Bir arkadaşım anlattığı fıkra hakikaten Türkiye milletine has bir özellikte. İngiltere’ye giden bir Türk aniden mide yanması şikâyetinden dolayı hastaneye gider. Fakat İngilizce bilmediği için meramını nasıl anlatacağı korkusu sarmış. Ama Türk olduğu için kolay bir çıkış yolu bulur elbette. Bir iki denemede (el işaretleriyle ) anlatmaya çalışsa da doktora ne yazık ki durumunu anlatamıyor. En sonun da eline aldığı çakmağı karın boşluğundan çakar, diğer elini de midesinin bulunduğu bölgeyi gösterir. Bu son hamlesiyle doktora midesinin yandığını anlatmayı başarmış.

 

Fıkradan da anlaşılacağı üzere en çaresiz anda Türk kurnazlığı bazen işe yarıyor.  Kurnazlık bazen de felaketler getire de biliyor.   

Şöyle ki:

 

İlimizde yaşana deprem felaketinde yüzlerce insan canından oldu.

Neden mi?

 

Nedeni çok basitcesine,  hırsızlık ve kurnazlık. Kimi binalarda kolon kesildi. Kimi binalarda malzemeden çalınarak kalitesiz malzeme kullanıldı. Kiminde ise; insanlara mezar olacağını bas bas bağırmasına rağmen kullanım iznin verildi. Bunlar gerçekçi olarak insan kusurundan kaynaklı kurnazlıklar. Gerisi de elbette Allah’ın taktiri. 

 

 Hadi depremin acısını şöyle böyle içimize atarak geride bıraktık. Peki ya şimdi.

Şimdi ise olay daha vahim. Denetimsizlikle birlikte halen felaketlerden ders almamışçasına kurnazlık aç gözlülük devam ediyor.  

 

Zecri tedbir şart.

 

İnsanların canına kast edilen kuralsızlıkların önüne geçmek için ben zecri tedbirlerin şart olduğuna inanlardan biriyim. Aksi halde ne düzen, ne kural nede, insana saygı kalır. Tıpkı Depremde sonra devam eden kuralsızlık ve denetimsizlik gibi. Olası bir deprem felaketi yaşanırsa kim? Kime? nasıl hesap verecek merak ediyorum. Orta ve az hasarlı binalar adeta tabut gibi insanları canlı canlı içine almış durumda. Alel acele talandan mal kaçırırcasına ve evsizlerin çaresizliğini fırsat bilenler, katil olacağını aklına getirmeyen bazı vicdandan yoksun ev sahipleri ufak tefek rötuşlarla yorgun- argın ve yaşlı konutlara montalama ya da boyama yaparak kaba tabirle evsizlere kakaladılar.

 

Evet talandan mal kaçırdılar resmen.

 

Çünkü deprem sonrası hengamede yeteri kadar denetim ve kontrol yapılmadı. Ağır hasarlı konutların paralarını aldılar ve yan gelip yattılar. Birkaç müşavir firmaya ihale edildi bu iş, ama kontrol mekanizması işletilmedi. Mal sahipleri de nasılsa denetleyen soran yok. Kafasına göre firmayla anlaşıp süslü gelin gibi nakışladılar binaları. Ama yine deprem öncesi gibi çalarak çırparak.

 

SON UYARI

 

Deprem öncesi ve deprem sonrasında “yarı ölü” gibi ayakta kalan binalar deprem le birlikte yaklaşık 10 bin’nin üzerinde artçı deprem gördü. Çoğu ekonomik ömürlerini tamamlamış, artçı şoklardan yorulmuş binalara ilişkin Vali Münir Karaloğlu da geçtiğimiz hafta önemli açıklamalarda bulunmuştu. 

 

Açıklamada; Orta hasarlı binalara 10 yıl vade daire başına ise 17 bin TL kredi verildi. Bugüne kadar 27 milyon TL kredi kullandırıldı. "Orta hasarlı binaların güçlendirilmesi için biz geçen sene 1 yıl süre vermiştik. Bu süre 25 Ekim 2013 günü doluyor. Evini güçlendirenler, güçlendirmek isteyenler bir an önce bu işlemlerini tamamlamak zorunda. Orta hasarlı binalar güçlendirilmeden kullanılamazlar. Eğer vatandaş verdiğimiz bu süre içerisinde binasını güçlendirmezse, biz bu binaları ağır hasarlı sayıp yıkmak durumundayız. Biliyorsunuz Kocaeli depreminde sonra bu işler geciktiği için hala 13-14 yıl sonra hasarlı bina muhabbeti devam eder, onun için biz burada bunu geciktirmek istemiyoruz. Bu tarihten sonra bu binalara oturma izni veremeyiz. Elektriği, suyu, gazı kesilir ve vatandaşımız mağdur olur. Onun için vatandaşımız elini çabuk tutmalı. Az hasarlıları ise geçen sene bitirmiştik. 50 milyon TL hibe vermiştik vatandaşa, oradaki sorunumuz bitirmiştik. Orta hasarlı binaların ruhsat konusunda ise kesin kurallar var, Afet Yasası'nda kaynaklanan bir binanın ruhsatı, imarı yoksa o bina nizami bir bina olmadığı için onu güçlendirmeye, tekrar nizami hale getirmek mümkün değil. Orada ruhsat şartımız var. Yıkılan binalarda ruhsat aramadık, ama orta hasarlı olan binalar güçlendirilecekse ruhsat şartı var, ruhsatı olmayan bina zaten kaçaktır, onun güçlendirilerek nizami hale getirilmesi söz konusu değil" uyarı niteliğinde son açıklamasıyla umarım ilgili şahıslar ve ilgili kurumlar olayın takipçisi olurlar.

 

NOT: BİR SONRAKİ PARATESİ GÜNÜ YAZIMA, AZ HASARLI BİNALARIN İŞARETLEMESİ VE KİRACI KONUTLARININ  KURALARINDAKİ ADELETSİZLİK . DEPREMDE ÖLMÜŞ KİŞİLERİN ADINA KONUT ÇIKMASI NASIL ADELETLİ BİR  DAĞITIM OLUYOR MERAK EDİYORUM.