- Selamün aleyküm dayı, burası boş mu?

- Cık cık...he , boş yeğenim çek otur.

- Patron! Bana bir çay kaymaksız olsun, dayı sana sormadım çayın var diye.

- İstemez ben içiyorum.

 

Bu kadar asık suratlı ve nezaketsiz bir adamın masasına yer olmadığı gerekçesiyle oturmuş olmakla iyi mi yaptım bilmiyordum. Beni bu masaya çeken bir şey vardı ama neydi onu da bilmiyordum. Altı üstü bir bardak çay içip gidecektim. Hınca hınç dolu bu çayevinde hele de bu asık yüzlü bir amcayla çok oturamam diye aklımdan geçirdim. Ama  misafiri olduğum bu masada masanın sahibine de kayıtsız kalamazdım.

 

- Sigara içer misin dayı ?

- He içerim , yerli mi kaçak mi içiyon sen

- Yerli dayı ,al buyur...

- Kimsin sen, niye geldin buraya?

- Ben öğretmenim, devlet buraya görevlendirdi , buraya atandım

- He,iyi olmuş, öğretmenlik iyidir. Benim okumam yok.

- Niye ki? Okula hiç gitmedin mi? Aslında hala öğrenebilirsin , ben yardımcı olurum sana

- İstemez, bu yaştan sonra ne'deyim yazıyı ,çiziyi.

- Evli misin dayı , çoluk çocuk var mı? Onlar yardımcı olsa sana.

- Elinden öper 11  çocuğum  var.En büyüğü sen yaşlarda.

 

Artık sohbetimiz başlamamıştı bu dayıyla. Bir sürprizle karşılaşacağımı tahmin ederek garsona seslendim.

 

- Usta 2 çay. Bu sefer kaymaklı olsun.

-Eeee, dayı ne iş yaparsın, emekli misin?  Dur bir sigara daha içelim.

- He sigara olur, ben... Ben emekliyim hayat okulundan cahilim diye kimse iş vermedi. Yengeni bir kere gördüm, kimseye sormadan kaçırdım, kandırdım onu zenginim diye vardı bana. İşsiz olduğumu görünce anasının evine kaçtı. Sonra ben bir daha kaçırdım onu. Abisi silaha davrandı beni ayağımdan vurdu. Kaza oldu dedik şikayetçi olmadım, kalbimi sevdi bi daha hiç gitmedi, 11 çocuk doğurdu bana. Koyun güttüm su karşıki dağlarda. Irgatlık yaptım inşaatlarda. Yevmiyelerde çalıştım her yaz tarlalarda, kışın ayakkabı boyadım, pazarda hamallık yaptım. 11 çocuğun 4 tanesini üniversitede okuttum. Kızları everdim.  Kimseye muhtaç olmadan yaşadım bunca yıl, el açmadım namerde.

 

- Vay be helal olsun dayı, helal para güzel değil mi?

- Güzel olmaz mı, helal lokma servettir şerbettir, baldır. Sakın yalan söyleme evlat, Allah'ına ibadet et, hırsızlık etme, uçkurunu gevşek tutma.

- Tabi ki dayı, ismin neydi bu arada, nereliydin?

- Napacan, nikahına mı alacaksın sanki.

 

Sağı solu belli olmuyordu dayının. Sorularımı aman be deyip kesmeliyim diye düşünürken birden cevap vermeye başladı.

 

-Neyse adım Hiç, memleketim de Yüksekova.

- Vay Yüksekova demek, merak ediyorum orayı inşallah bu yaz giderim ama kusuruma bakmazsan adını anlamadım, Hiç mi dedin?

- He ya, hiç dedim.

- Nasıl, ne demek Hiç, bildiğimiz hiç mi?

- Hahaha, çok yaşa evlat sen. Dur anlatayım. Bu sefer ben soracağım ama.

 

Ne istersin bu hayattan bi de bakalım bana, mesela evin var mı?

 

- Var.

-Araban?

-Var.

- İşin?

- Var.

- Ne istersin başka?

- Bilmem düşünmedim hiç. Ama önce sağlık tabi ki.

- Sonra ?

- Sonra , belki bir ev daha.

 - Sonra ?

- Daha güzel bir araba.

- Sonra ?

- Çocuklarıma iyi bir gelecek .

- Sonra ?

- Sonra , bu kadar işte yani dayı.

- Hiç yani.

- Evet hiç.

- Görüyon mu, senin her şeyden sonra isteyeceğin tek hedefine ben en başta sahibim. Evim yok, arabam yok, param pulum hatta  içtiğim şu çayın parası yok cebimde ama senin olmaya çalıştığın "hiç" var bende , o yüzden benim adım Hiç...

 

Sadece yutkundum o an. Çayın son yudumu boğazımı düğümlemişti adeta. Konuyu bitirmek istedim.

 

- Usta hesabı al!

 

Ben en iyi okullarda en iyi eğitimi alıp hayatı doğru okumaya çalışırken, okul yüzü görmemiş "Hiç" dayı, benim tüm hedeflerime benden önce varmıştı. O gün akşama kadar düşündüm. Bir "hiç" için mi hep çalışıyorsun Oktay, bir "hiç" için mi hırsının kölesi oluyorsun? Değer mi buna????

 

MUCİZE

 

Ve siz küçük hanım...

Yüzünüz diyordum

Yüzünüz

Neden bu kadar beyaz ?

Ay'ı mı tuttunuz,

Yoksa güneşi siz mi doğurdunuz?

 

HEYKEL

 

Silsen diyorum ağzının kenarını

Bak yine etrafına gülüşlerin bulaşmış

Sonra hiç yoktan

Ağaçlar tomurcuğa duracak mevsimsiz.

Öyle içten gülme istersen

Sesin Davut'u

 

Nefesin baharı küstürecek.

Hiçbir şey yapmadan dur diyeceğim ama bu sefer de heykellere ayıp olacak.