Siyasette koltuğun gücü ve yarattığı metafizik ötesi etkinin tarihçesine inmeye gerek yok. Siyasetçisinden bürokratına koltuk öncesi ve sonrası bir değerlendirme yaptığınızda çok da akademik çalışmalar yapmadan nasıl kalıcı izler ve etkiler bıraktığını anlamak mümkün.

Kabul edelim günümüz dünyasında şu ‘koltuk’ çok şeylere kadir!

Üstelik öyle koltuk deyip geçmeyin, koltuktan çok tam bir sihirli ayna görevi görüyor şu döner koltuk. Yani size görmeniz gerekeni değil de görmek istediğinizi gösteriyor.

Öyle tahmin ediyorum ki bu özelliği dönüyor olmasından mütevellit! Şöyle ki iktidarsanız o koltukta oturduğunuz müddetçe ‘her şey’ tıkırında, muhalefet iseniz ‘hiçbir şey’ yolunda değildir… Böyle de büyülü bir havası var işte!..

***

Abdullah Aras AK Parti İl Başkanı iken onu Türkiye’nin iktidarı, Van’ın muhalefeti olması hasebiyle sıkça bu köşede eleştirmiş, il teşkilatındaki pozisyonu ve üstlendiği görev ve yönetiminden dolayı sıkça eleştirmiştik. Fakat eleştirinin yüksek dozda olduğu dönemlerde bile ‘kişisel’ hassasiyetleri hiçbir zaman zedelememe konusunda hassasiyeti elden bırakmadık. Çünkü bu kentin iyi bir iktidara da, muhalefetlere de, yöneticilere de ihtiyacı var. Ve eğer ki siz sorunlarla boğuşan bir kentte iktidar bir partinin yereldeki muhalefetini yapamıyorsanız ‘bizce’ başarısızsınızdır. İyi bir insan olmanız bulunduğunuz mevki anlamında çok şey değiştirmiyor elbette.

Lafı dolandırmayalım.

Eski başkan geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapmış, süreci değerlendirdiği bir açıklamasında Van’ın ciddi anlamda bir ekonomik kriz içerisinde olduğunu vurgulayarak ifade etmiş. Ne güzel bir AK Partili başkanın bunu dillendirmesi ne muzzam. Lakin gelin görün ki bunu görev süresinden sonra söylemesi de bir o kadar talihsizlik.

Onun şahsında değil ama Abdullah Aras özelinde bunu tüm AK Partili siyasetçilere, il başkanlarına ve milletvekillerine ‘emsal’ bir yaklaşım olarak göstermek gerekiyor.

Madem AK Parti’nin Van’daki temsilcileri Van’ın içinde bulunduğu ekonomik krizin farkında:

-Neden Van’ın fazlasıyla ihtiyaç duyduğu vergi terkini konusunda Maliye Bakan’ından ‘Van’ın ihtiyacı yok’ şeklinde bir tavır sergileniyor.
-Binbir çaba ile vergi affı öncesinde bütçe komisyonunun önüne sunulan vergi borçlarının silinmesi önerisi AK Partili ve MHP’li vekillerin ‘hayır’ oyu ile reddediliyor!
-Neden yeniden yapılanmaya giren Van’a, yapılanlar için ‘Bu kadar yeter’ deniliyor. Neden daha fazlasının yapılması noktasında biraz daha çaba sarfedilmiyor.
-Neden siyasi yoğunluğun 3 ay önce durulmadığı Van’da siyasetçi kıtlığı yaşanıyor.
-Neden bu vatandaşa hükümetin Van’ı gözden çıkardığı hissi veriliyor?
-Neden Van’daki bilumum sorunlar görev süresi içerisinde dillendirilmiyor?

Biz kentin sorunlarının kamuoyunda yankı bulması için AK Partili siyasetçilerin koltuğunu bırakıp vicdanını takmasını mı beklemek zorundayız? Bence değiliz. Koltuk ve vicdanı bir arada götürebilirler diye düşünüyorum.

Yeni başkan Soğanda’ya da duyrulur!

***

Göz göre göre gelen tehlike: İŞKUR!

İŞKUR işçileri günlerdir şehrin göbeğinde oturma eylemi yapıyor. Pankartlar, imza kampanyaları ile seslerini duyurmaya çalışıyor, işsiz kaldıklarını Van’a, Türkiye’ye aktarmaya çalışıyorlar. Kimi zaman bir başlarınalar, kimi zaman bir STK temsilcisi tarafından ziyaret ediliyorlar. Ama şimdiye kadar akıbetlerinin ne olacağı konusunda tek bir kelime eden de olmadı, akıbetleri adına olumlu bir gelişme de.

Olmayacak da!

Ama zaman içinde bu insanlara bu işin sonunun olmadığını söylemek yerine ‘Halledecez, halledecez’ diyen siyasetçiler sayesinde olay tam anlamıyla bir memleket meselesine dönüşmüş durumda.

Hatırlayanlar bilir. Gazete olarak depremden hemen sonra İŞKUR alımları başladıktan kısa bir süre sonra yaşanan krizin daha başında dedik ki:

AK Parti’nin bu noktada alımlarda tek söz sahibi olması yanlıştır.

Niye derseniz?

-Bu alımlarda AK Parti söz sahibi olduğu için haliyle günleri dolan bu insanlar işsiz kalınca yine AK Parti’nin kapısını çaldılar. Haklılar da.
-Zaman zaman bazı uyanık AK Partililer kendilerince komisyonlar oluşturdu, bu insanlardan paralar topladı. Bakanlara, milletvekillerine götürme sözü verdi. Neticesinde ne oldu? Koca bir hiç!
-Kente gelen tüm siyasetçiler bu insanlara, “Size kadro verilmeyecek” demek yerine hep yuvarlama ifadeler kullandı, hep ılımlı mesajlar verip bu işçilerin iş umudunu canlı tuttu.

Şimdi o günün şartlarında bizim öngördüğümüz bu sorunlara ‘Sert’ tepkiler veren AK Partililerin memlekete kazandırdığı koca bir sorunu izliyoruz. Dikkat edin kimsenin bir şey yaptığı yok. Muhalefetin TBMM’ye sunduğu geri dönüşü aylar sonra yapılacak önergelerden başka bir şey yok.

Dolayısıyla yaşanan bu manzaranın sorumluluğunun vebali de zamanında bu insanların üzerinden sefa çekenlerin boynuna!