Tarihi bir seçimi daha geride bıraktık. Aylardır devam eden tartışmalar, iddialar, tartışmalar, kavgalar, gürültüler sonucu belli, getirileri tartışılacak bir seçim ile nihayet noktalandı.

Türkiye açısından da Van açısından da sonucu belli bu seçimin getirileri ile götürülerini konuşmak gerekirse, üzerinde konuşulması gerekenler bir hayli fazla.

Lafı dolandırmadan, hemen konuya gelmekte fayda var.

***

10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hiç şüphesiz en çok konuşulan yanı katılımın az olması, önceki seçimlere göre 2 milyon seçmenin sandığa gitmemesi olayın ilginç yönlerinden birisi. Sandığa gitmemedeki bu oran bir kere Van’da da fazlasıyla sonuçlara yansıdı. Zira 30 Mart seçimlerinde 577 bin 186 seçmenden 451 bin 065 seçmen oy kullanırken bu seçimde 580 bin 593 seçmenden 398 bin 770 kişi oy kullandı. Yani sahil partisinin ‘Boy verme, oy ver’ sloganı tutarken, Van’ın yaz aylarında çalışmaya giden nüfusunun geri gelmemesi sandığa da büyük etki etti. Tabi pikniğinden ve Pazar günü tatilinden ödün vermeyen nüfusun da bu konuda küçük de olsa pay sahili olduğunu görmek gerekiyor.

***

Seçimlerde oy kullanmayan seçmeni çıkardığımızda 30 Mart ile karşılaştırılan bir seçim sonucundan şöyle küçük bir istatistik karşılaştırması yapalım:

30 Mart seçimlerinde BDP’nin aldığı oy oranı yüzde 53,1 olurken, alınan oy sayısı ise 239 bin 312 olarak kayıtlara geçti. Önceki günkü Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise oy oranı % 54,5 oldu. HDP’nin desteklediği Selahattin Demirtaş 223.277 ise oy almış oldu.

Yine,

30 Mart 2014 seçimlerinde Ak Parti’nin aldığı oy oranı yüzde 41,2. AK Parti’ye oy veren sayısı 185 bin 709. 10 Ağustos 2014 seçimlerinde ise oy oranı yüzde 42,60. Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nda aldığı oy sayısı ise 174 bin 369.

Çatının çöktüğünün fotoğrafı ise şu tabloyla çok net görülebiliyor 12 parti artı cemaatin desteklediği Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 2,85 oy oranını yakalarken toplam 11 bin 685 oy aldı. 30 Mart seçimlerinde tüm partilerin toplamı yine bu orandan ve oydan daha fazlaydı yani 30 Mart’ta Doğu’dan silinen CHP, MHP; İhsanoğlu’nun bu oyları ile bu düşüşü resmen taçlandırmış oldu!

***

Gece saatlerinde oyların iyice netleşmesiyle birlikte Van adına oldukça şey konuşuldu tartışıldı.

*Örneğin 30 Mart’ta sadece 2 belediye kazanan Ak Parti’nin, bu seçimlerde Erdoğan’a destek veren ilçe sayısını 6’ya çıkarması HDP/DBP kesimini rahatsız etti.
*BDP’nin Erciş, Muradiye gibi ilçelerde oyunu çok düşürdüğü belediyelere bağlandı, buradaki başarısızlık iyice sorgulandı.
*Sandığa gitmeyen seçmenin oranlara etkisi partilerin politikaları ile kıyaslandı.

Gibi gibi…

İşte bu noktada konuşulması gereken konular var. Seçimden sonra yapılan bu yorumların hangisi doğru, hangisi yanlış iyice aydınlığa kavuşturmak gerekiyor. O halde diyebiliriz ki;

-Erciş’te yükselen AK Parti oyları AK Parti’nin içinde yaşadığı aday ve meclis üyeleri ile ilgili tartışmaların ürünüdür. Fatih Çiftçi’nin Erciş’te önemli bir figür olduğu düşünüldüğünde, ne belediye başkan adayı ne de diğer konularda hiçbir şekilde fikri alınmadığı ve görüş bildirmediği düşünüldüğünde o zamanki tepki oyları bu seçimde Erdoğan’a destek olarak geldi.

-Erciş’te işten çıkarılmalar ve keskin çıkışlar HDP hanesinde düşüşe neden oldu. Fakat sandığa gitmeyen kesimin Erciş’te yüksek olduğu düşünüldüğünde, oy kullanılmamasının dezavantajını yaşayan Erciş oldu.

-Çok tartışılan Muradiye’de Ak Parti’nin 8 bin 690 olan oyu, 10 Ağustos seçimlerinde 9,137’ye yükseldi. 10 bin 164 olan oy oranı 8,306’ya düştü. Yine aday tepkisinden dolayı birkaç aşiretin AK Parti’ye tepki gösterip BDP’ye katılması, bu seçimde bu insanların Recep Tayyip Erdoğan’a destek olmasının önüne geçmedi.

-Hiçbir seçimde yüzde 95’in altına inmeyen Başkale nasıl boşverilmişse, Özalp ve Saray’da AK Parti cephesinde aynı duruma düştü. İki ilçeden hem devlet, hem AK Parti elini, eteğini çekti. Hal böyle olunca da BDP tek kalesi olan Başkale’ye 2 yeni kale daha ekledi.

-Bahçesaray’da Saadet Partisi adayı Meki Arvas herşeye rağmen Ak Parti’ye destek vermedi. AK Parti ile Saadet arasındaki çekişmeden çıkan BDP oldu ve seçimden önce konuşulan senaryo gerçekleşti. BDP hiç beklemediği bir ilçeden galibiyet ile ayrıldı.

-Büyükşehir ile birlikte yeni kurulan ilçelerden biri İpekyolu hem en büyük hem de Van’ın kalbi olan ilçe konumuna geldi. O zamanlar “İpekyolu Van’ın kalbidir, İpekyolu’nu alan kazanır” tezimiz seçimlerde gerçek oldu. İpekyolu’nu alan BDP, Büyükşehir’i de kazandı, 12 ilçeyi de kazandı. Fakat bu İpekyolu’nda ciddi bir AK Parti olduğu gerçeğini değiştirmedi. Yanlış aday yüzünden İpekyolu’nu kaybeden AK Parti ile ilgili yorumlarımız da 10 Ağustos seçimleri ile birlikte gerçekleşmiş oldu. Gevaş ve Tuşba’da yerel seçimdeki AK Parti geleneğini devam ettirdi şaşırtmadı.

-BDP Çaldıran, Çatak, Gürpınar’da da oylarına oy katarak 3 ilçede de güçlendiğini bariz bir şekilde kanıtlamış oldu. Bir çok ilçede AK Parti’nin yanlış adaylarından dolayı 12 belediye kazanan BDP’nin, bu seçimlerde bu ilçelerde ve Özalp, Saray, Başkale’de aldığı yüksek oylar konuşulduğu gibi yerel yönetimlere tepki olduğu yönündeki iddiaları çürüttü.

-Sandığa gitmemeye rağmen hem Recep Tayyip Erdoğan hem de Selahattin Demirtaş’a verilen oylar Van’da barışa verildi. Van’daki kötü gidişata, ekonomik darboğaza, sosyal yaşamın düzensizliğine ve yatırımlardaki azalmaya rağmen Kürtler hem AK Parti’ye hem de HDP’ye bir şans daha verdi.

-AK Parti’nin yeni yönetimi veya yeni ilçe başkanları bu seçimde oyların artmasında, DBP teşkilatları ise düşmesinde öyle çok büyük etkiler yaratmadı. Halk partilere değil liderlere oy verdi. Teşkilatlar değişen keskin düşüşlerde sanıldığı gibi etkili olmadı.

-AK Partili vekiller yerelde kaybettikleri ilçeleri kazanarak bir başarı rehavetine girdi ama ilçelerde milletvekillerine, teşkilatlara ve il başkanlığına yönelik tepki aynı haliyle sürüyor. İnsanların yerel yönetimlerinden beklentisi, hükümetten beklentisi kadar büyük olmamak kaydıyla aynen devam ediyor. Alınan sonuçlar hiçbir partinin vekilini de teşkilatını da bu kentte başarılı kılmaya yetmiyor.

SONUÇ OLARAK:

-Bu seçimler AK Parti’nin Van’da ve bölgede ciddi bir oy oranı olduğu anlamına geliyor.
-Verilen oylar, Teşkilat ve milletvekili kaynaklı sorunlara rağmen insanlar hala Recep Tayyip Erdoğan’a güvendiği,
-Kaybedilen ilçelerde Erdoğan’ın kazanması Gerek yerel gerek genel seçimlerde isimler oyların değişmesinde büyük oynadığı,
-AK Parti seçmeni kaybettiği güvene ve güven ortamına rağmen halen partide umutlu değişiklikler olduğunu,
-HDP’nin Türkiyelileşme adına BDP’den dönüştürdüğü bu partinin aldığı yüzde 10’a yakın sonuç bu projenin başarılı olduğu,
-Bazı ilçelerde AK Parti’nin kazanması HDP’nin de yine teşkilatlanmalardı ve yerel yönetimlerde bazı sıkıntılar yaşattığı,
-Kürtlerin gerçek bir temsiliyet anlamında Selahattin Demirtaş’a verdiği oylar ‘barışın’ artık kaçınılmaz olduğu,
-Yükselen oylar HDP’nin de hem yerel yönetim hem de temsiliyet anlamında biraz da büyük bir rol üstlenmesi,

ANLAMINA GELİYOR!

Yine sonuç olarak;

-Bu oylar iki partinin de rehavete kapılması,
-Kaybettiğimiz ilçeleri kazandık şeklindeki bir sevince bürünmesi,
-İki partinin de hem il hem de ilçe teşkilatlarının çok iyi olduğu,
-Halkın milletvekillerinden çok memnun olduğu,
-Belediyelerin tam takır çalıştığı,
-Yarın bir seçim de olsa yine daha fazla oy alacakları

ANLAMINA GELMİYOR!

Herkes çok iyi biliyor ki Van sürprizleri seven ve her zaman sandıkta sürpriz yapan bir il. Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın da, söylemleri ve çıkışı ile Türkiye’nin yeni muhalefeti ve Kürtlerin büyük umudu olan Selahattin Demirtaş’ın ve HDP’nin ‘yeni Türkiye’ konusunda kesinlikle geç kalmaması gerekiyor.

Erdoğan’ın ‘Yeni Türkiye, Demirtaş’ın ‘Yeni Yaşam’ sloganı ile yola çıktığı bu süreçte Kürtler, Doğu Anadolu’da Demirtaş’ı, Türkiye genelinde Ak Parti’ye verdikleri oylar ile Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçerek aslında alınması gereken mesajı çok iyi verdi.

-Çatı çöktü,
-CHP ve MHP bölgede resmen silindi, ana muhalefet misyonunu da resmen kaybetti,
-Erdoğan devletin bir numaralı ismi oldu, istediğini aldı,
-Türkiye’de özerk bölgelerden oluşan federal devletin önü, Erdoğan’ın istediği başkanlık sisteminin yolu açılmış oldu.
-Demirtaş ve HDP bu ülkede büyük bir temsiliyeti tescillemiş oldu.
-HDP bu ülkenin ana muhalefet partisi misyonunu yüklendiğini ıspatlamış oldu.
-Kürtler iki partiye de fazlasıyla oy vererek bu sürecin çözüme erişmesi için bir kez daha güven oyu kullanmış oldu.

Haliyle iki liderin de önünde başka bir seçenek yok.

Erdoğan’ın söz verdiği gibi yasal güvence altına alınmaya başlayan Çözüm Süreci’ni hemen gündemine alması, HDP’nin de aynı kararlılıkla süreci nihayete erdirmek için vatandaştan aldığı oyun hakkını vermesi gerekiyor.

2023 vizyonunu önüne koyan Türkiye’de, Kürtler, Vanlılar önce çözümü ardından da gelişmiş bir kentte, bölgede, devlette ve federasyonda yaşamak istiyor!

Ortadoğu’da, Mezopotamya’da yaşananları izleyip de bu süerci atlatmamak için daha fazla beklemeye gerek yok diye düşünüyorum.

Netice olarak bu seçim sonuçları diyor ki; Türkiye için ‘barış’ vakti.