Şehrivan’da bu haftanın önemli manşetlerinden birisi hiç şüphesiz; “Yüksekova Van’a sığınıyor kiralık evler karaborsa!” adlı haber oldu. Uzun zamandır konuşulan ve köşe başı sohbetlerine konu olan Van’a akın akın göç geldiği haberleri teyit edildi. Van’a ciddi bir Yüksekova göçü yaşanıyor. Bunu görmemek mümkün değil…

 

Yıllardan bu yana ‘ortak gider’ parasına kiraya verilen TOKİ konutlarında şu sıralar ev bulmak mümkün değil. Okullara her gün onlarca nakil başvurusu yapılıyor. Adres taşıma işlemlerinin ardı arkası kesilmiyor… Şu sıralar çokça dillendirilen ‘Baharda savaş olacakmış!’ söylentileri üzerine tedirginlik üstüne tedirginlik yaşıyor. Yüksekova da bundan nasibini alan ilçelerden… Cizre’de, Sur’da çatışmaların ortasında insanlar kaçarken Yüksekovalı ise çatışma olacağı yönündeki söylentileri duyar duymaz Van’a kaçmaya başladı. Çünkü mesele para, huzur, rahat olmaktan çıktı…

 

DEPREM BİZİM NEYİMİZE!

 

İnsanlar ‘canlarını’ yitirmemek için yerlerini yurtlarını terk ediyor… En yakın ve en güvenli liman ise Van… Haliyle Van şu anda bölgede sığınılabilecek en güvenli tek il… Haliyle insanların can havliyle geldiği ilk yer. Deprem yaşadık, biliriz bu duyguyu… Zira bu duyguyu bilen bir kent olmamıza rağmen ‘hayret’ edilecek davranışlarda bulunuyoruz! Daha düne kadar ortak giderine kiraya verilen daireleri 500 TL’den aşağı vermeyip, kiracı bulunamayan evler içip depozit bile alıyoruz. Yani yaşanan mağduriyet üzerinden bir şeyler edinmeye çalışıyoruz. Bu bize yakışır mı? Yakışmaz… Bir Vanlı bunu yapmaz, bir Vanlı bu mağduriyet üzerinden böyle bir düşünceye girmez, girmemeli… Bize hiç mi hiç yakışmıyor… Depremin acısı yüreğimizdeyken depremin mağduriyetlerini bu kadar mı çabuk unuttuk? Bu kadar mı vicdanlarımızı körelttik?

 

***

 

MÜŞTERİ BİZİM ‘GANİMETİMİZ’ DEYİP YOLMAYIN!

 

İranlılar da bizden şikâyetçi…

Hatırlayanlar bilir. Geçtiğimiz yıllarda Van TSO bir açıklama yapmış, İranlıların Van’da bazı sıkıntılar yaşadığını dile getirmişti. Hatta Van’da İranlılar için bir destek ofisi de kurulmuş derdi olanlar derdini Van TSO aracılığı ile dile getirmeye başlamıştı…

Son yıllarda yaşananlar ortada.

Yaşanan kriz, sıkıntılar, çileler içinde Van’ın tek velinimeti şu anda İranlılar!

Peki, krizlere can suyu olacak bu tek canlılığın sebebi olanlara, hele de tüm olumsuzluklara, ülkelerinin ‘Van’a gitmeyin’ çağrılarına rağmen Van’a gelen İranlılara argo tabir ile ‘kazık atmak’ bize yakışıyor mu? Yakışmıyor…

Olayın ciddiyeti ortada… Van önemli bir kriz yaşıyor… Bölgede yaşananlar gelecekle ilgili çok da net bir öngörü yapmaya izin vermiyor… Haliyle Van’ın hali her gün hop oturan hop kalkan dolar-altın piyasasından farksız!

Hal böyle iken kirasını bile ödeyemeyen esnafın ‘ganimet’ diye baktığı İranlıyı da üzmemesi gerekiyor…

 

ADAMLAR HAKLI BEYLER…

 

Önümüzde Van Shopping Fest var! Van TSO’su, TÜRSAB’ı, YYÜ’sü, DAKA’sı büyük emeklerle İranlıları Van’a davet ediyor. Yıllardır amansız bir mücadele var! Ve İranlılar her şeye rağmen Van’a gelecekler… Hem de yüz binlercesi…

Lakin İranlı;

Fahiş fiyattan şikâyetçi…

Karayolu ile Van’a gelirken kullandığı minibüs hattında yaşadığı olumsuzluklardan yana dertli…

Gelmeden önce 100 TL olan otel fiyatlarının bir anda yüzde 3’e, 4’e katlanmasından rahatsız…

Akın akın geldikleri bir dönemde Kapıköy’ün sadece 3-5 saat çalışmasının sıkıntısını yaşıyorlar…

Yaşanan olaylardan dolayı tedirginler…

Daha saymaya gerek var mı?

 

***

 

VAN’DAN GİDEN GİDENE…

 

Van’ın gündeminde göç var…

Ama sadece Yüksekova’dan aldığı değil aynı zamanda verdiği göç…

Daha depreme kadar çok da göç veren bir kent değilken depremden sonra özellikle de bölgede yaşanan olaylardan sonra Vanlılar adeta arkalarından bakmadan Van’ı terk ediyor.

Herkesin sebebi farklı…

Kimi ekonomik krizden, kimi yaşanan olaylardan, kimi huzursuzluktan, kimi de eskisi gibi olmayan Van’dan kaçıyor! Ama kaçıyorlar işte…

Tam da bu kaçışlar yaşanırken aslında herkesin şapkayla birlikte önüne koyup konuşması gereken bir şeyler var?

 

PEYAMİ HOCA’NIN SÖYLEDİKLERİNE KULAK VERİN!

 

Birincisi Van için neler yapacağız?

İkincisi ‘Vanlılık’ ruhunu nasıl kurtaracağız?

Tam da bunun ön plana çıktığı bir dönemde YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal konuyla ilgili önemli tespitleri ortaya koydu. Benim de aklımı kurcalayan bu konuda Battal’ın söylemleri irdelenmesi gerekli…

Battal diyor ki: “Bir Vanlılık ruhu oluşturulmalı”. Bölgede ciddi bir sermaye göçü olduğunu da belirten Battal yine; “Van kalifiye göç verirken, öte yandan iş arayan bir göç alıyor. Bu da beraberinde farklı sıkıntılar doğuruyor. Bu, bölgedeki huzursuzluk, sorunlardan oluşuyor. Bazı olumsuz gelişmelerden dolayı Van artık yoruldu.” Diyor…

 

VAN’A DERT EDEN KAÇ KİŞİYİZ?

 

Haklı Van çok yoruldu…

Van hem hırpalanmaktan hem de son zamanlardaki sahipsizlikten çok yoruldu…

Aslında çözüm belli. Battal herkesi sorumluluk almaya, elini taşın altına koymaya çağırıyor ve diyor ki ‘Van için acilen bir şeyler yapılmalı’.

Birçok kişiden daha çok dert ediyor Van’ı.

Onun gibi dert edenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor…

Etseydi Van adeta yaprak döken bir kent haline gelir miydi?

 

VAN BİR DEĞERİNİ DAHA KAYBETTİ NERDESİNİZ?

 

Bakın Van hem sermaye göçü veriyor, hem beyin göçü veriyor bir taraftan da kimliğinden kopuyor…

Birisi çıkıp da “Van Kültürü, Van Kimliği diye bir şey var? Van’ın sahip olduğu kimliğe sahip çıkılmalı!” diyor mu?

Bakın Van’da sırasıyla İhtisas kapandı, Polis Akademisi gitti, bilmem hangi bölge müdürlüğü gitti son olarak da bas bas bağırarak sahip çıkın dediğimiz Bölge İdare Mahkemesi gitti!

Bu kentin yönetici, siyasetçi, idarecileri bu gidişe dur demek için ne yaptı?

Bir kenti ‘büyük’ şehir yapan, ‘merkez’ kent yapan ‘bölge’ müdürlükleri Ferit Melen’lerden, Kinyas Kartal’lardan bize kalan en önemli mirastı. Şimdi ‘zayıf’ tarafımızdan bir bir vurup alıyorlar elimizden. Ses çıkaran yok?

Bölge İdare Mahkemesi Van’dan Erzurum’a taşındı ya!
Birkaç kişi dışında kimse çıkıp ‘ses’ vermedi ya size iyi bir haber daha vereyim!

Binası yapılan, çalışanları alınan Van Bölge Adliye Mahkemesi de açılmadan kapandı!

Kapanan mahkeme bilin bakalım nereye gitti?

E tabi ki Erzurum’a!

Bize düşen ağlamak… Ne yapacaktık? Gitme mi diyeceğiz?

Biz desek ne yazar.

Karar verildi, ferman yazıldı…

Sebep olanın suçu yok, göz göre göre elden gitmesine neden olanlardan Allah sorsun…