Bu Türküyü heralde hepiniz duymuşsunuzdur.

 

Giderem Van'a doğru uy aman aman aman. Yolum İran'a doğru yar elinden el aman

Kes başım kanım aksın uy aman aman aman. Kadir bilene doğru yar elinden el aman

Vanlıyam hem (men) şanlıyam. Kılıcı kanlıyam…

 

Gibi, gibi…

 

İçinde Van geçtiği için duyan herkes Van yöresine ait bir türkü olduğunu hemen anlayabiliyor. Daha bunun gibi birçok türkümüz var bizim. Ama ya bunun dışındakiler?

 

Örneğin en son Yavuz Bingöl’ün dillendirdiği ve dillerden düşmeyen bir türkü ola gelen “Urfaya Paşa geldi” bir Van türküsüdür mesela.

 

Yine İbrahim Tatlıses’in yanık sesiyle çıkış yaptığı, Ahmet Kaya’nın söyleyerek gönülleri fethettiği “Odam Kireç Tutmuyor” türküsü de yine Van türküsü. Üstelik bu türkünün kaydı 1950’lerde Van’da kaydedilmiş…

 

Bir de Atatürk için yazılmış ve Vanlı iki kardeşin seslendirdiği uzun havamız Kürte tabirimizle ‘kilam’ımız var.

 

Yine buna ek olarak Rus harbi, Kurtuluş savaşı öncesi Kürtler ile Ermeniler arasındaki konuları içinde barındıran türküler var.

 

Var da var yani…

 

Tüm bunları nereden mi biliyorum?

 

Vanlı akademisyen Murat Oto’nun Van’a kazandırdığı ‘Van Türküleri’ adlı kitaptan. Ziraat Fakültesi’nde akademisyen olan ama aynı zamanda da müziğe ilgili bir vatandaş olan Murat Oto, “Bir davete katıldım, hayatım değişti” şeklinde bir önsözle giriş yaptığı bu kitabında hiç üşenmemiş 10 yılı aşkın bir süre oturmuş Van türkülerini toparlamış.

 

Öyle kolay da olmamış bu iş.

 

Binbir zorlukla TRT arşivlerine girmiş, kopyası bölgeye ve Türkiye’nin dört bir yanına yayılan türkülerin peşine düşmüş, hayatta olan insanlarla görüşüp bazı türkülere ulaşmış. Uğraşmış da uğraşmış. Nihayetinde ortaya ‘koca’ bir eser çıkarmış.

 

Ben aslında onun bu eserine, koca bir ‘Miras’ diyorum. Çünkü katıldığı bir Van gecesinde, yıllardır müziğe gönül veren birisi olmasına rağmen Van Türküleri’ne dair çok az şey bildiğini gören Murat Oto, resmen bu gece yaşadığı mahcubiyetten dolayı Van Türküleri adında bir kitap hazırlamaya karar vermiş. Hadi diyelim ki Murat Oto, o fikre kapılmamış ve o kitabı hazırlamamış olsaydı, kim yapacaktı bu çalışmayı?

 

Belki de kimse…

 

Ve böylece şu anda sadece bizim aşıklarımızın, köydeki dedelerimizin, nenelerimizin bildiği o türküler onlarla birlikte toprak olacaktı.

 

“Olsun neye yarar?” diyenlerin sayısı çok olacaktır… ‘Olmasın’ işte. Bugün bizim Urartu başkenti olarak andığımız Van’da ulaştığımız her bir bulgu nasıl bir ‘tarihi eser’ olarak anılıyorsa, işte bu türkülerde bizim gelecek nesillerimize bıraktığımız koca bir miras olacak.

 

Bakmayın siz bir tık öteteki mp3’lere. Asıl hikaye bu türkülerin içinde yatıyor. İçinde ‘of, of’ yok diye, ‘Kuzu kuzu’ yok diye anlamsız gelmesin, her birinde ayrı bir hikaye ayrı bir hayat var. Murat Oto’da bu hikayelerin onlarcası var. Benimle paylaştıkça duygulandım ve ciddi anlamda koca bir tarihin neredeyse yok olma aşamasına geldiği hissine kapıldım. Böyle olunca da yaptığı çalışmanın kıymetini daha çok anladım.

 

Ben anladım da benden başka anlaması gerektiğini düşündüğüm bazı isimler ve kurumlarda var.

 

Bakın Murat Oto, kendi imkanlarıyla tutmuş adeta Van’ın muazzam bir kültürünü kurtarmış, yazıya dökmüş ve adeta bir daha hiç yok olmayacak olmasını sağlamış. Bu büyük bir adım. Ama her şeyi kendi imkanları ile yapan Murat Oto’ya sahip çıkılmaması oldukça üzücü bir durum.

 

Üstelik bahsettiğimiz bu akademisyen daha bunun gibi onlarca büyük çalışmanın içinde yer almış bir isim.

 

Ne yazık ki anladığım kadarıyla görmesi gereken ilgiyi ve desteği de hiçbir zaman alamamış.

 

Örneğin TRT’de canlı olarak yayınlanan ve Van Türküleri’nin seslendirildiği organizasyonu bizzat düzenlemiş ama buna rağmen adı en az anılan insan olarak kalmış.

 

Sadece müzik ile uğraşmayan Oto, Van Külliyatı diye muazzam bir çalışma yapmış. Ama ne gariptir ki Yüzüncü Yıl Üniversitesi bu çalışmayı maddi kaynakların yetersizliğinden dolayı basamamış. Bir düşünsenize…

 

Bu külliyat da öyle basit bir şey değil öğrendiğim kadarıyla. Her bir cilt ayrı bir başlıktan oluşan: Van tarihi, coğrafyası bir cilt, türkülerin, masalların, efsanelerin, el sanatları, Van kedisi, Van balığı gibi konular. Yani Van’a dair her şey!

 

O halde ne yapmak gerekiyor, devlet sahip çıkmadıysa bu değere bizim Van halkı olarak sahip çıkmamız gerekiyor. Üstelik Oto, “Bu kitabı çıkarayım, yan gelip yatayım” da dememiş. Daha bu güzel kültürel zenginliklerin işleneceği 4 kitap daha var. Buna ek olarak bir da Van’a özgü hikayeler, güzellikler vs.

 

Bunlar hepsi benim için adeta bir hazine niteliğindeki Van Külliyatı’nın dışındaki çalışmalar.

 

Bu akademisyenimiz bu kadar şey yapmışken bizim de onun için bir şeyler yapmamız gerekiyor. Örneğin kendi imkanları ile çıkardığı o kitaba destek olabiliriz. Bakın ‘az, buz’ bir şey değil o kitapta Van yüzlerce yıllık kültür tarihi yatıyor. Dolayısıyla bu kitabın her okulda, kurumda, kütüphanede ve Türkiye’nin dört bir yanındaki önemli noktalarda bulunması gerekiyor.

 

***

Bunu da nasıl yaparsınız?

 

İlk adım Van Valiliği İl Kültür Müdürlüğü’dür örneğin. Bu konuda İl Kültür Müdürlüğü ne yapar? Bu kitabın finansmanını üzerine alır ve bu kitabı Van’a ve Türkiye’ye dağıtılmasını sağlar.

 

Yapmadı mı, e Van Valiliği el atsın. Bakıyorsunuz Valilik’te şu anda bu tür konularda yardımcı olacak gibi bir hava yok.

 

Dönüyorsunuz yarı kurumsal bir şey olsun diyorsunuz. Kim var bu konuda?

 

VATSO var VATBO var…

 

Mesela bu iki kurum sahip çıkabilir. Özellikle de Van konusunda oldukça duyarlı ve titiz bir isim olan Necdet Takva. Bu kitap üstüne VATSO damgası vurularak VATSO imzazıyla dört bir yana ulaştırılabilir örneğin.

 

Neden olmasın ki?

 

Hadi diyelim bu da olmadı.

 

Köşenin başlığını okuyup da yazının ‘siyasi’ bir yazı olacağı düşüncesine kapılanlara sesleneyim o zaman. Evet bu siyasi bir malzemede olabilir fazlasıyla.

 

Nasıl mı?

 

Seçim yaklaşıyor. Van Büyükşehir Belediyesi Adayı bu kitaba ‘bilmem şu aday adayı’ diye yazıp dağıtabilir seçim malzemesi olarak. Malzeme diyorum ama öyle basite almayın. Allah aşkına yüzbinlerce seçim afişi, el ilanı vs. dağıtıyorsunuz da kim okuyor üzerinde yazılanları.

 

En azından Van’a dair bu güzelliğin altında siz de imzanızı atın ve seçmene dağıtın bu güzellik herkesin evinde olsun.

 

Üstelik bu fikre kitabın yazarı da hiç de soğuk bakmıyor. Aksine mantıklı da buluyor.

 

Alın size bir öneri daha. Demokraside çare tükenmez.

 

Yeter ki siz istekli olun biraz.

 

Başlıkta siyaset arayanlara sözüm: Van bence böyle kurtulur.

 

Ya sizce?