“Direnmek kalırdı Kürde, Yaşamanın bir başka adı direnmektir…” Bu söz Kürt bilge adam Musa Anter’in yıllar önce kaleme alıp; Kürtlerin içinde bulunduğu durumu anlatmaktadır. Musa Anter o yıllarda Zilan, Munzur, 33 Kurşun ve Newala Kasaba’yı anlatmaktaydı. Buna o dönemde yaşayan başka acı olayları da eklemek mümkündür. Bugün bu sözü anlatacak en önemli katliam ve insanlık dışı dramın yaşadığı Suriye’nin Kürt kasabalarıdır. Rojava’dır, Kobanê’dir.

Kobanê; Suriye’nin kahraman yiğidi,
Kobané; tarihin en büyük direnişi,
Kobané; dünya tarihinin en büyük destanıdır.

Ve Kobané insan çığlıklarının dünyayı sağır ettiği yer, çığlıklarıyla gökyüzünü deldiği şehir, Kobané adını sarı tarih sayfalarına kazıdığı en büyük ve en güçlü şehirdir.

Bundan yaklaşık olarak bir ay önce IŞİD teröristlerinin işgal etmeye çalışması sonucu ortaya çıkardığı halk direnişi ve halk ayaklanmasıyla ismini tüm Dünyaya duyurdu. Kobani’de yaşanan acı drama başta Türk devleti olmak üzere tüm dünya önce sessiz kalsa da orada yükselen havar seslerine Avrupa Devletleri daha doğru bir ifadeyle “koalisyon güçleri” bu direnişe destek verme kararını aldılar. Fakat halende oradaki direnişi Türk Devleti yok etmeye YPG güçlerinin direnişini kırmaya çalışıyor. Üstelik IŞİD çetelerine destek vermeyi de ihmal etmiyor.

Peki, Kobané neden bu kadar önemlidir?

Çünkü Kobané Rojava Kürtlerinin yaşadığı şehirler içerisinde en gelişmiş ve en kalabalık olanıdır. Hal böyle olunca da eğitim ve ilim düzeyinin en yüksek olduğu ve ilim adamlarının çıktığı bir şehirdir. Burada yetişen Kürt âlimlerinin Kürtleri eğitme konusunda büyük bir önem arz ettiğini belirtmek te mümkündür.

Eğitim düzeyinin ön sava çıkmasıyla “yurtseverlik” anlayışı da ön plana çıktı. Örgütlenmeler oluştu. Bu örgütlenmelerin en büyüğü de şuan kahramanca IŞİD çetelerine karşı savaşan Kürt savaşlarının göstermiş olduğu direniş örgütlenmesidir.

Yakın tarihimizde Arap Baharıyla patlak veren olaylarla birlikte bir domino gibi Arap ülkelerinde bu ayaklanmalar bir bir el değiştirdi. Ve bu domino taşlarından biride Suriye’dir. Esat’ı devirme süreciyle başlayan ayaklanma bir anda kendini Kobanê içinde buldu.

IŞİD çetelerinin işgal etmek istedikleri Kobanê kentinde yüzlerce insan evlerinde oldu, aç susuz kaldılar, ser sefil ortalıkta kaldılar. Yani bir anlamda” insanlık onuru ölmüştü Kobanê için.” Kahramanca savaşan YPG güçleri onların umudu olsa da insanlığın ölmesinde kurtuluş olmadı. Herkes sağır olup dilsizleşti.

Kürt medyası her gün Kobanê düştü düşecek söylemleri doğruyu yansıtmamakla beraber IŞİD çetelerine verdiği desteği kanıtlamaktadır. Türk medyasının ve Türk devletinin korktuğu şey ise; orada yeni yapılaşacak bir Kürt Bölgesinin oluşmasıdır. Yani özgürlüklerini eline alma korkusudur.

Bu yüzdendir bütün gözler Kobanê’ye çevrilmiş durumda. Aslına bakacak olursak Kobanê düşmeyecek ve düşmemelidir de.

Kobanê’nin düşmesi demek; Kürt özgürlük hareketindeki mücadelesinin düşmesi anlamına gelmektedir.
Kobanê’nin düşmesi demek; uzun zamandır var olan barış sürecinin bitmesi ve zedelenmesi demektir.
Kobanê’nin düşmesi demek; Kürtlerin uzun zamandan beridir elde ettiği birlik ve beraberliğin bozulması demektir.
Kobanê’yi bütün gücümüzle koruyup ayakta tutmalıyız. Bütün dünyaya örnek olacak kahraman destanını yazmalıyız. Kobané’de yükselen havar çığlıklarını gökyüzüne kazımalıyız.