Malum bir şeyler dile getirmek için bir vesile lazım, ayrıca bazı ifadelerin bazı yerlerde dillendirilmesi daha manidardır.

“3 Ocak Eğitim Şehitleri Anma Günümünasebetiyle düzenlenen törende her söz ve davranış bizi bir adım daha barışa yanaştırma yönündeydi.

Malum 3 Ocak 2008 yılında Yenişehir Levent Askeri lojmanlarının karşısında bir dershanenin önünde tahrip gücü yüksek bir bomba patlatılmış biri veli, altısı öğrenci 7 vatandaşımız teröre kurban gitmişti.

Körpe beyinlerin, lise öğrencilerinin katıldığı bu anma töreni, çok yönlü katkılarla nitelikli bir etkinlik düzeyine çıktı. Manidar konuşmalar,anlamlı şiirler ve düşündürücü şarkılarla son buldu. 

Konuşmacılardan siyaset, bürokrasi ve sivil katkılarla tören barış ve huzura vurguyla giriş, gelişme ve sonucunu buldu.

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat: Böyle günlerde elbette ki acılarımız da bir anlamda yineleniyor, ben de merhum evladımı her geçen gün daha da özlüyorum, ondan kalan boşluğun dolası mümkün değil. Ancak bu anma törenlerinden aslın amaç, bir daha bu tür yanlışlara meydan vermemektir. 

Ben vekil olarak şiddetle mücadele alt komisyonunda çalıştım, Dört il batıda, dört il doğuda sekiz ilde 184 sürecin mağduru ailelerle görüştük, 320 sayfalık bir rapor meclise verdik. 2 aile hariç hepsi de barış huzur için dua etmekteydiler. Kanaatim o ki anlar da bir umutsuzluk etkisiyle hayata karamsar bakıyorlardı.

İki anekdot paylaşmak istiyorum, İzmir’denbabası özel hareket iken vurulmuş, kendisi o zaman 5 yaşında dayısı onu sahiplendiği halde demiş ki, “Keşke bir günde babamın kıyafetleriylebeni okuldan alsaydı.” Demişti. Yani büyümüş, okumuş öğretmen olmuş ama o hasret hala içinde saklıdır.

Muş’tan bir anne çocuğu on altı yaşında dağda vurulmuş. Mezarı olduğuna şükür ediyordu. Hiç olmazsa başında Fatiha okuyabileceğimiz bir mezar taşımız var demişti. Bir çok ailenin avladı vurulmuş onlar için bir teselli adresi bile yok. Diyerek kendini teselli ediyordu.

Ben ve vekil arkadaşım Mine Hanım Diyarbakır Belediyesinin önünde eylem yapan anneleri ziyaret ettik o zaman daha çocukların serbest bırakılması isteniyordu. Bir anne dedi ki benim evladın kırk yaşında ben de evladımı istiyorum dedi. Yani herkes evladını yanında istiyor, ne yazık ki dağa çıkarılan çocukların yaş sınırı 9 yaşa kadar indi. Allah aşkına 9 yaşındaki çocuk kahvaltısını dahi yapabilir mi?

Cumhurbaşkanımız zamanında barış için gerekirse baldıran zehirini dahi içerim demişti, maalesef 6-7 Ekim olaylarında o zehirden bir az tattık ama o olayları halk tasvip etmedi ve tetiği çeken geri adım atmak durumunda kaldı.” dedi.

Vali Mustafa Aksoy: Bu gün artık hak arama yöntemi olarak şiddetin kullanmasına gerek kalmamıştır.

Herkes demokratik düzen içinde kendini ifade edebilir. Ayrıca çocuklarımızın yeri okuldur. Öğrencilerimizin birbirini doğru yönlendirmeye çalışmaları lazım..

İl Milli Eğitim Müdürü Adnan Hurata: “Tarih bir millet için bir hatıra defteri gibidir. Ona bakarak yanlışları bir daha yapmamak, iyi yönlerini yaşatmak gerekir.

İslami literatürde insan kutsal bir varlıktır. Kendi hayatına dahi kıymaya hakkı yoktur. Başkasının haksız yere öldürülmesi tüm insanların ölümüyle eşdeğer tutmuştur,

Bu elim olayda hayatını kaybeden gençlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Yakınlarına sabır diliyorum. Umut ediyorum bu memlekete barış huzur gelir ve insanımız huzur içinde, emniyet içinde yaşar” dedi

2008 menfur saldırısında yaralanan ancak iyileşip şu anda D.Ü.Diş Hekimliğinde öğrenci olan Vedat BoraBen o gün 8.sınıf öğrencisiydim, o günün adıyla LGS hazırlığı için dershaneye gitmiştim. 

Lice’den bir Kürt ailenin bir Kürt evladıydım. Sözüm ona güya bizi vuranlar da Kürttü hakkımızı aramaya çalışıyorlardı, nasıl hak aramaysa? Kürdün hakkını aramak için Kürdüöldürüyorlardı.

Bizim uyanık olmamız lazım birileri bu ölümlerden devşiriyor, siyasi rant elde ediyor. Birinin ölüm yıl dönümünü anarken bir diğeri öldürülüyor, bir sonraki yıl başka biri vuruluyor. Artık yeter demenin zamanı geldi. Bu gün demokratik zeminde herkes kendini ifade edebilir, artık şiddete hayır dememiz lazımdır.”dedi.

Tüm konuşmacılar, barış ve huzur vurgusunda bulunmayı önemsediklerini, bu halkın artık bu sıkıntıya daha fazla tahammülü kalmadığı kanaati taşıdıklarını dile getirdiler.

Ben bir düşünce insanı olarak hem konuşmacıları tebrik ediyor, hem de düşüncelerini destekliyorum. Duyarlı bir vatandaş olarak çözüm sürecinden artık geri dönüşe mahal olmadığını bunu denemeye kalkışanlar olsa da altında kalacağına inanıyorum.

Daha huzurlu ve mutlu günleri görmek,yaşamak dileğiyle.

Selam ve dua ile.