ŞEHRİVAN ÖZEL HABER: ORHAN SAĞLAM-SERCAN CANSIZ

2011 yılında meydana gelen iki yıkıcı depremin ardından Van’da ve bölgedeki depremler konunun son zamanlarda bir kez daha gündeme gelmesine neden oldu. Sadece Van’da değil Doğu ve Güneydoğu illerinde son dönemlerde yaşanan ve korku yaratan depremler sonrası Vanlı mühendisin çalışmaları bir kez daha gündeme geldi. Vanlı mühendis Faruk Görünüş’ün üzerine çalıştığı hesaplamalar tüm dünyada depremlerin önceden tespiti noktasında bir dönem noktası olabilir. Tek ihtiyaç bireysel olarak yapılan çalışmalara kurumsal destekler sunulması.

VANLI MÜHENDİS KENTİN DEPREM KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK BİR ÇALIŞMAYA İMZA ATIYOR!

Özellikle son yıllarda Van’da yaşanan depremler ve bunun neticesinde meydana gelen can ve mal kayıpları, deprem ve yarattığı etkiler konusuna dikkatleri bir kez daha çekmiştir. Van ili ve yakın çevresi geçmişte meydana gelen depremler ve büyüyen yapısıyla deprem ve zemin etkileşimi açısından incelenmeye değer bir konumda yer alıyor. Depremlerde can ve mal kaybına neden olan en önemli etkenlerden biri ise zemin özelliği olarak öne çıkıyor. Van ilinin, geçmiş dönemlerde birçok deprem geçirdiği göz önünde bulundurularak çalışan inşaat mühendisi Faruk Görünüş, depremleri, jeotermal kaynaklar ile bağdaştıran çalışmaları ile dikkat çekiyor. Bitlis, Erciş, Adilcevaz, Çaldıran, Muradiye, Çatak, Başkale ve Gevaş gibi Van havzasının hemen hemen tamamını kapsayan alanlarda tektonik alanlardaki su kaynaklarını çalışan Görüşün, bu kaynakların deprem etkisini çalışıyor. Tüm bu çalışmalar sürerken Şehrivan’a değerlendirmelerde bulunan İnşaat Mühendisi Faruk Görünüş, Başkale’de deprem olduktan sonra deprem ile ilgili bir sistem geliştirdiklerini aktardı. Görünüş, “Yeraltı sularının içindeki parametreler deprem olduğu zaman ya da olmadan önce değiştiğini gördük ve ispatladık. Bize şunu gösteriyor, depremden önce yeraltı su kaynaklarındaki değişiklikleri ölçebiliriz. Bu değişikliklere göre de bilimsel olarak deprem tahminleri yapabiliriz.” İfadelerine yer verdi.

“VAN TEKTONİK BİR ALANDA YER ALMAKTA”

Bir yeraltı hastalığı olarak tabir edildiğini söylediği depremler, aniden gelişen ve meydana gelen yer hareketler olmadığını vurgulayan Görünüş, şöyle devam etti: “Bir enerji depolanması ve sonrasında enerji boşalması şeklinde aktivite gösteren bu faaliyet anlık değil, geniş ve şu an için net olarak ölçülemeyen zaman aralıklarıyla meydana gelmektedir. Kendi buluşum ve tasarımım olan “Deprem Öncesi Veri İzleme İstasyonları” projesi, işte bu aralıkta meydana gelen yeraltı hareketlerinin gözlemlenmesi ve yorumlanması amacını taşımaktadır. ‘Telemetrik veri istasyonları’ depremler öncesi jeotermal yeraltı sularında meydana gelebilecek parametre değişimlerini ölçmek, bu verileri bir yazılım aracılığıyla grafiksel ortama dönüştürmek ve bunları uzmanlara internet aracılığıyla anlık olarak iletmek amacı taşımaktadır. İlimiz tektonik bir alanda yer almakta olup, Van Gölü’nü çevreleyen Van, Bitlis ve Muş alanlarında yoğun olarak jeotermal (yer altı sıcak su) kaynaklar mevcuttur. Bu da bölge olarak, deprem araştırmaları konusunda çok önemli bir doğal laboratuvara sahip olduğumuzu göstermektedir.”

YERALTI SULARINDAN ELDE ETTİĞİ VERİLERLE DEPREMİ ÖNGEREBİLMEK MÜMKÜN!

Depremden önce deprem tahmini yapmak için yapılan bir çalışma olduğunu dile getiren Görünüş, “Yeraltı sularının analizi ile ilgili bazı sistemler kurduk. Bunları iyice uygulamaya koyduktan sonra aktif veriler alabileceğiz. Bunu kurduğunuz zaman o veriler otomatik ve anlık olarak sisteme düşecek. Mesela pipiem dediğimiz ağır metal 3.000 binde seyir ediyor. Bir anda 5.000 veya 10.000 çıktığı zaman ve birkaç gün seyrettikten sonra oluşacak bir depremde bunu öngörebileceğiz. Depremden 3-5 gün önce bu suda değerler yükseldi. Bunu daha çok yaptığınız zaman artık verilerden emin olacaksınız. Yani su değeri 5.000 bini bulduğu zaman depremin ne kadar şiddetli olacağı ortaya çıkacaktır. Tabi bunun üstünde daha fazla çalışmak gerekiyor. Çalışmalarımız devam ediyor fakat bunu resmîleştirmek lazım. Ekonomik kaynakları sağladıktan sonra da bu çalışmaları faaliyete koyabileceğiz.” Cümlelerini kullandı.

SÜREKLİ OLARAK TAKİP EDİLEBİLECEK!

Deprem sisteminin maliyetinin düşük olduğunu kaydeden Görünüş, şunları anlattı: “Jeotermal sular, faylar üzerinden hareket edip, ısınarak gerek doğal yollarla veya gerekse sondaj açılması suretiyle yeryüzüne kadar ulaşan sulardır. Depremler meydana gelmeden önce jeotermal sularda değişkenlik gösteren ağır metal (ppm), CO2, İletkenlik ve sıcaklık parametreleri, bu projenin can damarıdır. Çünkü bu sistem bunlar ve daha fazla parametreleri ölçme özelliğine sahiptir. Bölgemizdeki deprem aktivite sayısının son on yıllık zaman dilimi değerlendirildiğinde hiçte azımsanmayacak sayıda olması, bu projenin bir an önce hayata geçirilmesi açısından bir fırsat olarak görülmelidir. Güneş enerjisi dışında hiçbir enerjiye ihtiyaç duyulmayan bu istasyonlar, tamamen online olarak çalışmakta ve elde edilen verilere dünyanın her yerinden anlık olarak erişim sağlanabilmektedir. Oldukça düşük maliyete sahip ve sürdürülebilir olan bu istasyonların bir diğer özelliği de, Muş ilimiz sınırları içerisinde bulunan ve tamamıyla sönmemiş Nemrut yanardağının aktivitesini, sürekli ve anlık olarak takip etme özelliğidir.” 

“DEPREMİ TESPİT ETTİĞİMİZ VERİLERE DENK GELDİK”

Jeotermal kaynaklar üzerine çalışma yürüten İnşaat Mühendisi Faruk Görünüş, çalışmalar hakkında bilgi vererek şunları söyledi: “Yeraltı suları fay üstünden hareket ettiği için ısınır, yeraltı sularında normal sularda olduğu gibi bazı parametre değerleri var. Bu çalışma deprem öncesi veri izleme istasyonu adı altında başladı. Kapsamlı bir proje ve ekonomik alamda gücümüz olmadığı için sistemi kuramadık. O yüzden ağır ilerliyoruz. Elimizde de birkaç depremi öncesinden tespit ettiğimiz veriler var. Özalp depremini bir gün önceden görmüştük ama bu depremi biliyoruz anlamına gelmesin yani ne kadar önceden bu belirtileri veriyor, bilimsel olarak bunların üzerinde çalışmak gerekir. Bunlar içinde destek gerekiyor, üniversite ve DAKA bize desteklerini esirgemiyor. Onlara da ayrıca teşekkür ediyorum.”

DEPREMLE İLGİLİ ÖNEMLİ UYARILAR!

Cümlelerini sürdüren Görünüş, şunları kaydetti: “Bölgemizin son on yıllık zaman dilimi değerlendirildiğinde Van, Elazığ ve Malatya depremleri gibi can ve mal kaybına sebebiyet veren, birçok büyük ve orta büyüklükte deprem meydana gelmiştir. Güvenli yapı inşa etmek ve depreme dayanıklı binalar tasarlamak mühendisliğin gereği olmakla beraber, yapı ekonomik ömrünü tamamlamış ya da tamamlamak üzere olan projesiz, mühendislik hizmeti almamış, kaçak ve düşük kalite malzemelerle yapılan 20, 30 ve 50 yıllık binaların oluşturduğu tehlikeyi göz ardı etmemek gerekir. Depremler, üç bilinmeyenli bir denklemin parametrelerinden biri olarak kabul gördüğü sürece, bilimsellik adına yol almak mümkün olmayacak ve deprem mühendisliği adına gelecekte ki teknolojilerin önü kesilmiş olacaktır.”

YETKİLİLERDEN DESTEK ÇAĞRISI

Son olarak Mühendis Görünüş, “Kendi buluşum ve tasarımım olan ‘Telemetrik Veri İstasyonları Projesi’ne ilave olarak, Doğa Hareketleri Araştırma Derneği tarafından geliştirilen ve İstanbul, İzmir ve Bursa gibi birçok şehirde kurulmuş ‘Sayısal Ölçüm Ağı Projesi’ istasyonları, deprem öncesi meydana gelen birçok parametreyi(Radon, kayaç stresi vb.) ölçebilme yeteneğine sahiptir. Birbirinden bağımsız fakat aynı amaca hizmet eden bu iki tür istasyonun, bir doğal laboratuvar olan bölgemizdeki kaynaklara ve yanardağlara kurulması sonucunda, Fayların ve yanardağların sürekli ve anlık olarak takibi sağlanabilecektir.  Ekonomik anlamda büyük bir yük getirmeyecek bu iki sistem için gerek Valiliğimizden, gerek belediyelerimizden ve gerekse üniversitemizden destek beklemekle beraber, bu projelerin sahiplenilmesi neticesinde, Deprem bilimi adına ülke olarak çok büyük bir yol kat edeceğimiz inancındayım.” Diye ekledi.

Editör: TE Bilisim