Zeynep Özalp Kaya yazdı: Van’da siyasetçi kadın olmak!

Yıllar önce İstanbul Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Filistin hakkında bir panel hazırlığındaydık. Afişlerimizi fakültelere heyecanla asarken bir grup İslamcı genç afişleri sökmüştü. Gruptaki gençlerden birinin şu sözünü hiç unutmuyorum:

Elinizin hamuru ile bu işlere karışmayın, gidip kermes düzenleyin

Bu cümle eril zihniyetin kadınlara verdiği rolü ne de güzel özetliyordu. Büyük meseleleri erkekler konuşmalı, kararları erkekler vermeliydi. Çünkü erkek fıtratı/ doğası gereği güçlü, savaşçı ve akıllıydı. Kadın ise duygusal, tepkisel ve zayıftı…

Bugün kadının zayıflığını, erkek şiddeti karşısındaki acziyetini konuşmayacağım, bugün kentimizde bulunan ve siyasetin içerisinde aktif rol almaya çalışan kadınlardan bahsedeceğim. Van’da siyasal partilerde kadın katılımı konusunda yaptığım araştırmada 5 parti belirleyerek çok verimli ropörtajlar yaptım, kadınların hikayelerini, siyasal mücadelelerini dinledim.

İlk durağım 22 yıldır iktidarda bulunan ve dünyanın en geniş kitlesine hitap eden kadın yapılanmasıydı: Van Ak Parti Kadın Kolları. İktidarda olmanın verdiği özgüven ve imkanlar vardı. Kadınlar genelde eşleri tarafından destelenmişti… Katılımcılardan biri şunları söylemişti:

-          “Her sabah kalkıp ev işlerini yapıp çocukları okula gönderiyorum, yemek yapıyorum sonra partiye gelip burada o günün işlerini yapıyorum.”

-          “Bunun karşılığındaki en büyük kazancınız ne oluyor?”

-          “Karşılığında herhangi bir ücret vs almıyoruz hatta yol parasıdır odur budur bizden gidiyor. Ama Ak Parti sayesinde bir söz hakkımız var, ben ilk kez şehir dışına Ak Parti ile çıktım, ilk kez bir otelde kaldım…”

20 yıldır bu yapılanma içerisinde bulunan diğer bir katılımcı ise Ak Parti’deki erkek egemen yapılanmayı eleştirmişti:

- “Partide kadın kolları evet var. İl yönetiminde kim var? Erkekler var! Kimin sözü geçiyor? Onların!  Eeee neye yarar onca faaliyetimiz ve çalışmamız. Etkimiz yok, çünkü yetkimiz yok. Karar mekanizmalarında değiliz. Olsak bile aktif olmamızı isterler mi? Benim gibi bir adam neden olmasın karar vericiler arasında!

- “Adam mı, kadın mı”?

-“Siyaset beni adam yaptı Zeynep Hanım. Ayrıca kadın desem ne değişir? Siz de bazen bu kavramlara çok takıyorsunuz.”

İkinci durağım kadın konusunu belki de en çok gündemde tutan ve eş başkanlık sistemi ile kadınların siyasetteki temsil oranlarını arttırmaya çalışan DEM Parti’ydi. Kadın yapılanmaları diğer partilere nazaran daha bağımsızdı, yetkililerden biri şunları söyledi:

-          “Kadınlar olarak binlerce yıldır erkek egemen sistemde yaşıyoruz zorlu bir coğrafyada yer alıyoruz. Yaşadığım yerde sorunlara çözüm bulmalıyım diye düşündüm hep.  Feodal bakış açısının olduğu yerde sorunlarla karşılaşmak çok doğal. Bu da beni daha çok cesaretlendiriyor”.

CHP’li yetkili ise düşüncelerini şu şekilde özetlemişti:

-          “Bölgede siyasette olmak çok zor. Ataerkil yapıda olmamız işimizi daha da zorlaştırıyor. Bulunduğumuz bölgede siyasetin erkeğe hak görüldüğü bir anlayış hakim”.

MHP’li katılımcı da şöyle bir eleştiride bulunmuştu:

-          “Üzülerek belirtmem gerekiyor ki maalesef kadın kolları ne partimiz nede ülkemiz için yeterli değil. Ülkemiz nüfusunun %51,4 lük bölümünü kadınlarımız oluşturmasına rağmen hala güncel olarak yaşadığımız ataerkil toplum nedeniyle kadın örgütlenme faaliyetleri hala yeterli bir seviyeye ulaşamamıştır.”

Son durağım ise HÜDA-PAR’dı. 25 yıldır aktif olarak dernek ve siyaset faaliyetlerini yürüten 3 çarşaflı kadın karşıladı beni. Aralarında oldukça tecrübeli ve siyasal bir jargon kullanan bir katılımcı 8 ay hapishanede kaldığını ve “İslam Davası” için çok bedeller ödediklerini ifade etmişti. Kendisine şöyle bir soru sordum:

-          “Bence HÜDA-PAR’lı birçok erkeğe göre oldukça tecrübeli ve güçlüsünüz. Sizin gibi kadınlar neden belediye başkan adayı olmuyor?”

-          “Zeynep Hanım bizde bilgi ve tecrübe var fakat özgüven yok. Yıllarca ezildik, başörtülü olduğumuz için okuyamadık, üniversitelere gidemedik, çalışmadık, ekonomik bağımsızlığımız olmadı... Ama kızlarımızdan umutluyum.”

Yaptığım görüşmelerden şu sonuçları çıkardım:

1.      Siyasal Yapılanmalarda erkekler karar alma mekanizmalarında bulunuyorken, kadınlar toplumla parti arasında bir köprü görevi görüyor.

2.      Özellikle Sol ideolojiden gelen kadınlar eril düzeni eleştiriyor ve kadınların temsil oranlarının arttırılması için itiraz ediyor.

3.      Kadın Kolları kadınların aktif olarak siyasal katılımını arttırmaya çalışırken bir yönüyle de erkeklerin parti içerisindeki iktidarını daha çok pekiştiriyorlar.

4.      Kadınların en çok zorlandığı konu birden fazla rol yüklenmeleri. İyi bir anne, eş, iş kadını, siyasetçi olmak onları zorluyor ve hedefine odaklanan siyasetçi erkeklere göre geride bırakabiliyor.

5.      Toplumda kadın erkek eşitliğini sağlamak için kadınlara özel bir yer açılması bazı durumlarda demokrasi kültürünün bir gereği olarak eşitlikçi politikalar amacıyla yapılırken bazı durumlarda da pragmatist ve popülist amaçlarla yapılıyor.

Eril düzene karşı her kadının yapabileceği bir şeyler olmalı. Toplumda iyiliğin ve güzelliğin yaygınlaşması için zekası yüksek olanlar bilim insanı, güçlü olanlar yönetici; siyasette var olmak isteyenler karar verici; sanatsal yeteneği olanlar ressam, şair olmalı. Evinde mücadele etmek isteyen kadınlarımız ise evini üretime ve emeğe elverişli hale getirmeli ve daha bilinçli bireyler olmak için çabalamalılar.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu olsun…