Dönüp dolaşıp aynı konuları yazmak istemiyorum.

Fakat kendini ana gündemini oluşturan konular, dolaylı olarak da aynı kapılara çıkıyor.

 

Hele ki her gün Doğu Ekspresi ile Kars’a akın eden gençleri, bölgenin diğer kentlerindeki müthiş çıkışları görünce üzülüyorum işte...

Mesela Kars’a büyük bir akın var.

Turist Rehberliği yapan bir arkadaşım ile görüştüm.

Haftanın neredeyse her günü Kars’talar.

 

Van’daki ve bölgedeki bir çok rehber aylardır Kars’taki turistlerle ilgileniyor.

Ani harabelerine tam anlamıyla akın var.

Zemheri kışa rağmen tarihi mekanlarda gezip Sarıkamış’ın soğuklarını iliklerine kadar hissediyorlar.

Sonra gidip Kars’ta kaz yiyorlar.

 

Hem de büyük meblağlar vererek.

Sonra tarihi yapıları görüyor, şaşırıyorlar.

Bir çok kez sorduğum o soruyu bir daha sorayım:

Bizim neyimiz eksik?

 

Eksiğimiz yok.

 

Ve yine o cümleyi tekrar edeyim: Aslında fazlamız var!
Ama ne kadarını pazarlayabiliyoruz?

Bir çoğundan hala kendimiz bile haberdar değiliz.

Kenti tanımayla alakalı bile sıkıntılarımız var.

Ya da insanları getirip onları kentte tutmayla ilgili.

 

Mesela Van’a gelen insanların “Van’da ne yiyebilirim?” konusunda kahvaltının yanına yeni gastronomi turizmine dair değerler katması lazım.

Kars’a giden kaşar peynir, Erzurum’a giden kadayıf dolma, Antep’e giden baklava getiriyor.

Van’dan peynir götürecek olsa, bunu bile turistik bir değer olarak götüremiyor.

Çünkü bunu alacağı doğru düzgün bir yer yok.

 

Damak zevkine uymayınca da alacağı da.

Erzurum’da şehir merkezine inen bir turist Selçuklu yapılarını tamamen bir arada görebiliyor.

Bunlar etrafındaki meydanlarda zaman geçirebiliyor ve bir ya da bir kaç gününü buralara ayırabiliyor.

Peki bizde?

Bunu yapamiyoruz.

 

Şehir merkezinde inen bir vatandaş tarihi yapı ile karşılaşmadığı gibi TEKEL binası gibi eski sivil mimariyi de yıkık dökük görüyor.

 

Sonra...

 

Dün de Şehrivan’ın manşetindeydi.

Yine bir Selçuklu mimarisi olan Gevaş’taki kümbet hala okulun gölgesi altında.

Yıllar oldu atılan adım yok.

Van Kalesi hala karanlıkta.

Daha ışık yok...

 

Sanki dert eden de.

Peki gelen vatandaş Van’da bir günden fazla neden kalmalı?

Hadi alışveriş yapan İranlılar alışverişlerini bitirmeyip bir kaç gün kalıyor.

Eğleniyor.

 

Ama tüm dengeler İranlılar üzerinden de kurulmamalı değil mi?

Elbette ki kent buna hazır olacak.

İran pazarını kaçırmamak için elinden geleni yapacak.
Ama her zaman B planı da olacak.

Mesela yerli turistler de düşünülecek.

 

Onların da 1’den fazla gün kalması için bir şeyler olacak.

Bu kentin marka değerini artıracak mekanı da, ürünü de, güzelliği de olacak.

Ama peyniri doğru düzgün satılamayan, yapıları henüz turizme kazandırılmayan, kalesi karanlık içinde olan, müzesi yılan hikayesine dönen bu kentte.

 

Bizim daha çok çaba sarf etmemiz gerekiyor.

Kentler turizmde.

Gastronomide.

Kültürde yarışıyor.

Biz bu süreçte yarışın dışında kalmayalım.

 

Kalırsak sürekli yazıp çizdiğimiz bu cazibe merkezleri gibi işlerin dışında kalırız.

Diğer alanlarda kaldığımız gibi.

Mesela yine Erzurum.

Biz bir türlü dile getiremediğimiz yerli araç konusunda yine gölgede kaldık.

Bakın bir çok il talep etti.

Bazı yedek parçaların üretimi için Erzurum sözü kaptı.

 

Ya biz?

 

Biz hala değerlerimize sahip çıkamamakla uğraşıyoruz...

Van’dan daha soğuk, daha sapa, daha az yaşanılabilir Erzurum’da sanayi adına üretim yapılıyor da Van’da yapılmıyor mu?

EN büyük bahane buydu ya.

Bak orda yapılabiliyor demek.

Burada sanayi yatırımı da olur, tekstil de olur.

 

Hepsi de olur.

Ama uğraşmayınca...

Olmaz ağa.

Vallahi de olmaz.

Editör: TE Bilisim