Son zamanlarda gün geçtikçe manşet değeri artan Van büyükşehir (ya da şimdiki haliyle değerli Ergin Sarı’nın ifade ettiği gibi mega-köy mü desek!) başkanlık seçimlerinin Başbakan Erdoğan’ın söylemleriyle yeniden AK Parti cephesinde heyecan yarattığını tahmin etmek güç değil. Nitekim kendi gazetemiz dâhil birçok köşe yazarının da önerdiği ya da tahmin ettiği aday adaylar da yok değil. İster taraflı ister tarafsız olsun herkesin en azından bir seçmen olarak düşüncelerini belirtme hakkı elbette vardır. Ancak belirtilen yorum ve görüşlerin halkın genel beklentilerine ne derece hizmet ettiğinin de farkında olmak gerekir.

Mesela, AK Parti iktidara geldiğinden beri onlarca vekil Van adına mecliste yerini aldı. AK Parti Van milletvekilleri olarak… Kimisi zaten tanınan, AK Parti geleneğinden gelen isimlerken, bazısı da AK Partinin tanınmış isimlerinin referanslarıyla (halka hizmet uğruna!) meclise alınan zatlardı. Buraya kadar problem olmuyor zaten. Asıl sorun buradan itibaren…

Mecliste koltuğunu garantiledikten sonra (ki 4 yıl sonra son kullanma tarihine erişiyor çoğunlukla) sayın vekillerimizin Van adına neler yaptıklarını (neler yaptıklarını diyorum çünkü neler yaptıkları sayılırsa zannedersem abaküs kullanma ihtiyacı olunmayacak!)  merak etmiyor değiliz. Zira büyük çoğunluğu vekillik yolunda sarf ettiği kıymetli vaatlerin ütopik hayallerden öteye gitmediğinin pekala bilincindedir. Billboardlarda en ‘pozlu’ resimleri seçip sahte tebessümlerle halkı kandırıp, siparişte bulunur gibi uzun bir ‘yapılacaklar listesi’ hazırlayıp seçim sonrasında ‘Hadi bana eyvallah!’ yolunda oldukları da su yüzüne çıkıyor akabinde. İtiraz edenler şu sipariş listesinin ne kadarının gerçekleştirildiğini bi zahmet somut belgelerle bildirsin bizlere.

Şimdi asıl meseleye gelelim. Büyükşehir belediyesi başkanlığı için vekillerden aday olur mu mevzusu. Vekillerin hizmet(sizlik)lerine bakıp değerlendirirsek AK Parti yönetimi ikinci bir hatayı yinelemiş olur sadece. Van’ın en ihtiyaç hissettiği deprem döneminde bile halkın sıkıntılarının daha çok vali-belediye başkanı (ya da AKP-BDP uzlaşmazlığı) seyrinde ilerlediğine şahit olduk. Vekillerin hiç de ses getirir bir eylemleri olmadı. Deprem sonrası devletin yaptıklarını da kendilerine mal edecek değiller herhalde! Zaten yapılan tüm hizmetler de lütuf değil, zorunluluk ve sorumluluktur. Hâlihazırda vekillerin imza attıkları projeler de yok gibi. O yüzden sıradan bir Vanlı bile vekille aynı oy ağırlığına sahip diyebiliriz.

Ve son bir hatırlatma… Enteresan bir durum da vekil yakınlarının yazılıp çizilenlere sert tepkilerde bulunuşları. O gocunanlara da bir iki lafım var: Seçim zamanında oy dilendiğiniz halkın eleştirilerini niçin tepkiyle karşılıyorsunuz ki? Çok değer verdiğiniz bir akrabanız olabilir. Vekilliğine zarar gelmesi akrabalık ilişkinizi etkilemez. Korkunuz akrabalık bağının mı zedelenmesi yoksa farklı bağlarınızın mı? 4 yıl sonra bu kuvvetli (!) akrabalık bağlarının da normal seviyeye düşeceğini hepimiz de çok iyi biliriz.

Esen kalın…