Burhan Kayatürk eleştirisinde haklı mı?

 

Önceki gece Van’daki önemli isimler Van Radyocular Derneği Başkanı Salih Geçken’in öncülüğünde hazırlanan 2016 Yılı En Başarılılar Ödül törenindeydi. Tam 16 dalga ödüller dağıtıldı. En başarılı gazeteye, köşe yazarına, bürokrata, siyasetçiye vs. ödüller dağıtıldı. O törende Şehrivan Gazetesi adına biz de ‘Yılın En İyi Köşe Yazarı’ ödülü layık görüldük. O köşeyi Şehrivan adına, babamız Aziz Aykaç’tan miras kalan ‘Azizname’ köşesi ile aldık. Teşekkür ettik, sağ olsunlar. Ödül töreninde ödül alanları da verenleri de layık göreni de tebrik ediyoruz.

 

***

 

3 İSİM 3 GÜZEL KONUŞMA

 

Törende ilginç diyaloglar vardı.

 

Mesela Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Sayın Fatih Çiftci, güzel tespitler ile aslında gazeteciliğin zorluklarına dikkat çekti. Van’da gazeteci olmanın sıkıntılarını anlattı. Zor şartlarda çalışılmasına rağmen Van’da çok güçlü kalemlerin olduğuna dikkat çekti.

 

Onore etti, gazeteciler “Bizi anlayan” varmış dedi.

 

Vali İbrahim Taşyapan, gazetecikte eleştirinin olması gerektiğine işaret etti. Bazen tansiyonu yükselten, eleştirinin dozunu artıran gazetecilerin amaçlarının kente katkı sağlamak olduğu şeklindeki iyi niyetini paylaştı. Onur, namus, şerefe dokunulmadığı sürece gazetecilerin olumlu katkı sağladığını söyledi. Eleştiri olsun dedi. Sağduyusu ve konuşması çok şıktı. Alkış aldı.

 

***

 

BİRİSİ ÇIKIP GAZETECİLERE KRAL ÇIPLAK DEDİ...

 

AK Parti Van Milletvekili Burhan Kayatürk ise, yine önemli konulardan birine değinip deyim yerindeyse iğneyi bir kez daha kendimize batırmamız gerektiğini hatırlattı. Kayatürk, yıllardır sürdürdüğü Van’a temsil etme görevini, şu an yürüttüğü görevleri, sorumluluklarını hatırlattı. Çok şey yapmaya çalıştığını söyledi. Fakat buna rağmen gördüğü şeyin ‘yoğun eleştiri’ olduğundan dert yandı.

 

“Çok büyük işler yaptığımı söylemiyorum ama bir kentte hep mi bardağın boş yanı görülür.” demeye getirdi. Yani, “Eleştirin ama” Sezar’ın hakkını da Sezar’a verin diye sitem hafif bir etti. Kendi tarzıyla, yine güler yüzüyle. Kırmadı, dökmedi. Aslında sitem değil bir çok gazeteciyi ve eleştiriye maruz kalan ismi aynı arenada görünce ‘tam yeridir’ deyip gündeme getiriverdi. Hatta Kandaşoğlu’nun geceye damga vuran veryansınlarına da yine gülücükle kendine has tarzıyla cevap verdi: “Zahir Başkanı hem seviyoruz hem ondan korkuyoruz.” Dedi. Salonda havayı yumuşattı.

 

Peki eleştiri noktasında haklı mıydı? Bence haklıydı.

 

Burhan Kayatürk, bu zamana kadar görev yapıp en çok eleştirilen isimlerden birisi. Yaptığından çok yapmadıkları ile gündeme gelen Burhan Kayatürk, diğer siyasetçilere nazaran eleştiri oklarının en çok göğsüne göğsüne atıldığı milletvekili... Kayatürk, fazlaca yüklenilen bir isim olduğu, Van’ın tek siyasetçisi şeklinde büyük bir yükün altında yer aldığı, mesele tepki göstermek olunca herkesin ilk aklına gelen politikacı olduğu doğrudur.

 

***

 

SİZE ZOR BİR SORU: VAN’IN KAÇ VEKİLİ VAR?

 

Bu noktada şapkayı şöyle bir önümüze koyalım. Biz 1 Kasım seçimlerinde Van’da kaç milletvekili seçtik?

 

Tam 8. Bunun 2’si AK Parti’den, 6’sı HDP’den.

 

Peki 1 Kasım seçimlerinden sonra Van’ın milletvekilleri bahse konu olunca akla gelen sayı kaçtı?

 

AK Parti’den 2 (Beşir Atalay, Burhan Kayatürk), HDP’den 1 (Lezgin Botan). Geriye kalan isimleri bir çoğu Vanlı tanımıyor, isimlerini bilmiyor bile. Bu benim kanım değil. Genel kanı. İnanmıyorsanız sokağa çıkıp bir sorun. 1 Kasım’da seçtiğiniz vekiller kim diyin...

 

Biz bu vekillerin 2’sini hizmet geriye kalanlarını ‘siyaset’ yapsın diye seçmedik değil mi? AK Partili vekillerden beklenilen hizmeti HDP’li vekillerden beklemek gibi bir hakkı vardı bu halkın. Sonraki süreçte yaşanan siyasi çalkantıları bir kenara bırakalım. Bu geçmişte de hep böyle ola geldi. 4-4 vekil çıkarıldığı dönemde de Van’da yük hep 4 vekil üzerine yüklendi. Üstelik o zaman HDP’li vekillerin bugünkü gibi gözaltı, tutuklanma gibi durumları yoktu, aksine çözüm sürecinde en güçlü oldukları mecliste en etkili oldukları dönemi geçiriyorlardı.

 

Neyse...

 

Hal böyle olunca biz gazetecilerin yoğun ‘eleştirisi’ üzerine yaptığı ‘eleştiriyi’ de ben haklı buldum. Hep biz eleştirecek değiliz ya! Varsın bu kentte birileri de gazetecilerin ‘yamuklarını’ konuşuversin. O yüzden ödül töreninin en çok da bu yanını sevdim. Biz gazetecilerin yüzüne yüzüne söylenmesi gereken daha çok şey var!

 

***

 

GAZECİLERİN GENEL SEKRETER KAVGASI...

 

Kayatürk’ün açtığı mevzu üzerinden devam etmek gerekirse...

Sadece Genel Sekreter örneğinde bile Vanlı siyasetçiler ciddi bir eleştiri yağmuruna tutuldu. Genel Sekreterin alınması, yeni ismin atanması konusunda topa tutuldular. Olay gazeteciler arasında neredeyse kavgaya dönüşünce Kayatürk kalkıp ‘Arkadaşım bu karar İçişleri Bakanlığı kararıdır, “Genel Sekreter atamasını biz yapmıyoruz” gibisinden bir demeç verdi.

Halen bile bir gün önce Burhan Kayatürk ağabeyini öve öve bitiremeyen isimler, bir yazıp bir nadasa bıraktıkları köşelerinden “Siz sorumlusunuz”, “Çıkın konuşun”, “Suç sizin”, “Bre vekiller” diye hesap soruveriyorlar.

Heyt canını yediklerim... Daha düne kadar kenti yerel yönetimlerde dibe vurduğunda neredeydiniz?

Bu kıyametler Vanlı isimlerin olmadığı yönetimlerin Vanlıları harcadığı dönemlerde niye kopmadı?

O zaman Vanlılık damarınız mı atmıyordu?

Yoksa ‘müsait bir yerde’ yazmayı mı bekliyordunuz?

Hani atışın serbest olduğu şu dönemler gibi...

 

***

 

GAZETECİLERİN VEKALET SAVAŞLARI...

 

Şu sıralar gazetecilik işi bildiğiniz ele ayağa düşürüldü.

Meslek madara edildi.

‘Facebook’u açıyorsunuz kavga var, ‘Twitter’ı açıyorsunuz kavga var.

Gazeteciler kıyametler koparıyor!

Sanırsınız mahşer yeri...

Ne tartışıyor bu gazeteciler?

Pardon tartışmıyor. Hakaret ediyorlar!

Kime?

Bir diğerine.

Köşelerde, sosyal medya hesaplarında memleketin dertleri bir kenara bırakılmış gazeteciler bir birini eleştiri yağmuruna tutuyor!
Üstelik Suriye’de olduğu gibi, Van’daki savaşın adı da ‘Vekalet savaşları’.

Meslektaşlarımız biri ya da birileri üzerinden birbirlerine hakaretler ediyor, olmayacak ifadeler kullanıyor.

Be hey hassasiyetini sevdiklerim.

Bu kentin Çevre Yolu yapılmazken, Et ve Süt Kurumu’nun elden gitmesi gündemdeyken, kurumları bir bir elden giderken, kent sahipsiz bırakırken niye böyle hararetle atılmıyorsunuz.

Hele bi vekaleten yürüttüğünüz işinizi ‘asaleten’ yapmayı denesenize.

Yani eleştirinizi olması gerektiği gibi yaşadığınız kent için kullanın.

Şu ayıba bir son verin.

“O onun adamı, şu şununla görüştü, öteki şu işi yapıyor” gibi vesveselerden kurtarın kendinizi.

 

***

 

NE DEDİK, NE DEMEDİK?

 

Dönelim konuya.

Kayatürk, bu yönüyle bizi eleştirmekte haklıydı. Şimdiye kadar kendisine yönelik eleştirilere rağmen bir gün bile ‘soğukkanlılığını’ yitirmeyen, hiç bir gazeteciyle kavgaya tutuşmayan ve eleştirileri tepkiyle karşılama işine girmeyen Kayatürk’e biraz da bizim bardağın dolu tarafıyla gitmemiz lazım.

 

“Mesela Türkiye’yi temsil ettiği Asya Parlamenterler Asamblesi’nin başkanısınız. 7 cihanda bir temsiliyetiniz var. Bu meclisteki tüm temsilcileri bir gün Van’da ağırlayın. Gözler Van’a çevrilsin. Böylesi bir ziyaret bin reklamdan daha büyük reklamdır.” Dedik mi?

 

Demedik...

 

Vekalet savaşını bırakıp

 

-Çevre Yolu işini hızlandırmak için çalışma var mı?

-Et ve Süt Kurumu’nun takibini yapın lütfen.

-Van’a Tramvay için bir girişim olabilir mi?

-Van’ın vergi borçları için farklı bir alternatif nasıl olur?

Şeklinde sorular, teklifler ve konular ile de gitmedik...

 

Ama iş salata yapmaya gelince, malzemeci çok maşallah!

 

Şimdi bir iğne, bir çuvaldız alıp önümüze koyalım.

 

Zaten gerisini siz biliyorsunuz.