İnşallah kelimesi Allah uygun görürse, Allah dilerse, anlamına gelir. Rivayete göre risaletin ilk yıllarında Mekkeliler, Hz. Peygamberin iddiaları hakkında bilgi almak amacıyla Medine’deki Yahudi bilginlerine bir heyet gönderdiler. Yahudi bilginler, onun peygamber olup olmadığından emin olmak için kendisine üç soru sormalarını tavsiye ettiler. Bu üç soru Ashab-ı Kehf’e, Zülkarneyn’e ve ruhun mahiyetine dair sorulardı. Mekkeli heyet, Medine’den dönüp bu soruları Hz. Peygamber’e yönelttiğinde Allah Resulü (sav) “İnşallah” demeden; “Sorduğunuz bu sorulara yarın cevap vereceğim.” diye karşılık verdi. Ancak günler geçtiği hâlde kendisine bu sorulara dair vahiy gelmiyordu. Bunun üzerine Kureyşlilerden, Hz. Peygamber’i üzen dedikodu ve yalanlamalar gelmeye başladı. Nihayet on beş gün sonra, sorulan sorulara cevap teşkil eden Kehf suresinin ilgili ayetleri nazil oldu. Bu surede Hz. Peygamber için sembolik bir itap ifade eden iki ayet yer almaktadır ki bu ayetler şöyledir:

“Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşallah demedikçe) hiçbir şey için, ‘Bunu yarın yapacağım.’ deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an ve: ‘Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir’ de.” (Kehf, 18/23-24.)

İnşallah sözünün diğer bir anlamı da başarıyı Allah’tan talep etmek, O’nun yardımına başvurmak demektir. (Diyanet)

Her zaman yazdığım, söylediğim gibi ben din âlimi değilim. Ancak nakil yapıp, kendi görüşümü belirtirim. Yazımızda dini bir terimi açıklamaktan çok bu ifadenin toplumda yanlış kullanıldığını ve bilmeden istemeden Allah’ın adını vererek Allah’a saygıda kusur edildiğinin farkına varılmasını sağlamak istedim.

Şöyle bir düşünelim, inşallah sözünü gerçek anlamında kullanıyor muyuz? Çoğumuzun cevabının -ben dâhil olumsuz olduğunu tahmin ediyorum. Bu kelimeyi çoğumuz olumsuzluk anlamında kullanıyoruz. Yıllar önce kızımın düğününün hazırlığını yapıyorduk. Davetiye gönderdiğim arkadaşların çoğu “İnşallah katılacağız” dediler. Ben de bu sözü gerçek anlamda, yani “Allah dilerse katılmayı düşünüyoruz ancak Allah dilemeyip bir engel çıkarsa katılamayacağız.” biçiminde anladım. Düğün günü geldi çattı. Yerler ayrıldı. Yemekli düğün olduğu için sayı önemliydi. Düğün başladı ancak “inşallah” diyenlerin tamamına yakınının düğüne iştirak etmediğini gördüm. Sonradan düşündüm de ben de “inşallah” sözünü olumsuz anlamda kullanıyordum. Yani bu sözü kullanınca mealen, “Gelmeyeceğim ama yolum düşerse katılabilirim”. Bunu düşününce şaşırdım. Demek ki ben de kültüre uymuştum ve Allah’ın adını olumlu anlamda kullanmak gerekirken olumsuz anlamda kullanıyormuşum. Ancak bu durum gelenekte var olsa da doğru bir tavır değildir. Bir taraftan Allah’ı ortaya koyuyor ve olumlu bir mesaj veriyoruz diğer taraftan ise içimizden olumsuz bir düşünce geçiriyoruz.

Bu tespit önemli mi? Bana göre çok önemli. Allah’ın adının kullanıldığı yerler özel olmalı, amacına uygun kullanılmalı. Diğer taraftan ayette belirtildiği gibi program yaparken inşallah diyelim ki bu işi Allah bize kolaylaştırsın. Yazımızı Nasreddin Hocaya ithaf edilen bir fıkra ile bitiriyoruz:

Nasreddin Hoca, bir gece hanımıyla konuşurken söz arasında, “Hanım, yarın güneş açarsa tarlaya, hava yağmurlu olursa oduna gideceğim” demiş. Hanımı “İnşallah de hoca” diye uyarınca;

“Ya hu kadın, bunun inşallah maşallahı olur mu? Yarın hava ya kapalı ya açık olur. Ben de ya tarlaya ya oduna giderim” der.

Hoca sabah olur olmaz yola koyulur. Bir süre sonra haydutlar önüne geçip, bir köy sorarlar, hoca eliyle işaret edip yerini gösterir. Haydutlar “O zaman düş önümüze de bizi oraya götür” derler. Hoca “işim var” deyince de hocayı bir güzel hırpalayıp önlerine katarak yağmur çamur köye kadar kendilerini götürtürler. Yara bere içinde kalan hoca bir yolunu bulup sürüne sürüne gece yarısı evine döner. Kapıyı vurur. Karısı pencereden “Kim o?" diye seslenince hoca perişan ve bitkin bir sesle:

- İnşallah benim, karıcığım inşallah benim, der.

Rabbim bizlere rızasıyla  doğru istikamete yol alan kullardan olmayı nasip etsin inşallah!..