Türkiye’de son yıllarda Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) tarafından vatandaşın sosyal, ekonomik, kültürel ve ruhsal ihtiyaçlarının devamlı karşılanması ve ormanların nesilden nesle aktarılması amacıyla çeşitli tedbirler hayata geçiriliyor. Bu kapsamda ülkenin orman kaynaklarından kaliteli ve verimli şekilde faydalanması için 2021’de “Ekoturizm Eylem Planı” devreye alındı. İlk defa 2017-2020 döneminde devreye alınan plan kapsamında 26 ekoturizm rotası halkın hizmetine sunuldu. 2021-2025 dönemini kapsayan eylem planı çerçevesinde ise 110 ekoturizm rotasının devreye alınması hedeflendi. Bu rotalar ile Van’ın ekoturizmdeki rolü tartışmaya açılırken bir taraftan da ekoturizm çerçevesi merak konusu oldu. Son dönemlerin tartışılan konusu olan ekoturizm ile ilgili Şehrivan’a konuşan Van YYÜ Denizcilik Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şeremet, bu alanın çerçevesini ve detaylarını anlattı.

ŞEREMET AÇIKLADI: EKOTURİZM NEDİR?

Ekoturizm ne olduğunu ve ilkelerini açıklayan Denizcilik Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şeremet ise Şehrivan aracılığı ile yaptığı değerlendirmede, “Uluslararası Ekoturizm Topluluğu (TIES) tarafından verilen ilkeler bağlamında değerlendirecek olursak diğer turizm çeşitlerinden farklı olarak ekoturizm başka bir niş pazar olmaktan çok doğru bir şekilde anlaşılıp uygulandığı takdirde seyahat etme şeklimizi değiştirecek bir paradigma sunmaktadır. Ekoturizm ile temel felsefeleri farklı olan doğa turizmi ve kültür turizmine de burada değinecek olursak bu turizm çeşitlerini ekoturizm ile kitle turizmi arasında bir noktada konumlandırılabiliriz. Doğa turizmi ve kültür turizmi için kitle turizminin temel öğesi olarak görülen “deniz-kum-güneş” anlayışına alternatif bir tatil anlayışı sunduğu söylenebilir. Esas olarak sürdürülebilir kalkınma hedeflerini benimseyen bu turizm çeşitleri, çevreyi ve yerel kültürü korumaktan çok turistlerin turistin aradığı şeye odaklanırlar” diye konuştu.

ŞEREMET: EKOTURİSTLER; DOĞAYI SEVER, DOĞAL HAYAT İLE İÇ İÇE YAŞAMAYI İSTER

Ekoturistin kim olduğunu aktaran Şeremet, “Ekoturizme katılan turistler ekoturistler olarak tanımlanmaktadır. Ekoturistleri, doğayı seven, doğal hayat ile iç içe yaşamayı isteyen, farklı kültür ve toplumlara ilgi duyan, yerel kültürleri tanımayı ve deneyimlemeyi isteyen ancak aynı zamanda seyahatleri süresince doğal ve kültürel değerlerin korunmasına önem veren ve bu değerlerin sürdürülebilirlik anlayışı içinde gelecek nesillere aktarılması gerektiğine inanan, bu konuda yürütülecek bilinçlendirme çalışmalarına katkı sunmaya gönüllü olan bireyler olarak tanımlayabiliriz.  Ekoturistlerin genel olarak kitle turizmine katılmaktan hoşlanmayan, konfor ve lüks beklentisi olmayan, maceracı ruha sahip, sportif yaşam tarzından çeşitli ve farklı aktivitelerden hoşlanan önyargısız, açık fikirli, uyumlu, esnek ve hoşgörülü kişiliğe sahip oldukları söylenebilir” ifadelerini kullandı.

Akdamar Adası çiçeklere büründü Akdamar Adası çiçeklere büründü

EKOTURİZM TURİSTE VE Bİ RKENTE NELER SUNUYOR?

Şeremet, ekoturizm aktivitelerini dile getirerek şunları söyledi: “Ekoturizm faaliyetleri içerisinde doğa-temelli, kültür-temelli ve spor-temelli olmak üzere üç tür faaliyet yapılabilmektedir. Doğa temelli turizm faaliyetleri içerisine bitki türlerinin incelenmesi, doğa yürüyüşü, tırmanma, kuş gözlemciliği, at biniciliği, kelebek gözlemciliği, ekolojik tarımsal üretim faaliyetleri (örneğin nohut hasadı, peynir yapımı, zeytincilik, incir üretimi vb.) girebilmektedir. Kültür temelli ekoturizm faaliyetleri içerisinde ise yerel kültürü tanımaya yönelik olarak çeşitli el ve görsel sanatların öğrenilmesi, sanatsal faaliyetlerin deneyimlenmesi, yaşam tarzının deneyimlenmesi, yerel dillerin öğrenilmesi, şiir, müzik ve sanatsal eserlere yönelik bilgi ve deneyim kazanmak. Bunun yanı sıra son olarak ise spor-temelli ekoturizm çeşitleri bulunmaktadır. Bu kapsamda ise tırmanış, dalış, dağ ve vadi yürüyüşleri, bisiklet gezileri, kayak, gibi faaliyetler yer almaktadır.”

DOĞA TURİZMİNDE NASIL BİR SÜREÇ İLERLİYOR?

Türkiye’nin ekoturizm potansiyelini açıklayan Şeremet, “Türkiye’de doğa turizmi alanında gelişmelerin, 1987 yılında Rize’nin Çamlıhemşin İlçesinde bulunan Ayder Yaylası’nın turizm gelişim bölgesi olarak ilan edilmesiyle başladığı söylenilebilir. Ancak, bu bölgenin geçmişten günümüze kadar yaşamış olduğu deneyim sonucunda ekoturizmden daha çok doğa turizmine ve kitle turizmine evirildiğini söylemek çok yanlış olmayacaktır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2007 yılında hazırlanan “Türkiye Turizm Stratejisi 2023” ve buna bağlı kalınarak hazırlanan Eylem Planında Türkiye’nin turizm stratejileri ve eylem planları bütüncül bir yaklaşım ile ele alınmış ve alternatif turizm çeşitleri ve alanları tespit edilmiştir. Bu planda yer verilen alternatif turizm çeşitlerinden biri de ekoturizm olmuştur ve plan çerçevesinde, Doğu Karadeniz, Batı ve Orta Karadeniz, Batı ve Doğu Akdeniz ile Doğu Anadolu Bölgesi’nde ekoturizm ve tematik ekoturizm alanları önerilmiştir.  Stratejik plan çerçevesinde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Samsun’dan başlayarak Hopa’ya kadar uzanan Yayla Turizmi Gelişim Koridoruna da yer verilmiştir” dedi.

ŞEREMET’TEN YEŞİL YOL VURGUSU

Şeremet, “Doğu Karadeniz bölgesi için yayla turizmi gelişimi için Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2011 yılında “yeşil yol” projesi geliştirilmiştir ve yayla turizminin bölgenin tümüne genişletilmesi hedeflenmiştir. Yine bu proje kapsamında birçok yayla yolunda değişimler ve dönüşümler yaşanmıştır. Günümüzde, özellikle Batı ve Orta Karadeniz’de Ilgaz Dağları bölgesinde, Doğu Karadeniz’de Rize’de Çamlıhemşin, Artvin, Şavşat İlçesi ve yakın çevresi, Marmara Bölgesi’nde İğne Ada, Güney Marmara, Çanakkale ve Balıkesir’de Kaz Dağları, Akdeniz Bölgesinde Göller yöresi, Batı Akdeniz’de (Teke Yarımadası) ile Doğu Akdeniz’in yüksek kesimleri (Beydağları), Doğu Anadolu Bölgesinde Adıyaman’ın Kahta İlçesi ve yakın çevresindeki alanlar Türkiye’de ekoturizmin halihazırda yapıldığı alanları oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.

BİRÇOK FAALİYETİ KAPSIYOR…

Şeremet, “Bir bölgede veya kentte ekoturizm alanlarının planlanabilmesi için milli parklar ve tabiat parkları gibi korunan alan yaklaşımı ile yönetilen alanların olması önemli olduğu görülmektedir. Bu alanların yönetimi Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Bu alanlarda da yürüyüş, tırmanma, kampçılık, karavan ve diğer doğa dostu birçok faaliyete izin verilen mekanlar bulunmaktadır. Bu alanlarda hangi faaliyetlerin yapılacağına yönelik etkileşimli web uygulamasıyla oluşturulmuş bir harita da bulunmaktadır. Bu da Türkiye’de ekoturizm faaliyetine yapmak isteyen yerli ve yabancı ziyaretçilerin işlerini kolaylaştırmaktadır” diye aktardı.

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NASIL BİR SÜREÇ YÜRÜTÜYOR?

Şeremet, Ekoturizm Eylem Planı’na değinerek, “Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde faaliyet sürdüren Orman Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 2021-2025 Ekoturizm Eylem Planı’nda “gelişen taleplere uygun olarak, gittikçe önemi artan ormanların odun dışı işlevlerinden biri olan ekoturizmin planlanmasındaki boşlukların giderilmesine katkıda bulunmak ve özellikle ekoturizm fonksiyonu belirlenmiş orman alanlarının nasıl yönetileceği, ormanlar hakkında bilinçlendirmeyi, doğa ve orman sevgisini artırmayı ve orman köylüsüne katkı sağlamayı” amaçladığını ifade etmektedir. Eylem Planı ile ormanlık alanlarda; ekoturizme uygun sahaların tespiti, planlanması ve uygulanması, ekoturizm ilgi grupları, kurum ve kuruluşlarla işbirliği ile koordinasyonların artırılması, ormanlık sahalarımızda yapılan ekoturizm etkinliklerinin düzenli ve planlı bir şekilde yürütülmesi, ekoturizm altyapısının kurulması, kaynak yöneticilerinin, ilgi gruplarının, orman köylülerinin, paydaşların ve eğiticilerin eğitimi, ormana dayalı ekoturizm imkânlarının geliştirilmesi maksadı ile farkındalık, tanıtım, pazarlama, yöre ve ülke ekonomisine katkı sağlanmasını amaçlayarak her bir bölge için oluşturulması hedeflenen çalışmalardır” dedi.

“MEVCUT EKOTURİZM ALANLARININ SAYISININ ARTMASINRDA YERELİN ROLÜ ÖNEMLİ”

Şeremet, “Ancak Eylem Planı ile ilan edilen hedef rotaların sayısı 110 olmasına rağmen hali hazırda bu sayı son açıklanan 26 ildeki ekoturizm rotaları ile aşılmış durumdadır. Bunun anlamı, her yıl için standart bir sayı veya ulaşılmak istenilen bir rakam bulunmamaktadır. Bu sayının artması ise daha çok yereldeki bölge müdürlüklerinin performansına ve yerelin potansiyeline bağlıdır. Buradaki yerel potansiyel esas olarak rekreasyonel değerleri ifade etmekte olup başvuruda bulunulacak yer için mutlaka öncelikli olarak orman statüsünde olması ve bu ormanlık alanın ise Orman Genel Müdürlüğü denetimindeki bir alan olması gerekmektedir. Akabinde ise bu yerin aynı zamanda doğal, tarihi ve kültürel değerlere sahip olması beklenmektedir. Ancak, ekoturizm faaliyetleri hem doğal hem kültürel hem de sportif aktiviteleri kapsamasına rağmen, OGM’nün yapmak istediği turizm rotaları daha çok kapalı orman alanları içerisinde yer aldığı için buradaki temel hedef doğa-temelli bir ekoturizm faaliyetine yönelik olmaktadır. Bu kapsamda ise yürüyüş yolları, bisiklet rotaları, tırmanma rotaları oluşturulabilmektedir. Bütçe konusuna gelindiğinde ise bütçe tamamen merkezi olarak OGM’nün bütçesinden karşılanmaktadır” dedi.

Muhabir: ŞEHRİVAN HABER - ZENÜN YEŞİL-VEYSEL İZGİ