Geçtiğimiz günlerde Van’ın malum özel hastanesindeyiz.

 

Merkezdeki özel bir hastanenin kapanması sonrasında diğer hastanelere ciddi bir yığılma var tabi. Tüm vatandaşlar gibi sıramızı bekliyoruz. Muayene sırası değil tabi ki. Muayene olmanın sırası.

 

Giriş yapmak için beklerken, bir hasta yaklaşıp şöyle diyor:

 

“Ben muayene olmak istiyorum. Uzun süredir bu doktorda tedavi oluyorum, fakat günlerdir sıra alamıyorum.”

 

Veznedeki çalışanın cevabı aynen şöyle:

 

“Sıra yok. Dolu.” Yanına önüne bir açıklama da yok tabi. “Ama benim kontrolüm var görünmem lazım” diyen hastaya verilen cevap: “O zaman şimdi gidin yarın sabah 7-8 gibi gelin erkenden gelirseniz belki bir sıra veririz.”

 

Hasta şaşırıyor, nihayetinde özel hastane varsa sıra ayarlanır, haliyle tepki gösteriyor:


“Devlet hastanesi mi burası? Varsa şimdi sıra yazın! Ne bu şimdi?”

 

Çalışan patronlarının ağzıyla konuşuyor, minnetsiz bir tavırla:

 

“Bizde böyle! İşinize gelirse...”

 

Sıra bir sonrakine geliyor. Giriş yaparken alınan ödeme hasta yakınını şok ediyor. “Nasıl olur?” diye soruyor, “Daha önce bu ücret 40 TL’ydi şimdi niye 80?”

 

Taviz sıfır. ‘Çok özel’ bir hastane ya: “Zam geldi! Ücretler değişti. Artık böyle...!”

 

Üstelik siz bunu kendilerine sorunca da ne diyorlar biliyor musunuz?

 

“Biz zam yapmadık! Sadece küçük bir dokunuş yaptık...”

 

Yesinler sizin dokunuşunuzu! Vatandaşa iyi dokunuyorsunuz Alimallah!

 

***

 

El insaf!

 

Haftalardır insanların şikayetleri arşa çıktı! Gelen şikayetlerin haddi var hesabı yok.

 

Çok acil olduğu için acile giden vatandaştan ‘acil’ olmadığı için 40-45 TL ücret istenmesi mi dersiniz, ayakta muayene giden hastanın kendinden habersiz yatışı yapılmış göründüğünü fark etmesini  mi...

 

Hani ‘ganimet’ pardon ‘müşteri’ çok ya, adamlar gündüz yetmemiş akşama bile ekstra poliklnikler açmış. Bunu da ‘halka hizmet’ diye adlandırıp halka iki, üç kat ücretle fiyatlandırmış. Gündüz gittiğinizde ‘yer yok’ deyip direk sizi akşamki poliklniklere yönlendiriyor. Akşam gidiyorsunuz, ‘insan’ muamelesi dahi görmüyorsunuz! Doktor ‘yorgunum’ deyip hasta azarlıyor, çalışanların ‘hasta’ ile tartışmaktan mecali kalmamış...

 

Neler var neler?

 

Yahu bu kadarı da fazla!

 

Bu kente yaşanan ‘sağlık’ sorunlarına el atacak birileri yok mu?

 

Özel Hastaneler göz göre göre bu kentte bu zulmü, bu hakareti, bu vicdansızlığı bu halkın insanına yaparken bu kadar mı kayıtsız kalınır?

 

Nerde denetim? Nerde sorgulama? Nerde vatandaş memnuniyeti...

 

***

 

Bir hastanenin kapanması, ancak bu kadar ranta çevrilip bu kadar halka zulmü dönüştürülür.


Söz konusu hastanelerden biri kapandığında bir kaç kuruluş, STK dışında kimsenin sesi, soluğu çıkmamıştı. Hastanenin yüzlerce çalışanı ile birlikte çevrede yine onlarca esnaf, dolaylı olarak yüzlerce insan hastanenin kapanmasıyla direkt ve dolaylı bir mağduriyet yaşamıştı.

 

Ama yapıcı olma noktasında kimse bir girişimde bulunmadı. Mesele burada kapanan hastanenin de şimdi bu hakareti yapanın da her şeye rağmen Van’ın değerleri olduğunun bilinmesinde. Bu kurumlar Van’daysa Van’a hizmet edecek. Bunu yaparken de ahlakı, etiği koruyacak... Bu yüzden ‘ses vermek’ gerekiyordu işte. Ama yapılmadı... O kapanınca şimdi diğerleri işi ‘farklı’ boyutlara taşıdı...

 

Hem mesele kentteki özel hastanelerin çok ‘ahım şahım’ olmasında da değil. Bu kapatma kararının, şimdiki özel hastanelerin tavrının bu kadar tepki yaratmasının sebebi merkezde tek olmaları.

 

Eğer kent merkezinde semt poliklinikleri olmuş olsaydı, özel hastanelerin dağıldığı şekilde poliklinikler oturtulsaydı halk bugün bu hastanelerin zulmüne maruz kalmayacaktı.

 

-İşte bu yüzden İpekyolu Devlet Hastanesi yıkılmasın diye bu kadar büyük feryatlar var!

-İşte bu yüzden eski devlet hastanesi yerini 3-5 kuruşa kiraya verip otopark yapacağınıza bir semt polikliniği de oraya yapın diye bas bas bağırıyoruz.

-İşte bu yüzden belediyeye eski Araştırma Hastanesi’nin yerinin tamamını yeşil alan yapmayın, yarısını da YYÜ’nün ayakta muayene için bir polikliniğe dönüştürmesi için dil dökülüyor...

 

Gerek sağlık, gerekse kentin diğer dinamikleri bu konuda ciddi manada bir ‘ortak’ birlik sağlamalı.

 

Güç Birliği gibi ‘güzel’ de bir birliktelik ve işbirliği platformu varken, Van’ın sağlık alanındaki bu sıkıntıları gerekirse ayrı bir başlıkta ele alınmalı. Hatta ivedilikle, kentteki güçlü STK’lar bu konunun çözümü, değerlendirilmesi ve bu başıboşluğa bir son verilmesi için bir araya gelip ‘ses’ yükseltmeli.

 

Zira bir özel hastanede yapılan toplantıda haftalar hatta aylardır yaşanan bu sorunlar dile getirilince ‘patlak’ verdi. Müthiş bir tahammülsüzlük örneği sergilendi. Sağlık alanında bu kadar büyük yatırımlar yapılırken, Van’ın böylesi ‘küçük’ zihniyetler tarafından sağlıksız bırakılması kabul edilemez...

 

Zira bu sağlık alanında yapılan yatırımlardan sonra ‘okyanusta yüzüp derede boğulmak’ gibi bir şey.

 

Devlet bu konuda halka, bizlere sahip çıkmalı. Sağlıktaki bu tekelleşme ve ‘özel’ denetimsizliğinin önüne geçmeli. Semt polikliniği gerçeği, İpekyolu Hastanesi’nin kapanması gibi konular bir kez daha gözden geçirilmeli. Zira bu halk 39-40 derece ateşle çocuğunun acile götüren vatandaşa “Kotamız dolu, ekstra ücret ödeyecekseniz” diyen ve gerçekten de bakmayan bir zihniyetin insafına bırakılmamalı!

 

Şimdi STK’ların da bu noktada vatandaşın bu sorunu için bir ‘ses’ yükseltmesi gerekiyor. Ses yükseltilecek ki ‘herkes’ haddini bilsin!

 

Zire bunların meselesi ‘Koyunun olmadığı yerde keçinin kendisini Abdurrahman Çelebi’ sanmasına benziyor...

 

Hadi oradan!