Öcalan'ın “vasisi” ve avukatı Mazlum Dinç, cezaevindeki diğer tutsaklardan Şeyhmus Poyraz'ın oğlu Mazlum Poyraz ve kardeşi Mehmet Poyraz, Cumali Karsu'nun vasisi Pervin Oduncu ile birlikte, yakınlarıyla görüşmek için sabah saatlerinde gittikleri İmralı Adası'ndan döndü.

Gemport limana indikten sonra sivil bir minibüsle yeniden Gemlik Jandarma Komutanlığına getirilen aileler, buradaki işlemlerinin ardından dışarı çıktı.

Öcalan'ın avukatı Mazlum Dinç kapı önünde kendilerini bekleyen basın mensuplarına görüşmenin ayrıntılarını anlattı. 

Aile görüşmesi gerçekleştirdiklerini belirterek sözlerine başlayan Dinç, Öcalan ile gerçekleştirdikleri görüşmenin ayrıntılara geçmeden önce şunları belirtti: "Ben Abdullah Öcalan'ın avukatıyım, 2011'den bu yana kendisiyle görüşemiyoruz. Her hafta yaptığımız başvurular 'gemi bozuk, hava muhalefeti' gerekçeleriyle reddediliyor. Daha 3 gün önce ben ve avukat arkadaşlarım, avukat olarak görüş başvurusunda bulunmuş olmamamıza rağmen 'gemi bozuk' cevabı verildi. Bugünkü aile görüşüne ise olumlu yanıt verildi ve kapalı görüş gerçekleştirdik. Tabi traji-komik bir durum aslında. Türkiye'nin hukuk devleti ile alakası olmadığını da ortaya koyan bir örnek. Avukat görüşmeleri Anayasa'da, yasalarda güvenceye alınmış temel bir hak. Buna rağmen hükümet bunun üzerinde çok rahat bir tasarrufta bulunduğunu açıkça ilan edebiliyor. Aynı zamanda Sayın Öcalan ile 2013 yılından bu yana bir süreç devam ediyor ve Sayın Öcalan bu sürecin temel aktörü. Buna rağmen Sayın Öcalan'ın temel bir hakkının yasal bir pazarlık aracı haline getirilmiş olması ile başlı başına hükümetin, devletin bu sürece yaklaşımı ortaya koyuyor. Bu sürece olan samimiyetini de ortaya koyuyor." 

Avukat Dinç, bunları belirttikten sonra Öcalan ile yaptıkları görüşmede konuşulanları aktardı. Dinç, Öcalan'ın şunları vurguladığını belirtti: "Devam eden diyalog süreci müzakere sürecine geçmiş değil. Hala devlet HES'ler, barajlar, karakollar inşa etmekte. Bu anlamda sürecin böyle gitmeyeceği bellidir. Bu HES'lerin ve barajlar, tamamıyla güvenlik gerekçesiyle yapılıyor. Özellikle Ilısu ve Silvan Barajı, Nagazaki ve Hiroşima'ya benziyor. Çünkü bunların hiçbir ekonomik değeri yok. Devlet tarafından tamamen bir savaş yatırımı olarak yapılıyor. Artık sabır taşı çatlamıştır, dilerim ki bir hafta içerisinde müzakere süreci başlar."

Dinç, Öcalan'ın aktardığı bu değerlendirmelerinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Yöneltilen "Bir haftalık süreyi Öcalan mı belirtti?" sorusuna "Evet" yanıtını veren Dinç, gazetecilerin "Öcalan'ın Cumhurbaşkanlığı sürecine ilişkin bir değerlendirmesi oldu mu?" sorusuna da "HDP'nin ciddi bir proje olduğunu, Türkiye'nin demokratik siyaseti açısından tek alternatif olduğunu, HDP'nin adayı Demiştaş'ın alacağı başarının çözüm ve müzakere sürecinin başlaması açısından da çok büyük bir önem ifade ettiğini, bu anlamda da herkesi bu sürece aktif katılmaya ve Selahattin Demirtaş'ın başarısı için çalışmaya davet etti" yanıtını verdi. 

Bu sorunun ardından Dinç'e "Bir haftalık süre dediniz, bu süre Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının açıklandığı güne geliyor. Demirtaş seçilmezse bu ne anlama geliyor?" sorusu soruldu. Dinç bu soruya da "Aslında Sayın Öcalan bunu eleştiriyor. Bu sürecin, çözüm sürecinin AKP tarafından seçim malzemesi olarak kullanılmasını, seçim endeksli yaklaşılmasını ciddi bir şekilde eleştirdi. Bunun kabul edilemez bir durum olduğunu ortaya koydu. Bu anlamda bu açıklamayı çok seçime endekslememek gerekiyor. Kendi içerisinde çok da uzun süren bu sürecin bir an önce müzakereye dönüşmesi gerektiğini ifade etti" karşılığını verdi. 

Dinç'e, yine "Bir hafta müzakere süreci başlamazsa devamında gelişecek süreçle ilgili konuştunuz mu" sorusu da yöneltildi. Dinç, bu soru içim "Sayın Öcalan barışın yürütücüsüdür. Türkiye'de yıllardır devam eden akan kanın durması ve Kürt sorununun demokratik çözümü için aslında bu kadar çaba içerisinde. Bu kanallar açılmadıktan sonra aslında Sayın Öcalan'ın bu konuda ifade edebileceği bir şey de yok" dedi. 

Basın mensuplarınca yöneltilen bir diğer soru olan "Müvekkiliniz kendi koşullarına ilişkin bir şey söyledi mi?" sorusu yine "Şartlarına ilişkin aslında benim söylemem gerekenler var. Çünkü aynı zamanda Sayın Öcalan'ın avukatıyım. Aslında sağlığından, güvenliğinden hatta özgürlüğünden biz sorumluyuz. Sayın Öcalan'ın sağlık sorunları devam ediyor. Koşulların başlı başına var olan süreçte üstlendiği rolünü tam olarak yerine getirme noktasında çok zorlandığını gördük. Bir an önce sayın Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesi gerekir. Çok ciddi sağlık sorunlarını gözlemliyoruz. Hele hele böylesi bir sürecin temel aktörü olduğu için bir an önce koşullarında da düzeltilmeye gidilmesi gerekiyor. Kaldı ki Sayın Öcalan, burada tutuklu ve hükümlü de değil aslında. Biz yıllardır bunu dile getiriyoruz. Çünkü hukukta bile bu vardır. Bir tutuklu ve hükümlünün meşru bir biçimde tutulması kıstası tarafsız ve bağımsız bir mahkeme tarafından verilen bir karar sonucu olmalıdır. Sayın Öcalan'ın tarafsız ve bağımsız bir mahkeme tarafından tutuklandığı, böylesi bir kararla tutulmadığını herkes biliyor, AİHM'de bunu tescilledi. Şuan tutuluşu bile hukuksuzca. Aslında esir alınmış durumda. Bu anlamda biz Sayın Öcalan'ın özgürlüğü için devam eden hukuk boyutuyla olan mücadelemizi sürdüreceğiz" yanıtlarını veren Dinç ardından diğer aile üyeleri ile birlikte araçlarına binerek İstanbul'a doğru yola çıktı. 

Kaynak: 
Editör: TE Bilisim