Oda TV yazarlarından Coşkun Muslu, HDP'nin 2. Olağan Kongresi ile ilgili izlenimlerini yazdı. Kongredeki ilginç detayları analiz eden Muslu, çarpıcı detayları yorumladı.İşte Muslu'nun o yorumu:"Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), 2. Olağan Kongresi sona erdi. Kongrede eş genel başkanlar değişmedi. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 1999’dan bu yana tutuklu bulunduğu İmralı’da geliştirdiği “Demokratik Cumhuriyet” söylemi, bu kongreye de hâkimdi. HDP, Kürt politik hareketinin geçmişteki diğer legal unsurlarından farklı olarak, başından beri çok açık vurgularla “Türkiye partisi” olduğunu ileri sürdüğünden, bu söylemi önemsiyor. Bundan dolayı, panolarda Türk bayrağı, HDP amblemi ve “Eşit yurttaşlık, ortak vatan” sloganının bulunduğu bir kongreyi izledik. Tabii, “Demokratik Cumhuriyet” söylemi, son yıllarda “statü” elde etme arzusunu yüksek sesle dillendirmeye başlamış Kürt politik hareketi açısından, “demokratik özerklik” olarak adlandırdıkları “özerklik” talepleriyle el ele gidiyor. Kongre salonundaki Türk bayrağı ve Atatürk portresinin altında yer alan “Demokratik siyaset, demokratik özerklik, demokratik cumhuriyet” yazılı pankart da bu talebin bir diğer yansıması oluyor. Kongrede, siyasi tutuklular ve özellikle hasta tutukluların serbest bırakılması gibi HDP siyasetinin diğer kadim talepleri de her zamanki gibi yer buluyor. ZANA’YA BÜYÜK ALKIŞKongrede, milletvekili yeminini ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönerek yaptığı “onurlu barış” çağrısı ve son olarak kendisinden talep ettiği randevunun kabul edildiğini öğrendiğimiz Leyla Zana’nın kongre katılımcılarından büyük alkış aldığını da not etmek gerekiyor. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın konuşması esnasında salona giren Zana, Yüksekdağ’ın konuşmasının şaşkınlıkla karışık inkıtâya uğramasına neden oluyor. Bu durumun, Leyla Zana’nın hep ayrıksı politik tutumunun onaylanmasından ziyade, Kürt hareketinin bütününde hep önemli olmuş, mücadele edip bedel ödemiş kişiye duyulan saygı ve sevgi ile ilgili olduğunu özellikle belirtmek gerekiyor. AKP İKİLEMİKongrede, Kürt sorununun çözümünü Erdoğan ve AKP’yle yapılacak müzakerelerde gören Leyla Zana’nın büyük alkış alması ile kongreye parti olarak AKP’nin kendisinin davet edilmemiş ve bu partiye yakın basın-yayın kuruluşlarının alınmamış olmaları, aslında HDP’nin kuruluşundan bu yana içinde bulunduğu ikilemi de açıklıkla ortaya koyuyor. HDP, Erdoğan ve AKP iktidarının ilân ettiği savaş karşısında, bir yanıyla AKP’den kopuş arayışı içerisindeyken, diğer yanıyla yapısal olarak AKP siyasetiyle içli dışlı hâlinden uzaklaşması mümkün olmayan bir parti görüntüsü çiziyor. PM’DEKİ DEĞİŞİKLİK NE ANLAMA GELİYORHDP’nin yaşadığı bu ikilemde, yeni dönemde dümeni hangi yana daha çok kıracağının işaretlerini bu kongreden çıkarmaya çalışanlar, hâliyle Parti Meclisi’nde yaşanan büyük değişikliğe dikkat celp eylediler. HDP’nin bir önceki kongresinde seçilen 100 kişilik PM’den 74 üye yeni PM’de yer almazken, sadece 26 PM üyesi yeniden PM’ye girdi. Özellikle hâlihazırda milletvekili olanların ve başka organlarda görevleri bulunanların PM’de yer almamalarının istendiği, bu değişikliklerden görülebiliyor. HDP kaynakları da böyle bir isteklerinin olduğunu doğruluyor. Bu isteklerinin gerekçesi olarak da, PM’yi salt bir “fikir kulübü” olmanın ötesinde, doğrudan sahadan bilgi aktarabilecek zaman ve mesaiye sahip insanların bulunduğu bir platform hâline getirmeye dönük ihtiyaca vurgu yapıyorlar. Kürt kökenli yurttaşların yoğunlukla yaşadığı illerdeki yoğun silahlı çatışma ve abluka hâli, bölgeden doğrudan bilgi aktarımında bulunabilecek kimselerin varlığını daha da zorunlu ve yaşamsal kılıyor. Diğer yandan, milletvekillerinin yeni dönemde “yeni anayasa” çalışmaları gibi son derece ihtilaflı mesailerle meşgul olacakları öngörülüyor ve TBMM çalışmalarının bu yolla daha az bölünme ve enerji kaybına uğraması amaçlanıyor." (Kaynak:Coşkun Muslu- Odatv)