Özlü Söz: Bağımsızlıklarını başka medeniyetin esaslarına göre temellendirenler, bağımlılık şerbetini içerken bağımsızlık sarhoşluğu içindedirler. M. Necip Yavuzer

ABD, İslam dünyasındaki Kuran’a dönüşleri fark ettiği günden bu yana tedbir almak için plan ve projelerini masaya yatırdı. İlk proje olarak İslam coğrafyasında suni devrimler yaptırmakla işe başladı. Bu devrimleri sanki halk yapıyor görüntüsü verdirmekti. Kısa sürede başlayan sonra adına Arap Baharı olarak adlandırıldı.

Arap Baharı daha sonra bu projenin asıl hedefi olarak Suriye rejimini yıkmak için başlatılan savaşla zirve yaptı. Ortadoğu coğrafyasını yeniden şekillendirmek ve sınırları İsrail’in istemi doğrultusunda değiştirmek temel hedefti. Bunu yapabilmek için Türkiye’de yıllarca ABD tarafından beslenen Ergenekonvari militarizmin desteklenmesinin bırakılıp İslami bir kökenden gelen yeni bir partiyi devreye sokmaktı.

Bu parti geçmiş yazılarımda hakkında birçok makaleyi yazdığım AKP idi. ABD siyasal İslam olarak Erdoğan’ı siyaset sahnesine çıkarırken F.Güleni de yanına hoşgörü İslam’ını halka yansıtacak ve ileride hedefe varıldığında halife olarak göndermeyi planladığı bir kişilikti.

Faka işler onların istediği gibi gitmeyince işler tersine döndü…

AKP ve Gülen cemaati birbirine düştü…

Ayrıntılarına girmeyeceğim çünkü konu çok işlendi ve herkes olayı biliyor.

ABD yan yana getirdiği AKP ve Cemaat ikileminde görünürde Cemaatten yana tavrını koydu.

Bunu bilen Erdoğan zirveden inmemek ve başkanlık sistemine geçebilmek için söylem olarak eski mektebi Milli Görüşün söylemlerine sığındı.

Başkanlık sistemine geçebilmek için halktan anayasayı değiştirmek için 400 vekil istiyor. Erdoğan bunun için meydanlara iniyor ve hangi makamda olduğunu bakmadan AKP için 400 vekil istiyor. Çünkü kendisi başkanlık sistemini istiyor ve getirmek için bütün çabalarını gösterecek. Artık Amerika’yı mı örnek alır yoksa başka bir devletin başkanlık sistemini mi belli değil.

Ancak seçimlerin çok çetin geçeceği şimdiden belli..

HDP seçimlere parti olarak gireceklerini söylerken anayasa mahkemesinin kararını beklemeden bunu açıkladı. S.Demirtaş çok iyi bilmeliydi ki devlet kurumları devletin bekasını düşünerek hareket eder.

Haşim Kılıç’ın Erdoğan ile ters düşmesini %10 barajının %5’e düşürüleceği hesabını yapan S.Demirtaşın büyük yanılgısına sebep oldu. %5’e düşeceği hesaplanan seçim barajı bu haliyle geride adım attırmadı.

HDP’nin adayı olarak S.Demirtaşın C.Başkanlığı için aldığı %9 oy oranı yanıltıcı olacağını kendisi de biliyor. Bunun için CHP ile ittifaka girebilmek için gizli görüşmeler şimdiden başlamış durumda. ÖDP’yi de yanlarına alarak sol bir cephe oluşturmak istenen bu ittifak arayışının temelinde Cemaatin de desteğini sağlamak ABD’nin AKP’yi saf dışı bırakmak istemesinin bir senaryosu.

CHP’nin devleti kuran parti olarak geçmişi iyi bilinmeli…

Müslüman Kürt halkını İslam’dan koparabilmek için çok çaba sarf edenler Kürt gençliğini sola meylettirmenin sonucunda oluşan sol hareketler asıl meselenin bilinmesini engellediler.

Devleti kuran CHP ittihat ve terakki örgütünün devamıydı. İl valiliklerine gönderilen şahsiyetler aynı zamanda CHP’nin il başkanları görevini de yürütüyorlardı. Daha sonra CHP’nin ortanın solunu kendine yol olarak seçerken Kürtlerinde sola meylettirilmesi onları bir noktada buluşturdu. Oysa Kürtleri katleden, asimile eden ve hak mahrumiyetine uğratıp dilini yasaklayan CHP idi.

Sol saflarda buluşturulan CHP ve Kürt siyaset severleri yıllarca dedelerini, babalarını katleden bu CHP’lilerini il, ilçe ve teşkilat başkanlıklarını yaptılar. Kürtler atalarını katleden CHP’lilerin kolunda meclise girdiler.

CHP’nin Hakkâri’de tabanı olmamasına rağmen BDP’nin desteği ile 23 Mayıs 2011 yılında bir mitingi düzenledi.

Baba katillerinin ahfadına bu kadar sevgi…

Sosyalist Kürtler her ne kadar sistemden zulüm gördüklerini söylüyorlarsa da sistemi kuran ve kendilerine her türlü zulmü ve hak mahrumiyetini yaşatan CHP ile birlikte hareket etmeyi de bir türlü bırakmıyor. Sisteme karşı olduklarını söyleyen sosyalist Kürtlerin bu CHP aşkı tabanda hiç tepki görmemesi merak edilmesi gereken önemli bir konudur.

AKP bu seçimde böyle bir ittifak karşısında ne yapar acaba?

Ayakkabı kutularında çıkan paralar ile halk nezdinde ve hukukçuların deyimi ile vicdanlarda aklanmayan dört bakanın durumu geleceğine taş koydurabilir.

Erdoğan’ın çok pahalıya mal olan görkemli sarayı ve bunu başkanlık sistemi ile taçlandırması bu seçimlerde ters tepebilir.

ABD istemi doğrultusunda yeni oluşturulacak bir iktidar değişimi sol bir cepheyi muktedir edebilir. Tıpkı Yunanistan’da olduğu gibi.

CHP+HDP+ÖDEP ve Cemaat destekli bir koalisyon AKP’nin yerini alabilir mi?

HDP atalarını katleden CHP ile ittifaka girerse bunu tabanına nasıl anlatır ve ikna eder. Cidden merak edilen bir konu…

Selam ve dua ile…