azeteci-yazar Oral Çalışlar, 7 Haziran’da seçmenin bir kısmı AK Parti’ye ders vermek istiyordu diyerek, “Bu ders AK Parti’yi iktidardan düşmek için değil, zayıflatmak içindi” dedi.

 

Seçimden sonra yapılan ankete göre seçmenin AK Parti’ye oy vermediği için pişman olduğunu da belirten Çalışlar, “Ankete göre şimdi seçim olursa AK Parti yüzde 45’ yükselir, HDP ise yüzde 12’ye düşer” şeklinde konuştu.

 

Oral Çalışlar, Türkiye’deki genel seçim sonuçlarına yönelik Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

 

7 Haziran 2015 seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

7 Haziran 2015 seçimlerinin birçok yorumunu ve sonucu var. Birinci sonucu tek parti iktidarı sona erdi. İkicisi sonucu AK Parti’nin şimdiye kadar 2002’den beri yükselen grafiği ilk kez bir düşüşle sonuçlandı. Üçüncü sonucu Kürt partisi HDP, ilk defa yüzde 10 barajın üstüne çıkarak parlamentoda çok büyük bir ağırlık sayılabilecek 80 milletvekiline ulaştı. Dördüncü sonucu Türkiye’de muhalefet çok komik bir şekilde MHP-HDP dengesi üzerine kurulmaya başlandı. Beşinci sonucu ise HDP siyaseten kendisine en yakın olabilecek AK Parti ile çok sert bir polemiğe girdi.

 

Aynı şeyi AK Parti de yaptı. O da seçim kampanlarında “milliyetçi oylarını kazanayım” derken Kürtler’le çok sert polemiklere girdi. Ve bu Kürt oylarının AK Parti’den kaçmasına neden oldu. Bu koalisyon ihtimalleriyle birlikte yeniden acaba eski restorasyon dönemine geri mi döner böyle talepler var. Seçim sonuçlarının ortaya çıkmasından bu yana “Türkiye eski günlerine geri dönsün” şeklinde taleplerle yüz yüze geliyor. Bütün bunların ne olacağı henüz kestirebilmiş değiliz. Çünkü meclis açılmadı, koalisyon hazırlıkları başlamadı koalisyonda sonuç alınıp alınamayacağını bilmiyoruz.

 

AK Parti sizce hangi partiyle koalisyona gider?

 

Bana göre siyasi olarak AK Parti ile HDP birbirine çok yakındır. Çünkü hem çözüm süreci gibi temel bir meseleyi birlikte yürüttüler hem anayasa konusundaki muhalefetin ortaya koyduğu kritik kırmızı, yeşil çizgiler konusunda daha liberal birbirine daha yakın görüşlerin savunucusu oldular. Demokratikleşme konusunda yine AK Parti ile HDP birbirine yakın. Cumhuriyetin vesayetçi sisteminin ortadan kaldırılması konusunda da AK Parti il HDP birbirine yakın. Bu neden bana kalsa en makul koalisyon AK Parti HDP koalisyonu derim.

 

Ama seçim kampanları boyunca iki taraf birbirine çok sert ve ağır şeyler söylediler. Hatta HDP,  “Erdoğan’ı seçtirmeyeceği” kampanyası üzerinde kurduğu için AK Parti’ye karşı olanların oyunu alan yeni bir strateji izledi. Bu yolu izlediği için de şimdi de geriye dönmesi çok zor görünüyor. İşte bu yönüyle AK Parti HDP koalisyonu pek mümkün görünmeyebilir. Daha büyük bir ihtimal AK Parti CHP koalisyonu. Bu aslında Türkiye’deki kutuplaşmanın yumuşaması, Türkiye’deki temel meselelerinde merkezin güçlenmesi ve merkezde ortaklaşa kararların alınmasında imkânların yaratılması bakımında AK Parti CHP koalisyonun makul ve Türkiye’nin bu krizli dönelerini atlatmasına yardımcı olabilecek bir koalisyon olabilir.

 

HDP, MHP ile koalisyon yapar mı?

 

HDP, MHP ile anlaşıyorsa bence Kürtler’in oylarına günah demektir. Çözüm sürecine karşı, demokratikleşmeye karşı, askeri vesayetin kaldırılmasına karşı çıkan bir parti ile eğer HDP Kürt oylarını alıp onlarla ittifakla bir yere taşıyorsa bu HDP’ye verilen oylara yazık olur. Kürtler HDP’ye askeri vesayet geri gelsin, çatışmalar başlasın diye mi oy verdiler.  Bunların geri gelmesini talep edecek bir koalisyona eğer Kürtler destek verecekse ben kendi oyuma yazık olmuş derim.

 

Siz HDP’ye mi oy verdiniz?

 

Evet. HDP’ye oy verdim.

 

Bu seçimde sol kanat HDP’ye mi kaydı sizce?

 

Şimdi Türkiye’de sosyalist anlamında dediğimiz solun oyu yüzde biri bulmadığını biliyoruz.  Onun için oyları bir yere kaysa ne olur kaymasa ne olur. Ben HDP’ye fazladan Kürt oylarının dışında yüzde bir bucuk oy geldiğini düşünüyorum. Bu oy da AK Parti’ye ve Erdoğan’a öfke duyan HDP’nin onlara zarar vermesini bekleyen kesimin tercihi olduğunu düşünüyorum.

 

Koalisyon hükümeti kurulamazsa erken seçime gidilir mi? Gidilirse HDP tekrar barajı aşar mı?

 

Seçimden bir gün sonra yapılmış anket var. AK Parti %45’te, CHP % 25’te kalıyor, % MHP % 14 düşüyor, HDP % 12 düşüyor. Bu anketin sonucudur. Seçim belli olduktan sonra seçmenin önemli bir kısmı AK Parti’ye oy vermeyip HDP ile MHP ‘ye verdiğine pişman olmuş.

 

Neden?

 

Aslında seçmenin bir kesimi AK Parti’ye ders vermek istiyordu.  Ama bu dersi iktidardan düşürmek için değil de zayıf bir iktidar kurmak şeklinde dersi vermek istiyordu şeklinde yorumlamak mümkün. Bir koalisyona doğru ve Türkiye’nin ekonomik ve siyasi krize doğru gittiğini gören seçmen verdiği oydan anlaşılıyor. Birde Başkanlık sitemine karşı olanların oyları da HDP’ye gitti. 

 

Türkiye’de siyaset iki ana bloğa doğru mu kayıyor. Sosyalist demokratlar ile muhafazakâr demokratlar gibi yeni bir model mi oluşuyor?

 

Şimdi HDP ne kadar sosyalist bir parti tartışılabilecek bir konu. HDP milli karakteri, ulusal karakteri, etnik karakteri ağırlığı basan bir hareket. Tabi ki içinde ciddi bir solcu birikim var ama HDP’nin seçmen kitlesine baktığımız zaman Kürt oyları yüzde doksanı oluşturuyor. Bu yüzde doksanın sosyalist olduğunu iddia edemeyiz.  Asıl olan HDP’ye barajı aştıran dindar ve muhafazakâr Kürtler’in oylarıydı.

 

Dindar Kürtler bu seçimde neden AK Parti’ye değil de HDP’ye oy verdi sizce?

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kobani’den başlayıp süreçle devam ederek kullandığı kutuplaştırıcı ve ötekileştirici sert dil, Kürt dindarlarının oylarını kaybetmesine yol açtı.   Erdoğan, dindar Kürtler’in AK Parti’den kopmasına HDP’ye yönelmelerine sebep oldu. O yüzden kitle açısından HDP’nin bir sosyalist demokrat parti olduğu kanaatinde değilim. HDP için milli demokrat, ulusal demokrat demek daha doğru olur bence.

 

Muhafazakâr demokrasiye gelince, Türkiye’de evet muhafazakârlarda ciddi bir liberalleşme ve değişim eğilimi var. 2002’den 2013 kadar Türkiye’de çok sayıda reform yapıldı ve bu reformlara AK Parti kitlesi destekledi. AK Parti kitlesinin çoğunluğu dindar ve muhafazakârlar olduğunu biliyoruz. Türkiye’de dindarlardan oluşan bir değişim potansiyeli halen varlığını sürdürüyor ve Kürt meselesinin çözümünde de en yumuşak en yakın olan kesimin yine dindarların olduğunu biliyoruz.

 

Seçimden sonra Türk İslamcı çevrenin Kürt seçmene “ihanet ettiler” gibi itham ve eleştirileri oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Şimdi Kürt meselesi milli bir meseledir, dini bir mesele değil. Onun için Kürtler siyasi tercihlerini öne çıkardılar. Kürtler Müslüman olmaktan vazgeçtikleri için değil, Müslümanlık onların ortak kimlikleri. O nedenle bu eleştiri gerçekçi değil. Dindarlık her zaman vardır bu toplumun içinde. Müslümanlık dışlanmıyor Kürtlük dışlanıyor. Ve Kürtlük kimliği öne çıktı seçimde. Erdoğan çıkıp “Kürt sorunu bitmiş” diyecek. “Kobane düştü düşecek” diyecek. Ondan sonra Kürt siyasi hareketi için daha ağır şeyler kullanacak buna tepki gösterecek Kürtler başka bir partiye oy verecek. Buna “Kürtler ihanet etti” diye itham etmek doğru değildir.  AK Partililer kendileri açısından “Neden Kürtler’in bu kadar tepkisine yol açtı, Kürtler neden AK Parti yerine HDP’yi tercih etti” diye araştırsınlar daha iyi olur.    

 

Çözüm sürecinin daha şeffaf bir şekilde ilerlemesi için AK Parti’nin hangi parti ile koalisyon kurması daha doğru bir yaklaşım olur?

 

Tabi ki AK Parti CHP koalisyonu çözüm konusunda bir imkân olabilir. Ben CHP’nin çözüm sürecine çok düşmanca yaşlaşmamasını yüksek görüyorum.  AK Parti ile CHP koalisyonu Kürtler’le ilgili belli mesafelerin katletmesi için önemlidir. Bundan sonraki aşamalarda özellikle çözüm sürecinin anayasal meseleler ilgili iki parti olumlu işler yapabilir. Ama AK Parti MHP ile koalisyon yaparsa süreç için şansızlık olur. Zaten Devlet Bahçeli “çözüm süreci önceliğimizdir diyen bize gelmesin” şeklinde bir açıklama yaptı.

 

Kandil, “Silahların bırakılmasına Öcalan ve HDP karar veremez” dedi. Kandil ile Öcalan ayrışıyor mu sizce?

 

Türkiye açısından artık PKK’nın Türkiye’de silahlı mücadelenin yürütmesinin ne psikolojik, ne siyasi ne de sosyolojik bir tabanı kalmadı. PKK kandilde savaş kararı alsa bile şuan ki Türkiye’deki toplumsal ruh hali HDP’nin yüzde 13 oranında oy alarak 80 milletvekiliyle meclise girmiş olması,Türkiye’nin batısında da destek alıyor olması ve halen buna rağmen PKK “Ben işlerimi silahlı mücadele ile çözeceğim” diye ısrar etmesi çok gerçekçi değil.

 

Mesela sormak lazım. Bir Kürt olarak niye isyan ettin? Parlamentoda temsil edilmiyorum, örgütlenme hakkım yok, fikrimi söylemeye hakkım yok. PKK’nın gerekçesi buydu. Şimdi yüzün üzerinde belediye yönetimi elinde, 80 vekili mecliste, Türkiye partini meşru bir parti olarak kabul etmiş, seçimlerde barajı aşmışsın, Türkiye’nin batısında oy almışsın buna rağmen silahlı mücadele devam ediyor diyebilir mi?

 

Onun için Kandil ve PKK’nın açıklamaları geleceğe yönelik maddi bir manası yok. Kandil ile Öcalan arasında bazı konularda görüş ayrılıkları vardır ama zıtlaşmazlar. Şöyle bir gerçek var: Türkiye’de barış sürecinin kurucularından biri Abdullah Öcalan’dır. Öcalan 2013 Newroz’unda “silahlı mücadele miladını doldurmuştur” dediğinde ne Kandil, ne HDP ne de bazı aydınlar inandı. Zannettiler ki Öcalan’ın bu açıklamalarına rağmen PKK silahlı mücadeleyi sürdürür. Peki şimdi nereye geldik, Öcalan’ın dediğine geldik mi? Bu şekilde devam etmesi en çok Kürtler’in işine yarayacaktır.

 

Yeni kurulacak olan koalisyon hükümetinin Güney Kürdistan ile ilişkileri nasıl olur?

 

Türkiye’nin Kürdistan ile siyasi ilişkilerin ötesinde aynı zamanda ekonomik ilişkiler de çok ileri seviyededir. Biliyoruz ki Türkiye’den çeşitli partilere mensup birçok siyasetçi ve iş adamı Kürdistan’da yatırım yapıyor.  Bunların içerisinde MHP’liler de var. O nedenle Türkiye’nin Kürdistan ile ilişkileri koparmaya çalışmak Türkiye ekonomisine iyi olmaz. CHP ile MHP hükümeti de olsa Kürdistan ile ilişkilerin çok değişeceğini sanmıyorum.

 

Güney’de  Kürdistan’ın bağımsızlığı söz konusu. Siz Kürtler’in bağımsız olma isteğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Ben bu meseleye bir demokrat olarak bakıyorum. Kürtler bağımsız bir devlet olarak yaşamak istiyorlarsa onların en doğal ve en insani haklarıdır. Ama ben Türkiye için Türkler ile Kürtler’in demokrasinin verdiği imkânlar çerçevesinde birlikte yaşamaları taraftarıyım.

 

PORTRE /Oral ÇALIŞLAR

 

14 Aralık 1946'da Tarsuslu Kürt-Türkmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Liseyi Tarsus Amerikan Lisesi ve Tarsus Lisesi'nde tamamladı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nde bir yıl okuduktan sonra (1966) İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi'ne geçti.1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi.

 

Türk Solu, Aydınlık dergilerinde yazılar yazdı.12 Mart 1971 darbesinden sonra tutuklandı. 1974 yılında çıkarılan af kanununa kadar üç yıl hapiste yattı. 1978'de yayınlanan günlük Aydınlık gazetesinin genel yayın yönetmeniydi. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle yeniden tutuklandı. Kaçaklık ve hapis günlerinden sonra Ağustos 1988'de serbest bırakıldı.12 Mart'tan 12 Eylül'e Mamak olmak üzere yayınlanmış 20’ye yakın kitabı bulunuyor. Çok sayıda gazetecilik ve araştırma ödülü sahibidir.

Editör: TE Bilisim