PYRRHUS ZAFERİ DEĞİL, ALIN TERİ!

Van seçimine haftalar kala konuk olduğum Van TV’deki bir programda yerel seçime dair görüşlerimi bildirmiş ve programın sunucusu Yılmaz Tekin’in ısrarlı soruları üzerine ilçeler ile ilgili tahminlerimi ya da düşüncelerimi bildirmiştim.

O gün yöneltilen soruları geçelim. İl ve ilçelerle ilgili o sorulara verdiğim cevapları paylaşayım. O gün demiştim ki:

-Ak Parti Van merkezde Osman Nuri Gülaçar ile farkı kapatmış durumda, oy farkı ilçe ve köylerden gelecek. BDP ilçe ve köy oyları ile kazanacak.

-AK Parti’nin Gevaş ve Tuşba ilçelerini alması garanti.

-Erciş artık AK Parti’nin kalesi değil. Vatandaşın tepkisi arşı alıyor!

-Başkale, Özalp ve Saray’daki fark kapatılacak gibi değil.

-Bahçesaray’da BDP kazanabilir.

Seçime 3 gün kala ise hiç durmadan yöneltilen “Seçim ne olur?” sorularına ise net olarak şu cevabı vermiştim:

BDP yüzde 54 oranında oy alır, belediyelerde ise 12’ye 2!

Yani anlayacağınız seçim sonucunu nokta atışı tahmin etim! Ama burada önemli bir nokta daha var. Bu nokta atışı benim gibi yapan yüzlercesi vardı, yani bu sonucu bilen ben değildim. 

Nasıl derseniz? 

Müneccim falan değilim. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir. Van’da adaylıkların belirlenmesi sürecinde renk vermeyen tablo zaman içinde kendisini o kadar belli etti ki. Bu sonucu tahmin etmemek mümkün değildi. 

***

Seçimden sonra Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin yeminli muhalefeti CHP-MHP bir yana son zamanlarda Cemaat ile başlayan savaş sonrası kazandığı seçim zaferini sindiremeyen çok oldu:

“Oy sayısı düşmüş” diyen de oldu, “Bu oylar ile genel seçime girse milletvekili sayısı azalır” diyen de oldu. Kimisi onun bu zaferini kazananı olmayan ‘Pyrrhus’ zaferine benzetirken, Türkiye’nin önde gelen yazarlarından Hasan Cemal, “Demokrasi, kleptokrasi ya da Türkçe deyişle hırsızlar rejimi değildir.”

 

Ama kimse BDP’nun Doğu ve Güneydoğu’da elde ettiği bu zaferi inkâr edemedi. Belediyesi sayısını artırmasına rağmen oy oranını düşüren BDP’ye de Erdoğan’a yöneltilen eleştirilerin aynısı yöneltilse de ortada kazanan bir BDP vardı.

Hele Van’da!

Doğu ve Güneydoğu’da ‘öz yönetimle özgür kimliğe’ şiarıyla yola çıkıp kitleleri bünyesine dâhil eden, genelde HDP özelde BDP ile Türkiye partisi olarak temsiliyet yelpazesini de temsil ettiği halkın katılımını da arttıran bu partinin Van’daki zaferini öngörmek de zor olmadı haliyle.

Dolayısıyla BDP’nin zaferi 51 yıllık bir tabuyu yıkan, hiçbir partinin iki defa üst üste kazanamadığı bir zafer olmasının yanında ‘Pyrrhus’ değil, alın teri olarak olarak yazıldı tarih sayfalarına. Tabi bu noktada AK Parti’nin ekmeğine kaymak-bal sürdüğü de cabası.

***

Son yazımda not düştüğüm üzere bu seçimin kaybedilmesinin bir değil onlarca sebebi var.

Sorunlu bir il teşkilatının bu seçimden galip çıkmayacağını, çıkamayacağını defalarca söylemiştim, bir kez daha tekrar etmeden geçemeyeceğim. Ne var ki bu seçimde “AK Parti Van’ı BDP’ye bırakmış zaten” şeklindeki şehir efsanelerini doğru kılacak kadar ‘pasif’ kalan Ak Parti teşkilatı ve milletvekilleri büyükşehirin kaybı kadar ilçelerin kaybında da aktif rol oynadı. 

Başbakan’ın adayı Osman Nuri Gülaçar’ın adaylığından daha ilk günden rahatsızlık duyan il teşkilatı ‘yapmacık’ desteklerle seçimin sonuna kadar işi idare etse de ilçelerde bu işi idare edemedi. Başbakan’ın sonsuz güvendiği Gülaçar’ın yeni bir Ak Parti olarak çalıştığı seçim sürecinde ise yönetimle birleştikleri tek ortak nokta olan ‘ilçe ve meclis üyesi adaylarının belirlenmesi’ sürecinde ortak bir ‘yıkım’ gerçekleştirdiler!

***

İlçelerde kalmıştık, olayı biraz daha ‘somut’a indirelim.

Ortada bir gerçek var. Seçimde üzerinde en güç yorum yapılan büyükşehirlerden birisi de Van’dı. Van’ın büyükşehir olması ve sınırlarının değişmesi hasebiyle yoruma özellikle merkez ilçeleri yorum yapmayı zorlaştırıyordu.

Buna rağmen yeni ilçelerin mahalleleri üzerinde yürütülen tahminlerle seçim sonucunu kestirmek ya değiştirmek öyle zor değildi. Mesela yine bu köşede ne demiştik; İpekyolu Van’ın kalbidir, İpekyolu’nu alan Van’ı alır! Yine dedik ki İpekyolu nüfus olarak Van’ın en büyük ilçesi olmasının yanında 159 bin 583 seçmen sayısı ile Türkiye’nin birçok şehrinden daha büyük bir nüfusa sahip. Sonra dedik ki Tuşba ve Edremit de bir o kadar önemli. Bu ilçeleri alan parti, geriye kalan 10 ilçe oylarını sadece oy oranını biraz daha artırmak için hesaba katar.

İpekyolu’nu BDP kazandı? BDP. Büyükşehir’i kim kazandı? Onu da BDP. Olay bitmiştir.

Tamam, seçimler özellikle 17 Aralık operasyonlarından sonra tam bir genel seçim havasında yürüdü. Ak Parti Cemaat ile çıktı, BDP özerklik ile çıktı vatandaşın karşına ama ne olursa olsun hep adaylar ön plana çıktı, hep adaylar konuşuldu.

***

AK Parti’nin adayları ilk açıklığında birçoğu için istisnasız herkes ‘yanlış aday’ demişti.

Kaybedilmiş, bitmiş. İsimler üzerinde konuşmanın günahı yok.

AK Parti’nin İpekyolu adayı Abdulmenaf Keyifli örneğin. Aday gösterildiği anda seçimin sonucunu gösteren bir aday değil miydi? Büyükşehir başta olmak bazı ilçelere adaylık başvurusu yapmayan isimleri aday gösteren AK Parti, Kayhan Türkmenoğlu, Faruk Alparslan gibi isimler anılmasına rağmen deyim yerindeyse ‘zayıf halka’ ile seçmenin karşısına çıkmıştı. İpekyolu ile ilgili hep BDP’nin en güçlü bölgesi yorumu yapılmasına rağmen seçim sonucu bizim o günkü ifademizi doğruladı. Van kalbi İpekyolu Van’ın en kritik yeriydi. Zorluydu. Seçim sonrası kazan BDP ile Ak Parti arasındaki fark ise sadece 3 bin. İpekyolu için çok az denecek bir oran. Sanırım bu 3 bin bile AK Partililerin içinin bir kez daha sızlaması için yeterli bir sebep! 

***

Geliyoruz Edremit’e. Ak Partili adayların en çok başvuru yaptığı ilçelerden idi. Sebebi bilinmez ama tanıdık, bildik isimler başvurmuştu. Dışarıdan bir isme hiç ama hiç gerek yoktu. O ilçede ciddi anlamda Edremit’i alacak diyebileceğimiz Abdulhekim Karabıyık vardı, Arif Öndil vardı, İlhan Kaya vardı, Yılmaz Kılıç vardı…  Ama Ak Parti’de yine son gece katekulliler döndü, birileri ‘hokus pokus’ yaptı sabahına Edremit adayı İbrahim Koç oldu!

Etti mi sana ikinci kayıp. “Kim oy verir, kim vermez.” tartışılmadı bile.  İddia ediyorum İbrahim Koç dışında yukarıdaki tüm isimlerin aday olması halinde Edremit’teki sonuç çok daha farklı olacaktı.

Ama olmadı. Kazanan ‘menfaat lobisi’ oldu. AK Parti yönetimi, milletvekilleri ve önde gelenleri halkın değil kendi işlerine gelenleri, bir telefonla daha çok iş hallettirebilecekleri isimlerle yola çıktılar. Buna bir de Büyükşehir adayı ile il teşkilatının ortaklaşa yaptıkları meclis üyesi adayları eklenince ‘nur ala nur’ bir mağlubiyeti aldı AK Parti.

Neticede teşkilatın ve vekillerin menfaat lobisi çöktü. Ortada kalan mağlubiyeti hala sahiplenen yok. Ne bir ‘başarısız olduk, istifa ediyoruz’ açıklaması, ne yenilgiyi sahiplenen bir açıklama. Alınan bu yenilginin başrol kahramanları kayıplarda, mağduru olan vatandaş ise isyanda.

Bakalım AK Parti’nin önceki gün yapılan değerlendirme toplantısı ve genel merkezin değerlendirmelerinin ardından ‘ferman’da ne buyrulacak…

***

Bu arada dikkat edin daha merkez ilçeler dışındaki ilçelerden bahsetmedim bile. Sıra onlara da gelecek… Hakedilmiş mağlubiyeti de BDP’nin zaferinin ayrıntılarını da konuşacağız.