Partisinin, Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığınca düzenlenen 9. Bölge Toplantısı'na katılmak için Van'a gelen Şahin, Ferit Melen Havalimanı'nda vali yardımcısı Mehmet Yüzer, AK Parti İl Başkanı Abdullah Aras ve partililer tarafından karşılandı. Van, Muş, Bitlis, Batman, Hakkâri, Siirt ve Şırnak il teşkilatlarının katılımıyla kent merkezideki bir otelde düzenlenen bölge toplantısında konuşan Şahin, 12 yıl önce kurulan ve yaklaşık 11 yıldır iktidarda bulunan partilerinin, hizmet partisi olduğunu söyledi. Şahin, yola çıktıkları zaman söz verdikleri her şeyi gerçekleştirmenin ve gerçekleştiriyor olmanın mutluluğunu yaşadıklarını vurgulayarak, iktidara geldikten sonra ülkede iki farklı yönetim anlayışını kabul edemeyeceklerini belirtiklerini ve OHAL'i kaldırdıklarını anımsattı.

 

“TÜRKİYE 10 YIL ÖNCEKİ TÜRKİYE DEĞİL”

 

Hakların kısıtlandığı, demokratik hakların da önemli ölçüde baskı altına alındığı bölgede, ayrı bir yönetim anlayışının olamayacağını anlatan Şahin, şöyle konuştu: “Ülkenin bir bölgesinde eksik demokrasi uygulanıyorsa diğer bölgesinde de 'demokrasi eksik' demektir. Bunun için her vatandaşımız birinci sınıf vatandaş olarak aynı haklara sahip olmalıdır. Batıda ne uygulanıyorsa ülkenin her yanında da aynı şekilde uygulanabilmelidir. Biz yola çıkarken Türkiye'yi büyüyen bir ekonomi haline getirme sözü verdik. 10 yıl önceki Türkiye ile şu anki Türkiye arasında büyük farklılık bulunmaktadır. Türkiye'nin ekonomik gelişmesini takip eden ve uluslararası sermaye çevrelerini yatırım yapma konusunda yönlendiren derecelendirme kuruluşları, Türkiye'yi, dünyada Brezilya'nın ardından ikinci yatırım yapılabilir ülke olarak belirledi. Bu derecelendirmede, AB ülkeleri yüzde 39 ile en geri sıralarda yer aldı.” Mehmet Ali Şahin, Türk Lirası'nı pul olmaktan kurtardıklarına ve Hindistan'daki bir bankanın kredi işlemlerinde Türk Lirası'nı kullanmaya başladığına değinerek, halkı da faizler karşısında ezdirmeyip faizlerin, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en düşük seviyelerine gerilediğini ifade etti.

 

“KÜRT SORUNU, TÜRKİYE'NİN BİR GERÇEĞİ”

 

Parti olarak yola çıktıklarında, bazı kesimlerce ‘Güneydoğu sorunu’, ‘Kürt sorunu’ ve ‘terör sorunu’ olarak adlandırılan sorunun, Türkiye'nin bir gerçeği olduğunu söylediklerine dikkati çeken Şahin, şunları kaydetti: “Kürt kelimesinin telaffuzunun insanların başına bela olduğu bir dönemde, biz sorunun bir Türkiye gerçeği olduğunu söylüyoruz. Çünkü 30 yıldır, Türkiye'nin sayamayacağımız kadar kayıplarına yol açan bir sorunu çözmeyi, AK Parti olarak önümüze koyduk. 10 yıl sonra böyle bir sorunu çözme noktasına geldik. 'Sorunun çözümü neden gecikti' diye sorulabilir. Terörle mücadele maalesef Türkiye'de asker ve sivil bürokrasiye havale edildi. Siyaset bu işin dışında tutuldu. AK Parti, 12 Eylül'de yapılan referandumla Türkiye'de sivil siyasetin, ülkenin her meselesine sahip çıkmasında güçlü bir iradeye sahip oldu.”

 

“ARTIK SİLAHLAR SUSTU”

 

Bu sorunun, Türkiye'nin gündeminden mutlaka çıkarılması gerektiğini ancak kendilerine, ‘Ne aldınız, ne veriyorsunuz’ gibi soruların yöneltildiğini hatırlatan Şahin, “Artık silahlar sustu ve örgütün dağdaki elemanları sınır dışına çıkmaya başladı. Biz de barış ve huzur alıyoruz, kin ve nefret veriyoruz. Barış ve huzuru çekiyoruz, kin ve nefreti bünyemizden atıyoruz. Çözüm sürecinin anlamlarından biri budur” ifadelerini kullandı.

 

CHP GENEL BAŞKANI KILIÇDAROĞLU'NA YANIT

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ‘Bize bilgi verilmiyor. Biz bir şey bilmiyoruz’ yönündeki açıklamalarına değinen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şahin, “Siz bir şey bilmiyorsunuz ama biz biliyoruz, buradakiler biliyor. 4 aydır şehit cenazeleri gelmiyor, anaların gözyaşı akmıyor” diye konuştu.

 

“ARTIK ASKERLER DAĞA OPERASYONA DEĞİL, AĞAÇ DİKMEYE GİDİYOR”

 

Şahin, Erzurum’da askerlerin operasyon yerine ağaç dikmek için dağa çıktığına işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “93/2 tertip askerlerimiz askere gidecekler. Davul zurnalarla uğurlanıyorlar. Daha önce annelerin yüreğinde bir acı vardı, 'oğlumuz gidiyor acaba şehit cenazesi mi gelecek' diye. Artık bu kaygılar ortadan kalktı. Bu yaşadıklarımız İnşallah kalıcı olacaktır. Köylerimiz boşaldı, binlerce insanımız göç etmek zorunda kaldı. Orada varlıklıydılar ama varlıksız hale geldiler. Diyarbakır Valisi açıklamış, 40 bin civarında göç eden insan köye dönmeye başlamış. Küçükbaş hayvan sayısı 60 milyondan 23 milyona düştü. Şimdi inanıyorum bu süreç devam ederse birkaç yıl içinde küçükbaş hayvan sayısı 100 milyonu bulacak.”

 

ŞAHİN’DEN ÜÇ AYLAR MESAJI

 

İslam dünyası için kutsal sayılan üç ayların, bugün başladığını bildiren Şahin, şu ifadelere yer verdi: “Bugün üç ayların başlangıcı. Üç aylarda kavga etmek haram sayılırmış. Hz. Peygamber'imiz öyle diyor. İnanıyorum ki üç aylardan alacağımız manevi feyizle bu topraklarda kan ve gözyaşı akmayacak. Üç aylar münasebetiyle Hz. Peygamber'imizin Veda Hutbesinde söylediği, 'Ey insanlar' sözü beni çok etkiler. 'Ey Müslümanlar' diyebilirdi ama 'Ey insanlar' dedi. Çünkü tüm insanlığın Peygamberiydi ve mesajı da tüm insanlığaydı. 'Ananız, babanız birdir. Kimsenin kimseye takvadan başka bir üstünlüğü yoktur' diyor. Bugün bu mesajlara tüm dünyanın ne kadar ihtiyacı var. Dünyada farklı nedenlerden dolayı o kadar kan akıyor ki.”

 

MİLLETVEKİLİ TAYYAR: “DARBELER BİZİ HEYECANLARIMIZDAN UZAKLAŞTIRDI”

 

Şahin'in konuşmasının ardından AK Parti Gaziantep Milletvekili ve Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı Şamil Tayyar da ‘Darbeler ve Demokrasi’ konulu bir sunum yaptı.

Türkiye'de barış sürecinin yaşandığını ancak bazı odakların buna karşı çıktığını belirten Tayyar, şunları söyledi: “Bu odakların tatmin olması için daha ne kadar can kaybedilmesi gerekiyor. Bizim derdimiz ölümler üzerinden siyaset yapmak mı. İnsanların sevinçleri bize yetmiyor mu? Sorunun neden olduğu ekonomik boyutlar telafi edilebilir ancak canın telafisi mümkün değil. Sorunu çözdüğümüz zaman hedeflerimize daha hızlı varacağız. Kürt meselesini çözmüyorsak, başörtüsü gibi bir meseleden kurtulamıyorsak, bu ayak bağlarından kurtulamazsak Türkiye asla büyük bir devlet olamaz. Umut ediyorum ki barış projesi sonuca ulaşır. İnanıyorum ki başörtülü arkadaşlarımız önümüzdeki seçimlerin ardından mecliste temsil edilirler. Kürt sorunu başta olmak üzere başörtüsü de buna eklenerek Türkiye kronik sorunlarından kurtulacak. Darbeler bizi heyecanlarımızdan uzaklaştırdı. Demokrasiye olan inancımız azalmıştı. Ancak bu dönemde inançlarımız ve beklentilerimiz arttı.”

 

İKİNCİ OTURUMDA YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI ELE ALINDI

AK Parti Siyasi ve Hukuki İşler Başkanları 9. Bölge Eğitim ve Değerlendirme Toplantısı’nın 2. oturumu, AK Parti Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı ve Amasya Milletvekili Prof. Dr. Naci Bostancı’nın ‘Demokratikleşme ve Çözüm Süreci’ konulu sunumu ile başladı. AK Parti Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı ve MKYK Üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay’ın da ‘Türk Dış Politikasında Yeni Dinamikler’ konusunda bir sunum yapmasının ardından AK Parti Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, ‘Yeni Anayasa Çalışmaları’ ile ilgili açıklamalarda bulundu.

 

“ANAYASADA LÜZUMSUZ KELİMELER VAR”

 

Anayasanın önüne çok engeller çıkarıldığını ve Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesiyle ilgili değişiklik yaptıklarını ve bu yüzden referanduma gidildiğini anlatan Şahin, “Halkımız bu anayasa değişikliğine onay verdi. 26 maddelik anayasa değişikliğini 2010 yılında yaptık. 330 üzerinde bir sayıyla meclisten geçtik ve sizlerde bu değişikliği referandumda kabul ettiniz. Bu Türkiye’de değişim ve dönüşümün önünü açan bir referandumdu. Bundan sonra Türkiye’de sivil siyaset ön plana çıkmaya başladı. 2010 anayasa değişikliğinde halk ‘evet’ dediğinde ‘hayır’ diyenler, sonra hemen anayasacı oldu. Seçimlerde herkesin ilk vaadi yeni anayasaydı. Seçimin ardından tüm partilerin katılımıyla bir uzlaşma komisyonu kuruldu. Ama bizim milletvekili sayımızın herkesinkinden fazla olmasına rağmen eşit üye sayılarıyla yeni anayasa çalışmaları için gayret gösteriyoruz. Mayıs 2012 tarihinde yeni anayasayı yazmaya başladık. Şu ana kadar 177 madde üzerinde çalıştı komisyon. Biz kısa ve öz anayasa yazmayı öngörüyoruz. Sadece 40 madde de mutabakat sağlayabildik. 1982 Anayasası darbe anayasasıdır. Ama bazı siyasi partiler darbe ürünü anayasanın ruhunu asla zedelemek istemiyorlar. Darbecilerin hukukunu korumak istiyorlar. CHP ve MHP diyor ki ‘İlk 3 madde ile ilgili değiştirilemez ve teklif edilmez, asla dokundurtmayız. Türkiye Cumhuriyeti bir cumhuriyettir. Türkiye Cumhuriyeti demokratik laik sosyal devletidir. Ancak ikinci fıkranın içinde lüzumsuz kelimeler var. Bunlara dokundurtmayız. Kılıçdaroğlu, ‘bunlar bizim kırmızıçizgimiz’ diyor. Onlar senin değil darbecilerin kırmızıçizgisidir.” Dedi.


Orhan AŞAN-Şehrivan


 

Editör: TE Bilisim