Çocuklarda Filtreli Hayat İsteği | İclal Önay | Köşe Yazıları...

Mükemmel olma arzusu, birçok insanın düşünce ve hedefidir. Mükemmelliği yakalamak yüksek standartlarda konfor alanında yaşamak, yüksek standartlara ulaşmak, takdir edilmek maalesef küçük yaşlara kadar inmiş durumdadır.

Küçük yaşlarda çocuklarımızın oynadıkları proporsiyonu mükemmel oyuncaklar, sosyal medyanın bu durumu çok fazla tetiklemesi mükemmel oyuncaklarla oynayan çocuğun her zaman kendisini  şişman  ve çirkin hissetmesi, bu durumun akran zorbalığına maruz kalması, acımasız akran eleştirilerine maruz kalmasına,  bireyin bedenini kabullenmesinde zorlanmasına, estetikle değişim olma arzusuna yol açabiliyor. Ebeveynlerin bazen çocuğa bedenindeki pürüzleri sık sık dile getirme, hatta alay konusu etme vs…

Kişiden kişiye değişebilen filtreli yaşam arzusu toplumun ve medyanın dayattığı idealize edilmiş bir beden, zeka, yetenek veya başarı standardına ulaşabilmek için mükemmeliyeti isteyebilir. Diğerleri ise kendilerini daha değerli veya kabul edilebilir bazen de içsel bir motivasyonu olabilirken , bazen de dış etkenler tarafından şekillendirilen beklenti olabiliyor. Maalesef mükemmel olma arzusu gerçek olmayan beklentilere de yol açabilir. Bireyin kendisini sürekli eleştirmesine ve memnuniyetsizlik hissine, stres yaşamasına neden olabilir. Bu anlamda bu his sağlıklı yönetilmelidir. Unutmamalıyız ki; mükemmeliyetçilik her zaman mutluluğu garanti etmez.

Kişinin kendisini kusurlarıyla sevmesi, mükemmel olan bireyin hedefine ulaşmasına, kendisini geliştirmesine yardımcı olabilir fakat kişinin mutluluğunu ve sağlığını tehlikeye atacak bir takıntı haline gelmeden yönetilmesi önemlidir.

Akran zorbalığına gelirsek, genellikle çocuklar ve gençler arasında görülür ancak her yaş grubunda ve farklı ortamlarda meydana gelebilir ve çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Buna örnek olarak; sözlü taciz, alay etme, fiziksel saldırılar, dışlama, tehdit etme, dijital platformlarda saldırganlık yapma vs.

Bu duruma maruz kalan çocuklar anksiyete, depresyon, düşük özgüven, sosyal izalasyon ve okul başarısında düşüşe sebep olur. Bu duruma maruz kalan bireyin estetikle değişme arzusu fiziksel görünümünü değiştirmek istemesi, bedenindeki pürüzleri değiştirip kozmetik prosedürlerle vücutlarını, yüzlerini değiştirme isteğine yol açabiliyor. Kendi memnuniyetinden ziyade toplumsal etkilerini önemsemesine yol açıyor. Toplumsal etkileri ise şöyledir. Toplumun güzellik standartları soysal medya üzerindeki etkileri kişinin estetikle mükemmellik arzusuna etki eder. Bu değişimin toplum tarafından kabul gördüğü ortamlarda birey bu standartlara uymak için de estetik prosedürlere başvurabilir.

Şekilciliğin kabul gördüğü daha çok değer gördüğü sosyal medyanın, mükemmeliyetçiliği tetiklemesi bireylerin kendilerini en iyi şekilde sunma yarışına girmeleri, sürekli başkalarıyla kendilerini mukayese etmeleri, beğeni ve onay alma arayışına yönlendirir. Sosyal medyada paylaşılan fotoğrafların genellikle mükemmel bir şekilde filtrelenmiş, en iyi açıdan çekilmiş olması bu insanların gerçeklikten uzaklaşmasına,  kendi görünümlerine,  yaşamlarıyla ilgili gerçekçi  olmayan standartlar belirlemelerine yol açabilir. Bu durum ise sürekli olarak, kendilerini eleştirmelerine, memnuniyetsizlik hissetmelerine ve mükemmel olmaya çalışmalarına neden olur. Rekabet için de hissetmeleri ise kaçınılmazdır.

Çocukların medya okur – yazarlıklarının geliştirilmesi, gerçeklikten uzaklaşmadan, kendilerini olduğu gibi kabul etmeleri, kendi öz değerlerine odaklanmaları önemlidir. Ayrıca sosyal medya platformları ve toplum olarak mükemmeliyetçiliği desteklemek yerine daha gerçekçi, destekleyici ve pozitif bir kültürü şekilcilik yapmadan oluşturmalıyız.