin sorunlarına sessiz kalan STK’lar diğer STK’lar ile buluşup konuşmaları gereken çalıştaya bile ilgi göstermezken çalıştaydaki durum kentin sahipsizliğini de ortaya koydu. Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya ve Hatice Çoban başta olmak üzere bir çok yerel yönetici ve STK davet edilen yüzlerce temsilci ile birlikte katılmamayı tercih ederken, siyasilerden ise sadece CHP Van İl Başkanı Cemal Şen çalıştaya katılan isim oldu!

Van Büyükşehir Kent Konseyi, Sivil Toplum Diyalogsuzluğu Çalıştayı yapıldı. Günlerdir gündeme taşınmasına ve Van’ın içindeki sıkıntılı sürece rağmen en çok konuşmaları gerektiği çalıştaya katılmamaları toplantıya damgasını vurdu. Çalıştaydaki ilgisizlik Yapılan çalıştaya VAN TSO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva, Van Büyükşehir Kent Konseyi Başkanı Ümit Keser, CHP İl Başkanı Cemal Şen ve İlçe Başkanları, TUİK Bölge Müdürü Özer Coşğun, birçok ilçe belediye temsilcisi, oda temsilcisi ve STK temsilcileri katıldı. Ayrıca katılımcılar arasında yer alan ancak cenazeden dolayı katılamayan Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Bekir Kaya ismi yer aldı. Günlerdir hatta haftalardır gündeme gelen STK’ların diyalogsuzluğu ve bir araya gelemeyişi Kent Konseyini harekete geçirmiş ve çalıştay yapılma kararı alınmıştı. Bu çalıştay için Van’daki tüm kurum, kuruluşlar, belediyeler, STK’lar, Odalar ve daha birçok yetkili isim davet edilmişti. Çalıştayda çekilen görüntülerdeki durum da içinde bulunulan durumun vehametini ortaya koyarken, kentin en çok ihtiyacı olduğu dönemde konuşması gereken STK’ların konuşmaması toplantı sonrası da tepkilere neden oldu.

“AMAÇ, KENTE FAYDALI OLAN ÇALIŞMALARI BİR MERKEZDE TOPLAMAK”

Toplantıda ilk olarak sunum yapan Yavuz Kurt’un ardında ilk açılış konuşmasını Van Büyükşehir Kent Konseyi Başkanı Ümit Keser yaptı. Keser amaçlarının kentte faydalı olan çalışmaların ve projelerin bir merkezde toplamak oluğunu söyledi. Keser, “Biz kent konseyi olarak yerel yönetimlerde, halkın temsilcileri vasıtasıyla kentin olgunlaşmasına ve kentin yönetilmesinde doğrudan fikirlerin kentte hayat bulduracağı bir çabanın çalışanlarıyız. Sonuç itibariyle de bir kentin yönetimini, kentlinin isteği neticesinde sonuçlandırılmasıdır. Bu neticede kent konseyi çaba sarf ediyor. Özellikle ortaya çıkan sivil toplumun bir biri ile olan eksik olduğu gibi sonuçlara varılıyor. Bu anlamda arkadaşlarımız DAKA’ya bir proje sunmuşlardı. Bu proje neticesinde sosyolog arkadaşımızda bir sunum yapacak. Amaç kentine faydasına olabilecek her türlü çalışmayı bir merkezde toplayıp hedefe götürebilmektir. Aslında çalışmanın özünde Hatice ve Bekir Başkanlarımız yer alacaklardı. Ancak cenazeden dolayı cenazeye gitmek zorunda olduklarını bana bildirdiler. Başkanlarımız bu konuda özellikle bir konuşma yapacaklardı ancak sizden özür dileyerek katılamadılar.” Dedi.

KESER: EKONOMİ HER ŞEYİN TEMELİDİR

Sivil Toplumun diyalogsuzluğu konusunda önce ekonomi hakkında konuşan Keser bu konuşmasını ekonominin önemli bir nokta olduğundan dolayı olduğunu belirtti. Keser şunları kaydetti: “Gelişmekte olan ülkelerde ve özellikle az gelişmiş ülkelerde ekonominin yönetimi ile ilgili şunlar yapılır. Gelişmekte olan ülkelerde krediler verilir ve bu kredi farklı farklı birimlere farklı şekilde paralar verilir. Bu şekilde ekonomik krediler verilir ve ayrıca koordinasyonları da bir birinden farklı tutulur. Dolayısıyla belediyeye de bu şekilde farklı krediler verilir. Belediye asfalt yapar ama bir bakarsınız o yoldan doğalgaz geçiyor, elektrik için direkler dikiliyor ve bu neticede yollar parçalanıyor. Dolayısıyla farklı farklı koordinasyonlar olmadığı için para önce harcanır, tekrar harcanır ve bir daha harcanır. Gelişmekte olan ülkelerde bu söz konusudur. Bu konuyu neden konuşuyorum diyecekseniz? Şunu bilemiz gerekiyor ki ekonomi her şeyin temellidir. Dolayısıyla bu tür yardımların ve kredilerin bir merkezde ve bir akılda toplandıktan sonra o şekilde harcanması ve halkın hizmetine sunulması gerekmektedir. Ekonomik iktidarda siyasi partiler kesinlikle söz konusu olmamalıdır.”

“IŞİD TERÖRÜNÜ DURDURMASI GEREKMEKTEDİR”

Kobani’de yaşanılan savaş ve katliamlara da değinen Keser, “Bu bağlamda kardeşlik konusunda değinmek isterim. Kardeşlik konusunun artık kelimde kalmayacak şekilde bölgede artık kendini dağıtıyor. Belki politik gelebilir ama Türkiye’nin şu ana Kobani’de Suruç’un hemen 6 KM’lik ilerisinde akrabaları oturan vatandaşlar için alması gerek tavrı bence hemen bölgeyi korumak ve IŞİD terörünü durdurması gerekmektedir diye düşünüyorum. Ekonomik konunun yanı sıra barışçıl ve kardeşlik hukukları içerisinde bunu da belirtmek isterim.” Sözlerine yer verdi.

KESER: İNŞAAT SEKTÖRÜ LOKOMOTİF SEKTÖRDÜR

İnşaat sektörünün Van’da lokomotif bir sektör olduğunu ve her gittiği yerde bu sektörün konuşulduğunu vurgulayan Keser, ayrıca bu sektörde herkesin belediyeleri sorumlu tutuğunu da doğru bulmadığını vurguladı. Keser şunları kaydetti: “Son zamanlar Van’da nerede konuşursanız konuşun şu söyleniliyor, inşaat sektörü Van’da lokomotif sektördür ve şu anda kimsenin işi yok ve esnafın çarkı dönmüyor deniliyor. Bunu da nerede gördüysem otomatikman büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyesine buna sebep diye düşünülüyor. Bu anlamda kendi görüşlerimi belirtmek isterim. Doğrudur, Van’da sanayi sektörü, tarım sektörü tam oturmuş değil ama bunları Van’ı ayakta tutan sektörlerdir. Bu anlamda inşaat sektörü de çok önemli bir sektördür. Bu anlamda belediyelerinin inşaat sektöründe seçimlerden sonra ruhsat ile ilgili bir sıkıntısı olmuş olabilir ama imar planın uzun sürmesi inşaat sezonun kısa olması erken ele alınması gerekiliyor ama bildiğiniz gibi Van’da planla süresi müthiş derece de badireler ve sıkıntılar ile geçti. Bu anlamda bu sektörün sadece belediyeler ile ayağa kaldırılması çok kolay olmayacaktır. Bu eleştiriyi halk arasında duyduğum için burada bilgi vermek istedim. Şöyle düşünülmesini istemiyorum. İşte seçimleri başka bir parti kazansaydı bu böyle olmazdı, denilerek düşünülmesinin istemiyorum. Bu anlamda şu anada yaşanılan birkaç sorun seçim döneminde kazanılan partilerden dolayı yaşanmıyor. Ortadoğu da yaşanılan sıkıntılar devam ettikçe sadece Van’da değil Türkiye’de de sıkıntılar yaşanacaktır.”

YANLIŞ ANLAŞILMASIN, AYRIMCILIK YAPMADIK

Kitapçık hazırlamak için Parti il başkanlarına formlar gönderdiklerini dile getiren Keser, AK Parti il başkanına bu formu gönderdiklerini ancak partinin yönetim kurulunun belli olmamasından dolayı davetlerde isimlerinin yer almadığını belirterek ayrımcılık yapmadıklarını söyledi. Keser, “Genel anlamda konuşacaklarım bu kadar. Yapmış olduğumuz çalışma ile ilgili konuşacak olursak. Arkadaşlarımız bu çalışma neticesinde tüm kurum ve kuruluşlara formlar gönderdi. Daha sonrasında bu kurum ve kuruluşlardan bize geri dönüş yapanların tüm belirttikleri gerek hazırlamış olduğumuz kitapçıklarda gerekse de internet sitemizde yer almaktadır. AK Parti il başkanlığında yönetim kurulunun tam listesi burada yer almıyor. Bunun sebebi ise AK Parti yeni il başkanı belli olduktan sonra biz bu formları gönderdik ve AK Parti il başkanın ismi yer aldı. Ancak yürütme kurulları belli olmadığı için diğer arkadaşların isimleri yer almadı. Buda kesinlikle bir ayrımcılık fala değildir. Bunun da yanlış anlaşılmaması için bu konuyu da netliğe kazandırmak isterim. Ama yine biz bir not yazabilirdik. Buda bizim bir eksikliğimizdir.” Dedi.

KESER: NEREYE GİDİYORUZ?

Kenti sorunları hakkında da kısa bir bilgilendirme yapan Başkan Keser, kentte otopark ve trafik sorunun olduğunu dile getirdi. Keser şu sözlere yer verdi: “Sivil Toplum Kuruluşlarının diyalogunun artırılması elbette ki kent konseyleri tarafından yapılmalıdır. Bu anlamda diyalog olduğu takdirde sorunlar yaşanmaz ve sorunlar oluşmaz. Bu anlamda kentimizde bahsedecek olursak. 1’ncisi işsizliktir. Ekonomik çevrelerin bu anlamda olmaları önemlidir. 2’ncisi ise Van’daki trafik sorunun olmasıdır. Bu soruna bağlı olarak park sorunu açık bir şekilde göz önündedir. Sırf otopark yüzünde geçtiğimiz günlerde biri diğer bir vatandaşı silahı tehdit edilmiş. Bu anlamda şunu soruyorum biz nereye gidiyoruz? Bunun gibi daha çok birçok sorun yaşıyoruz. Ancak şu da var. Biz Türkiye olarak birçok konuda gelişiyor ve ileri gidiyoruz ama tam tersi olarak gelişme ile birlikte farklı sonuçlarda ortaya çıkabiliyor. Biz büyükşehir olduktan sonra eleştiri yaptığımız zaman bu eleştirileri üzerine almaması gerekiyor. Büyükşehir olduktan sonra diğer ilçelerde bu söylediklerimizi üzerlerine almaları gerekiyor ki söylediklerimiz yerine ulaşabilsin. Bunları neden anlatıyorum diyebilirsiniz ama bunlar hep güncel ve konuşulması gereken konulardır. Şunu da belirtmek isterim ki bu trafik konusu ile ilgili kent konseyi olarak bizlerde üzerimize düşen her şeyi yapmaya çalışacağız.”

“İLÇELERİMİZDE İLÇE KENT KONSEYLERİ KURACAĞIZ”

Keser son olarak nüfusu 50 binin üzerinde olan ilçelerde ilçe kent konseyleri kuracaklarını belirtti. Keser, “"Tüm bunların yanı sıra kent konseyindeki çalışmalar için sağlıklı bir bütçe oluşturulması icap ediyor. Bu anlamda 1’nci yönetim kurul toplantımızda en küçük ilçenin 2 bin TL ayda ödeyerek, büyükşehir nezdinde hesap açılarak Büyükşehir Kent Konseyine bu şekilde bir bütçenin hazırlanması henüz gerçekleşmiş değil. Toplamda 13 ilçenin ve ne küçük ilçenin 2 bin en büyük ilçenin ise 32 gibi bir para vermesi gerekir. Buda ciddi anlamda çalışmalar yapılaması için, kenti sorunlarını açıklığa kavuşturulması ve üzerinde çalışılması için bu paranın verilmesi gerekiliyor. Buda yılda 1 milyon 500 küsur üzerinde bir paradır. Demek ki sorunlara eğilirseniz ve en küçük ilçe için 2 bin TL’lik bir gelir ile birlikte ilçelerimiz için bu tür çalışmalar yapılacak. Bu anlamda henüz tam olarak bir çalışma yok ama biz bunun içinde belediyelere gideceğiz. Bundan da haberiniz olsun istedim. Bunun yanında son olarak 50 bin nüfusun üstünde olan ilçelerimizde ilçe kent konseyleri kurmayı düşünüyoruz. Bunun da hayata geçirmek için çalışmalar yapacağız.” Sözlerine yer verdi.

TAKVA: KATEGORİLERİ İYİ BİLEMEMİZ GEREKİR

Keser’den sonra VAN TSO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva konuştu. Askeri kategori, siyasi kategori bunun gibi birçok kategorinin iyi bir şekilde bilinmesini kaydeden Takva, “Benim çok önemsediğim bir kurumun tam Van’ının cebelleştiği bir konu üzerinde konuşmasının çok önemli olduğunu belirterek konuşmama başlamak istiyorum. Sivil Toplum neden diyalogsuzluk içerisindedir? Bunun için öncelikli olarak bir sivil toplumun tanımını yapmak gerekir. Bu kavramlar çok önemli kavramlardır. Toplumu kategorize eden bir anlayış var maalesef ülkemizde, bu yüzden bu tanımları çok iyi bir şekilde yapmamız gerekiyor. Kent konseyi bir üst kuruluşu olarak bu kategorileri iyi bir şekilde açıklayacaktır.” Dedi.

“DEVLET ÖRGÜTSEL BİR YAPIDIR”

Devletin örgütsel bir yapıdan ve örgütlerden oluştuğunu söylene Takva şunları kaydetti: “Devlet tanımı hatizatinde örgütsel bir yapı demektir. Yani sel gibi örgütlerin bir araya gelmesi sonucu oluşan mekanizmaya biz devlet diyoruz. Bunun üzerine birde anayasa ekleniyor ve yapılıyor. Bir sel gibi örgütler bir araya geliyor ve devlet oluşuyor. Zamanla bu öyle bir hal alıyor ki devlet artık halka yabancılaşıyoruz. Halkın devlet olan ilişkisi o örgütler bir şekilde engellemeye çalışıyor. İşte karayolları, devlet su işleri, şu bakanlık, bu bakanlık diye 50 bakanlık oluşturuluyor. Biz bu zaman gelene kadar tabi bu bakanlıkların sayısı düştü. İl Cumhuriyet kurulduğunda hemen hemen her işe bakan bir bakanlık vardı ama şimdilerde azaldı. Bu çoğunluk insanları yabancılaştırıyordu. Zaman geçtikçe halka buna karşı bir örgütlenmenin içine giriyor. Burada da sivil toplum işin içine giriyor ve bu anlamda devlete karşı, yabancılaşmaya karşı dernekler kuruluyor ve bu anlamda devlete karşı bir araya geliniyor.”

TAKVA: BENİM STK, SENİN STK’NI DÖVER

STK’ların siyasi patilere uydu olduğunu vurgulayan Başkan Takva Siyasi partilerin STK’ları hakkında farklı bir yorumda bulundu. Takva, “Sivil toplum Kuruluşları gerek iktidar partisi gerek diğer siyasi partilere karşı kendilerini ortaya koyma ve onlara karşı ifade etmek kurulan kuruluşlardır. Ancak gelin görün ki Türkiye’de bu böyle değildir. Neden? Çünkü bizim STK dediğimiz kuruluşları devlet kuruyorlardı. Devlete karşı bir ön yargı olduğu zaman devlet sana bunu kurmazsın derdi ve seni geri gönderirdi. Bunun yanı sıra birde komiser dediğimiz insanlar vardı. Buda halkın örgütlene bilmesi için bir engel olarak görülüyordu. Ancak şimdiler ise artık insanlar toplanıyor ve bu kuruluşları kuruyorlardı. Eskide emniyette yapılan bu işler şimdilerde ise valilik bünyesinde yapılıyor. Asıl olarak baktığımız zaman örgüt asıl olarak kötü bir şey değil. Bu sürekli anti pantiye neden olmuştur. Ancak buda aşılmış ve artık sempati kazanmaya başlamış. Burada birde şöyle bir durum var. Artık devlet kendi STK’sını kuruyor, Hükümet ayrı bir STK oluşturuyor, muhalefet ayrı bir STK oluşturuyor. Bu artık uydulaşmaya başlandı. Siyasi parti kendi uydularını oluşturmaya başladı, yerel yönetimler kendi sivil toplum kuruluşlarını oluşturmaya başladı. Buda artık benim sivil toplum kuruluşum senin sivil toplum kuruluşunu döver olayına dönmüş oldu. Buda artık kutuplaşmaya ve uydulaşmaya neden oluyor.” Sözlerine yer verdi.

“KENT KONSEYLERİ RAKİP OLARAK GÖRÜLÜYOR”

Takva son olarak kent konseylerinin belediyeler tarafından rakip olarak görüldüğünü dile getirerek şu sözlere yer verdi: “Hükümete yakın olan STK’lar hükümetleri eleştirmiyorlar ve toz kondurmuyorlar. Ama bu yanlıştır bunun yapılmaması gerekiliyor ve eleştirilmesi gerekiyor. Ya da yerel yönetimlere yakın olan STK’lar. Bunlar da aynı şekilde belediyeleri eleştirecek ve yeri geldiğinde de övecek ve doğru olduğu için destekleyecek. İşte bunların hepsini bu STK’lar yapacak. Peki, tam olarak ne oldu? STK’lar oluştu ve bunlarda farklı yapılan etrafında bir araya geldi ve uydu gibi etrafında dönmeye başladılar. Hal böyle olunca kent konseyleri diye bir şey oluşmaya başlandı. Bu çok önemli bir şeydir. Bende bunun 3 yıl boyunca orada çalıştım. Ve yeri geldiğinde masraflarını cebimden ödedim. Gazetelere abonelik yaptık. Kent konseyin tüm gazetelere abone olması gerekiyor. Kent konseyi ayrı ve farklı bir kuruluş olması gerekir. Ancak gelin görün ki bu icat, bu kuruluş belediyelere derç edildi. Dolayısıyla oldu belediyelerin uydusu haline geldi. Bu doğru mu? Hayır değil. Ümit başkan en az nüfusu olan ilçenin 2 bin TL en büyük ilçenin 32 bin TL ödemesi gerektiğini söyledi. Ama şunu bilsinler ki belediyeler bunu vermez. Bu anlamda yanlış bakış açıları da var. Belediyeler son dönemlerde de kent konseylerini kendilerine rakip görmeye başladılar. Bu sorunlar kafada çözülmedikçe bu tür sorunlar yaşanmaya devam ediyor. Bu yüzdende diyalogsuzluk olur ve bu şekilde de devam eder.”

Editör: TE Bilisim