Dün gazetemize verdiği röportajın ilk bölümünde VATSO ve VATBO seçimlerine dair önemli açıklamalarda Halil Tandoğan, söyleşinin ikinci gününde ise yine gündemi sarsacak söylemlerde bulundu. Kendi deyimiyle ‘ciddiye bile alınmadığı’ bir seçim yarışında büyük bir başarı elde eden Tandoğan’ın ikinci günkü gündemi ise daha çok siyaset ağırlıklı oldu. Söyleşinin ilk gün yayınlanan bölümünde, VATSO’ya adaylık sürecinden seçim yarışında karşılaştığı engellemeler ve sıkıntılara, VATBO’daki zaferi getiren çalışmalardan seçim sonrası başlayan kavgalara kadar bir çok konuyu konuşan Tandoğan, bugün ise Ak Parti’nin VATSO seçimlerinde takındığı tavır hakkında konuştu. Seçim sonrasındaki çıkışları nedeniyle Ak Parti’nin disipline sevkedeceği konuşulan Tandoğan, açıklamaları ile böyle bir durumda istifa edebileceğinin de sinyallerini verdi. İşte Tandoğan’ın VATSO ve VATBO seçimlerinin görünmeyen yüzü olan ‘siyaset’ ile ilgili verdiği o çarpıcı açıklamalar:

 

Röportaj: Ömer Aytaç AYKAÇ

 

Olayın bir de VATSO yüzü var. Bundan önce de sizin Ak Parti’deki görevinizle ilgili tartışmalar var. Sizin katıldığınız bir programda Ak Parti’nin destek vermediği ve ihanet ettiği gibi şeyler konuşuldu. Bu iddialarla ilgili ne diyeceksiniz?

 

Seçim günü gazeteci arkadaşlardan biri seçimi izliyordu. Hatta fazlasıyla ilgileniyordu. Bu arkadaş sonraki gün katıldığı radyoda da bu konu hakkında konuşuyor ve ciddi iddialara yer veriyordu. Ben de radyoya bağlanıp kendime yönlendirilen soruları cevapladım. Benim değişik yerlerdeki üyeliklerim gibi birçok konuyu gündeme getirerek bunu ön plana çıkarmaya çalıştılar. Parti ile ilgili soruda da, ben parti ile ilgili bir ihanet kelimesi kullanmadım. Bu manaya gelecek sözlerden de özellikle kaçındım. Gelen soruya ben kendi düşüncem olarak Ak Parti’nin böyle bir seçimde taraf olması gerektiğini söyledim. Taraf olduğu taraf kaybetmiş olsa da, tarafını belli etmesi gerektiğini söyledim. Bana göre bu olmalıydı. Ama ihanetle ilgili hiçbir şey de söylemedim. Bunu yazan arkadaşla biraraya gelip neden böyle yazdığını da konuşacağım. En azından maksadı ne? öğrenmek isterim.

  

“BDP EDH’Yİ DESTEKLERKEN, AK PARTİ NE YAPTI ?”

Sizce siyasi partiler bu işin bir parçası olmalı mı yani?

 

Gazeteci arkadaşlarımız Borsa ile ilgili yakın izlemelerini, en ince detayları vermeye çalışıyor. Ben soruyorum bu gazeteci arkadaşlara. Mavi ekip VATSO seçimlerini kazandığında zafer işaretleri yapınca siz bunları görmüyorsunuz da, VATBO ile ilgili en ufak şeyi neden bu kadar kolay yazıp çiziyorsunuz? Ben bunu anlayamıyorum. Siyasi boyutuna gelirse; doğrusu hiçbir siyasi partinin bu tür seçimlerde taraf olmaması gerekir. Ama bir gerçek var ki, senin bu ilde en büyük rakibin olan parti bu işte taraf. Eğer uzaydan gelmediyseniz bunu bilmeniz gerekir. Bunu bilmeniz için sadece Van’da yaşamanız yeterlidir sanırım. En büyük rakibiniz bu işte siyaset üretiyorsa kusura bakmayın ama sizinde buna karşılık bir siyasetinizin olması gerekir. BDP, Diyarbakır’da mavi listeye açıkça destek verirken, Van’da, Van’ın sosyo kültürel yapısından dolayı daha politik davrandı. Belki açık açık biz Takva’yı destekliyoruz demedi ama samimiyetine inadığımız BDP’ye yakın bir çok dost bunu bize ve diğer arkadaşlarımıza açık açık söylediler. Seçim öncesinde siz VATSO seçimlerinde oyu olmayan vatandaşa bile gittiğinizde o bile “Oylar Necdet Takva’ya verilmeli” diyordu. Niye? Birileri bu insanlara durumu anlatmıştı. Olay siyasete dökülmüştü yani. Şimdi sokağa indiğinizde BDP’li insanlar destek verdiklerini artık rahatlıkla söylüyor zaten. Tartışmaya bile gerek yok. E hal böyle olunca o zaman Ak Parti’de taraf olmalıydı. Bu benim görüşüm katılıp katılmamak sizlere kalmış birşey. Sizde en azından BDP’nin uyguladığı taktiği uygulayabilirdiniz. Nihayetinde bu kurum Valilikten, Belediye’den sonra gelen 3. önemli bir kurum. Seçimde her görüşten insanın olması ayrı bir konu, siyasi parti desteği ayrı bir konu. Burada bir meseleye daha değinmek istiyorum.

Buyrun.

Şimdi bu sözlerimden şöyle bir algı çıkmasın BDP’ye gönül verenlerden sizi destekleyen hiç mi olmadı? Hayır bizlerle birlikte yola çıkan arkadaşlarımız arasında BDP’ye gönül verenler de vardı. Ama hiçbirimiz olaya siyasi açıdan bakmadık. Hepimizin gündeminde ticaret ve ekonomi vardı. Biz de onlar da siyaseti bu işe hiç bulaştırmadık. Ve bu tür insanlarla yola çıktığımdan dolayı da son derece memnunum. Hala içlerinden görüştüğüm insanlar var. Ama şu bir gerçek ki, odada oyu olan BDP tabanının çok büyük bir bölümü parti politikası gereği EDH etrafında birleşti. BDP’li olupta meseleye memleket açısından bakanlar bize şunu da söylediler: Takva’yı hem kent konseyi başkanlığına, hem de Belediye Vanspor genel sekterliğine getirdik. O iki kurumda neyi başardı da, odada da onu başarsın. Yani bize bunu söyleyen BDP’li dostlar da vardı. Ama biz bunu EDH’yı destekleyen AK Parti’li arkadaşlarımıza bir türlü izah edemedik.

 

“AK PARTİ YÖNETİMİNİN HALİ PÜR MEALİ”

Bence VATSO seçimleri yerel seçimlerin küçük çaplı bir provasıydı. Bunu köşemde de kaleme aldım. Eğer gerçekten de BDP, EDH’yi desteklediyse, Ak Parti’de turuncuyu desteklediyse sizce bu anlamda bir prova yaşandı mı?

Yönetimde biz defalarca dile getirdik. Tavrın nasıl olacağını sorduk. Ak Parti il yönetimi de taraf olmayacağını söyledi. İl Başkanımız Abdullah Aras’ın bu konudaki tavrı netti. Aras’ın bu tavrına rağmen yönetimde EDH’yı açık açık destekleyen arkadaşlarımız da yok değildi. Zaten benim anlam veremediğim husus bu. Yani bazıları bilerek ya da bilmeyerek BDP’nin değirmenine su taşıdılar. Bunu da VATSO seçimleri sonrasında yapılan il yönetim kurulu toplantısında açık açık söyledim. Siyaset biraz da öngörü ve buna göre ön alma sanatıdır. Fakat maalesef biz hem bu ve buna benzer konulardaki öngörüde hem de buna karşı ön almada sıfırız. Bakın gazetecilerden öğrendim. Takva, Twitter’da gazetecilerle girdiği polemikte şöyle demiş: Vangölü Gazeteciler Cemiyeti’nin önce hükümetin basın politikasını ve gazetecilere yaklaşımını değerlendirmesini öneririm. Bu mesajını daha sonra ben de gördüm. Beklerdim ki, Twitter’da hesabı olan yönetim kurulundaki arkadaşlarımızın bu sözlere karşılık bir cevabı olsun. Heyhat! Arkaşlarımız bırakın cevap vermeyi hala gül ve gülücük göndermeye devam ediyorlar bu şahsa. Yani Ak Parti İl Yönetimi’nin hali pür meali bu.

TANDOĞAN İSTİFA MI EDİYOR?

Disipline verileceğiniz konuşuluyor?

Verebilirler. Saygı duyarım ancak savunma yapmam. Verdikleri an istifamı veririm. Zaten siyasetten hiçbir beklentim de yok. Benim il yönetime girmem de 3 kişinin payı yadsınamaz. Bunlar AK Parti Van Milletvekilleri Burhan Kayatürk, Mustafa Bilici ve İl Başkanı Abdullah Aras. Bu 3 isme en ufak bir saygısızlığım olmaz. Ya da istifa etsem de şahıslarını incitecek hiçbir davranışta bulunmam. Yönetimden istifa eder ama AK Parti’liliğim devam eder. Samimiyetime inanmak istiyorsanız seçimlerde görev aldığım okullara bakabilirsiniz. Yönetim de olmasam da seçimlerde verilecek en zor görevi de seve seve kabul ederim. Bu böyle biline. Yalnız birkaç şeyin bilinmesinde de fayda var.

Nedir onlar?

2 yıla yakın il yönetim kurulu üyesiyim. Bu süre zarfında şunu gördüm. Üzülerek belirtmek isterim ki, buna ben de dahil, bizler Hüseyin Çelik, Burhan Yenigün ve Ak Parti döneminde atanan idarecileri eleştirmede gösterdiğimiz cesareti maalesef BDP’ye ve belediyeye karşı gösteremedik. Bugün Belediye Vanspor’un hali ortada. Yenigün döneminde amatörden alınıp Bank Asya Ligi’nin kapısına getirilen takım şu anda 1 kez küme düşmüş ve 2 sezondur küme düşmemek için oynuyor. Bugüne kadar hiçbir Ak Parti’li bunu gündeme getirmedi ve eleştirmedi. Bildiğim kadarıyla konuyu sadece Yılmaz Vural gündeme getirdi. Ve bizler Van’da yaşamamıza rağmen bir Yılmaz Vural kadar olamadık. Mahallelerin çoğunda su sıkıntısı var. Sular akmıyor. Ama biz bu konuda da bugüne kadar hiç açıklama yapmadık. Yap İşlet Devret modeliyle yapılan otopark çürümeye terk edilmiş durumda. Peki, bizden bir açıklama var mı? Yok. Kilit taşlar bazı yerlerde 2 kez sökülüp takılmak zorunda kaldı. Kaynak israfı had sahfada. Buna karşılık bir açıklamamız var mı? Yine yok. Belediye Garajındaki otel ve AVM projesi sudan sebeplerden dolayı 5 yıldır uygulanamıyor. Sorunu artık BDP’li idareciler gündeme getiriyor. Ve bizden bir Allah’ın kulu çıkıp da şunu sormuyor: Bu yatırımı madem sizler de istiyorsunuz, peki niçin iptali için mahkemelere koştunuz? 5 yılda Van’ın kaybı nedir biliyor musunuz? Ama bunlar Çelik ve Yenigün dönemlerinde olsaydı inanın en başta bizler kıyameti koparırdık. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Daha acı olanı söyleyeyim.

“ÇOĞU ŞEYE GEREKEN TEPKİYİ VEREMEDİK”

Evet?

Bugün Et Kombinası, Tıbbi Atık Tesisleri bunlar Yenigün dönemine ait Yap İşlet Devret’ler. Ve o gün belki de BDP’li meclis üyeleri bu projelere karşı çıktılar. Ama bugün bakıyoruz belediye bu icraatları reklamlarında kullanıyor. Ve bizden kimse sesini çıkartamıyor. Hala devlet tarafından bu belediyeye para gönderilmediğne inanan çok sayıda insanımız var. Parti olarak bu algıyı bir türlü yıkamadık. Halbu ki yapmamız gereken çok basitti. Yenigün döneminde gönderilen para ne, Kaya döneminde gönderilen para ne? İller bankası o kadar uzak değil. Bunu telefonla da öğrenebilirsiniz. Eğer şu anda gönderilen para miktarı, Yenigün döneminde gönderilen para miktarından fazla değilse, ben hiçbir şey bilmiyorum. Ama bunu benim bilmem gerekmez, halkın bilmesi gerekir. Maalesef bu konuyu anlatmada da yönetim olarak sıfırız.

VATBO’YU KİMSEYE PEŞKEŞ ÇEKTİRMEYECEĞİZ!

İsterseniz ben yeniden VATSO ve VATBO seçimlerine döneyim. VATSO’daki durumu da VATBO’yu da çok iyi biliyorsunuz. VATBO’ya da kısa sürede iyi kafa yordunuz? Bundan sonra mücadele devam mı? Yani bu düşünceler devam mı?

 

Ben mücadeleci biriyim. Kavgam daha yeni başlıyor. Ben bu süreçte ciddi tecrübeler kazandım, insanları çözme konusunda iyi deneyimler edindim. Eğer ben bu memlekette yaşıyorsam, yatırımı da buraya yaptıysam mücadeleye devam edeceğim. Bu işi öyle birlerine emanet edip de çekilmeyeceğim. Bu işin peşini de bırakmayacağım. VATBO ciddi projeler üretmiyor. Van tarım kenti olmasına rağmen öyle pek de ciddi projeler üretilmiyor bence. Yönetmelikler ve teşvikler iyi ezberlenmiş ve hep aynı şeylerden kar elde ediliyor. Seçimden sonra neden herkesin gözü bir anda VATBO’ya döndü sizce? VATBO’ya bilen insanların penceresinden baktığınızda mesela ilk VOTAŞ görünüyor. Bu da VATBO’yu cazip kılıyor. Biz bu ile tarım ve hayvancılık adına neler kazandırılır diye düşünüyorken, birilerinin akıllarında ise sadece yönetim kavgası ve VOTAŞ var örneğin. Ama bu da bilinsin ki biz meydanı kimseye bırakmayacağız. Kimse VATBO’daki hiçbir şeyi peşkeş çekemeyecek.

Katkı sunabilecek misiniz? Yoksa ipler koptu mu?

Eğer biz arkadaşlar ile bir kez daha oturup anlaşamazsak ipler tamamıyla kopar. Ama bizim halen umudumuz var. Oturup bir fikir birliğinde uzlaşırsak, yapacakları olumlu tüm işleri seve seve destekleriz. Biz buna hazırız. Ama yanlışa da kesinlikle izin vermeyiz. 

“İŞİ GÜCÜ OLMAYANIN…”

Son olarak şunu sormak istiyorum. Sizce VATSO neden kaybetti? Başarısızlığın sebebi ne?

Seçim yarışına geç başladık. EDH, 1 yıl öncesinden seçim bürosunu açmasına rağmen biz seçime 45 gün kala seçim bürosunu açtık. Mirza Nadiroğlu ile Feridun Irak arasında kalan ciddi bir kararsız kitle vardı. O kararsızlık son güne kadar devam etti. Takva; ne bir tacir, ne bir tüccar, ne bir sanayici, nede esnaf. Haliyle ne bir çek derdi, ne bir vergi derdi, ne bir SGK derdi var. Biz bu tür sorunlarla uğraşırken, Takva depremden bu yana kapı kapı dolaşıyordu. Sonuçta insanız, ziyaretler ve yüzyüze görüşmeler insanı etkiliyor. Gittiğimiz birçok dost “Takva şuana kadar 4 kez uğradı, 5 kez geldi, 6 kez gitti. Siz nerdesiniz?” deyince bir şey diyemiyorduk. Tabi nereden bilsin garibim ancak işi gücü olmayanın bu kadar çok vaktinin olacağını. Tüm bunlara rağmen şahsını tebrik ediyoruz ve seçim beyannamesinde yer alan vaatlerini hayata geçirmesini dört gözle bekliyoruz.

Editör: TE Bilisim