Dilara Bilgin yazdı: Teşhis-i İhdas

“Tanrı için kırık bir kalbi onarmak kolaydır.

İnsan onu bütün parçalarıyla O’na verirse!”

— Oscar Wilde.

İyileşmek bir süreçtir, bu süreci kontrol etmek her ne kadar kendi elimizde olsa da bazen hesaba katmadığımız anlar olabilir. Bu süreçte bize yardım ettiğini düşündüğümüz kişiler aslında bi takım hareketlerle bizi daha da aşağı çekebilir. Bunu fark etmekte bir süreçtir, fark edildiği zaman ya iş işten geçmiştir ya da henüz kendimizden vazgeçmemişizdir. İnsan ne zaman kendinden vazgeçer? Başarısız olduğu zaman mı ya da görülmediği zaman mı? Başarının sadece bilinen şeyler olmadığını söylemek isterim. Çünkü bazen başarmak o yapışıp kaldığımız yataktan kalkmaktır, kahvaltı yapmaya karar vermektir başarmak. Normal sanılan her insanın, yaşamanı sürdürmesi için yapması gereken haller, iyileşmeyi isteyen bir kişinin yapamadıklarıdır. Kimi zaman iyileşmeye ihtiyacımız olduğunu da bilemeyiz zaten. Yaptıklarımızı hayatın içinde yapılması gereken “kurallar” diye adlandırılması iyileşmeye mahkum birini iyileşmekten geri koyar. İster ki hayat ona uyum sağlasın. Eksikliğini, acısını destek görerek göz ardı etmek daha kolay gelir çünkü. İyileşmesi gereken kişi her zaman kolayı seçtiğini düşünse de etkenler onu en zoru seçmeye mecbur bırakır. Çağımızın en önemli sorunlarından biri olan “anlaşılmamak” artık birçoğumuzun hayatında başyapıt. Ve yahut anlatamamak. Kırılan yerden tamir etmeye çalışmak acıtabilir, yeniden inşa etmek kadar zor olsa da.