Çok önceleriydi.

 

Gençlik derler ya hani işte o zamanlar.

 

Yaşım on sekizinde ya var ya yoktu. Birini sevdim. Sevdim demeyelim de tutuldum yani. Adını sordum ilkten. Utandı diyemedi adını. Ben ona bir isim buldum sonunda: SÜVEYDA…

 

Kimselere açamadım derdimi, sözcüklerim cümle oluşturup da çıkamadı ağzımdan. Ben içimden Süveyda derdim, nevruzlar gelirdi yurduma, çoban çiçekleri dağlarda açar, bülbüller utanırdı ses etmeye.

 

Apansız yağmura yakalanmış biri gibi tutulmuştum ona. Onu görmek benim en büyük hediyemdi. Hele sesini duymak ömre bedeldi.

 

Sesini her duyduğumda ‘’ seni bana getiren bugüne şükürler olsun’’ derdim.

 

***

 

Bir gün gelmedi Süveyda okula. Ertesi gün yine yoktu. Bir hafta, bir ay sonra desen yoookkkk. Duydum sonradan. Biz üzülmeyelim diye ses etmemişler bizlere. Üç gün ağladım. Üç gün çıkmadım insan içine. Üç gün ölüm orucu tuttum. Üç gün öldüm ben de Süveyda’yla. Emanet bir takım elbiseyle ve borçlanarak aldığım yayla çiçekleriyle beraber kabrine gittim. Baş ucuna oturup hıçkıra hıçkıra ağladım.

 

Ah sevdalım desem

Ah yüreği kara sevdalım desem,

Ben sana Süveyda derdim .

Bilir misin niye böyle çağırdım seni kendime?

Bilir misin ben sana niye böyle dedim?’

Burası kalbinin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta, yoğun bir damla kandan ibarettir. Adına ‘süveyda' derler. Kara sevda diyen de vardır elbette.Siyaha çalan rengi yüzündendir bu isim. Çünkü sevda, kara talih içinde, o kara kan damlasında büyür. Bütün tecelli denizleri, bütün aşk fırtınaları, işte o bir damla kanda dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa, parçaları bütün vücuda dağılır. Aşk, işte bu dağılmanın adıdır ve o dağılırsa Âşık artık ne yaptığını bilmez olur. ZÜLEYHA’NIN KALBİNİ ÖYLE BİR SÜVEYDA KAPLAMIŞTIR Kİ  DER Kİ GECE OLUNCA YUSUF’UM UYUDU,GÜNEŞ AÇINDA DA DER Kİ YUSUFUM UYANDI.DÜNYAYLA HER ŞEYLE YAŞAMAKTIR SÜVEYDA. İLK GÜNKÜ AŞKLA SON DEMİNE KADAR...

 

***

 

RENK

Ben en çok beyazı sevdim

Ellerin beyazdı zira

Gözlerinin elasında

Elaya vuruldum

Saçını sarıya boyattın

Sarıya tutuldum

Kırmızı rujlar vardı dudaklarında

Kırmızıdan öpmek istedim

Siyah sürmeler cektin

Siyahında boğuldum

Ben sen de renkleri sevdim.

Ben seni çok kadar sevdim.

 

AMEL DEFTERİ

Şair değilim üç kelimeyi yan yana dizeyim.

Gözlerini mısra,

Ellerini redif eyleyeyim.

Basit biriyim işte.

Koca sevdasından başka

Küçük bir adamım.

On beş yaşımda gurbete çıkmışım.

Adına okumak dedikleri

Cahil kalmışım okul sıralarında.

Tek bildiğim lisan sen’ce olmuş.

Sevdadan gayrisini öğretmemişler.

Matematiğim hiç olmadı,

Senden beni çıkarttılar,

Ben bir kalır diyemedim.

Bugün varım yarın yok.

Ama

Sen hep bil unutma!

Olsa da gözüm yaşlı

Kalbim paslı

Baştan başa

Amel defterim senle kaplı...