Türkiye 182 ülke arasında "İnsani Gelişim Endeksi" 

açısından 72. sıradadır, bu kadar tabii varlık içinde bu sırada olmak 

insanı endişelendiriyor. 

Güneşimiz, havamız var, 

Suyumuz, toprağımız var, 

Dağlarımız, ovalarımız var, 

Peki neden  insani gelişim endeksinde bu kadar gerilerdeyiz, çünkü 

bir birimizle boğuşuyoruz, sünetüllaha karşı politik bir duruş 

sergiliyoruz. Kanaatim o ki ilk onda bile olabiliriz.

  Bu sıralama tespit edilirken nelere bakılmış ona bakalım, daha 

da hayret edeceksiniz.

1-Uzun ömür ve sağlıklı yaşam. 

2-Eğitimli insan gücü, 

3-Yaşam standartı baz alınarak bu değerlendirme yapılmış

Sağlık, anne rahminden başlamak üzere çocuk yaştaki 

beslenmesi soğuktan korunması, yüksek bir moralle yetişmesi, her 

biri kendi aşamasında önemlidir.  Sağlıklı insan mutlu olabilir, 

üretken olabilir. Milyonlarca insanımız engelli, bir o kadarı, obez ve 

diyabet hastası. İşte Cumhuriyet yönetiminin başarısı/başarısızlığı 

burada değil mi?

Eğitim, dünyanın sorunu olduğu gibi bizim ülkemizde içler 

acısıdır. Eğitime ideoloji karışınca eğitim verimsiz olduğu gibi üstelik 

yetişen defolu vatandaş kendisi mutsuz olduğu gibi dünya insanı 

olma özelliğini de kazanamadı. Dolayısıyla kendisiyle barışık 

olamadığı gibi diğer kimseler ile de barışçıl olamıyor. 

Örneğin ülkemizde Kürt sorunun bu boyuta gelmesinin asıl 

sebebi aldığımız eğitimdir. Kürtlerin inkarı ve isyanı etrafında 

şekillenen tarih/inkılap tarihi insanımıza yalan dolan öğreterek hayatı 

yaşanmaz hale Getirdi/getiriyor.

Yaşam standardına baktığımız zaman genellikle Anadolu insanı 

kanaatkar ve kazancıyla yetinirken, çok küçük bir azınlık da 

alabildiğince aç gözlü ve her fırsatta hazineden bir pay almaya 

çalışıyorlar. Bu mega/modern hırsızlar, birbirine destek verip, çalıp 

çırpıyorlar, bir araya geldikleri zaman devletin imkanlarından nasıl 

nemalandıklarını birbirine anlatarak kıs kıs gülüyorlar. Tabi bu 

durumda Sosyal yardımlaşma ve çocuklara yeterli bir pay bütçeden 

ayıramıyoruz maalesef!

Ey vatandaşlarım! gerek siyasetçi, gerekse bürokratlar sizinle 

bir şeyler paylaşınca, siz de bu ölçülere vurun, eğer bu üç 

standarttan birine hizmet ediyorsa “yola devam” deyin,  yok eğer 

hamasi duygularla, ırkçı ve ideolojik yaklaşımlarla politika 

yapıyorlarsa “Bir dakika arkadaş! ben o eşiği çoktan aştım 

haydı başka kapıya” diyerek yüzünüzü buruşturun olur mu? Belki 

yüzleri kızarır.

Siyaset; yönetim sanatı, adaletin tecellisi için bir araç, 

paylaşımcı olmanın meşru yolu olmalı. Bunu yerine getirmeyen bir 

siyaset ayak işlerinden başka bir şeye yaramaz. Baksanıza ikinci kez 

vekil olamayan kaç kişi işine gücüne bakıyor?  Halk içinde keyifle 

yaşayabiliyor. Birçoğu Anadolu kulübüne takılarak meclisin etrafında 

dolaşıyor değil mi? 

Siz siz olun bir hükümetin başarısını ölçerken bu ölçütleri göz 

önünde bulundurun e mi? Ben öyle yapmaya çalışacağım, çünkü 

gerisi lafı güzaf. 

 Nitelikli bir siyaseti görme dileğiyle, hep beraber.