Hakkında “Yoğurdun Steve Jobs’u” diye başlıklar atılan, Amerika’nın en çok satan yoğurt markası Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya: “Çöpe attığım, üzerinde ‘satılık yoğurt fabrikası’ yazan kağıt hayatımın dönüm noktam oldu” demişti. Chobani yoğurtları şu anda Amerika’nın yoğurt pazarının yüzde 50’sine sahip ve çok başarılı bir marka olarak hem Türkiye’nin hem de Amerika’nın gururu oldu. ABD’nin en büyük yoğurt üreticilerinden Chobani’nin kurucusu Erzincanlı Hamdi Ulukaya, 2005 yılında New York’ta küçük bir yoğurt fabrikası alarak yola çıktı. Bugün 1 milyar dolarlık ciroyla dev bir işletme haline getiren Chobani’nin patronu Ulukaya bu yıl dünyada yılın girişimcisi seçildi. ABD’ye dil öğrenmek için giden Ulukaya, Amerikan rüyasının simgesi oldu. ABD’de her gün ününe ün katan Ulukaya dünyanın 1268’inci zengini olmasına rağmen gözünü ve elini ne doğduğu topraklardan neden tarım ve hayvancılıkta Türkiye’nin en verimli meralarına sahip olan Van’dan çekmedi. Geçtiğimiz yıl temellerini attığı tarım işletmesinde 300 inekle süt üretimine başlayan Ulukaya, şimdilerde bu sayıyı 900’e çıkarmanın hesaplarını yapıyor. O bu amaçla çalışmalara devam ederken onun tesislerinde de çok önemli bir ziyaretçi vardı. ABD büyükelçisi Ulukaya’nın Erciş’teki tesislerini gezip, ABD’li iş adamlarını Van’da teşvik etmeye davet edeceklerini belirtti. Dünyanın önde gelen iş adamları Van’da yatırım için yarışırken Vanlıların ise tarım ve hayvancılıktaki yatırımlara yönelik tereddütlü tutumu dikkat çekiyor.

 

Yıllar önce gittiği ABD’de eski bir yoğurt fabrikasını alarak işe başlayan ve 2013 yılı gelip çattığında ABD’nin yoğurt devi ve dünyanın sayılı işadamlarından birisi olan Hamdi Ulukaya’nın geçtiğimiz yıl Erciş’e bağlı Zilan’da kurduğu süt üretme işletmesi her geçen büyümeye devam ediyor. Van’daki verimli meraların farkına varan ve burada gücüne güç katan yoğurt devinin bu tesislerinde haftasonu önemli bir konuğu vardı. Bu tesisleri ziyaret eden ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Amerika'da 2012 girişimci ödülü alan, 2013'te ise dünya girişimci ödülüne layık görülen 'Chobani' yoğurtlarının sahibi Hamdi Ulukaya'nın Erciş İlçesi'ndeki işletmelerini ziyaret etti. Doğa turizmi için geldiklerini belirten Büyükelçi Ricciardone, Amerikalı işadamlarını bölgeye yatırım yapmasını teşvik edeceklerini söyledi.

300 İNEKLE BAŞLADI HEDEF 900!

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone bugün kızı ile birlikte turistik amaçla Van'a geldi. Ağrı Dağı'na da tırmanış yapacak olan Büyükelçi Ricciardone, ABD'de 8 yıl önce Erzincanlı işadamı Hamdi Ulukaya tarafından kurulan ve 2012 yılında Amerika'da girişimcilik, 2013'te ise dünya girişimcilik ödülü alan Chobani yoğurtlarının, Van'ın Erciş İlçesi'nde Zilan Vadisi'ndeki Altındere Tarım İşletmesi'ni ziyaret etti. ABD'den getirilen 300 baş 'Jersey' ırkı sağmal ineklerinin bulunduğu tesisleri gezen Büyükelçi Ricciardone ve kızı bol bol fotoğraf çektirdi.

“TEŞVİK ETMEK İSTİYORUZ”

Ulukaya’nın Van’daki yatırımını ilgi ile gezen ve burada yatırımların artması için destek olacağını da belirten Ricciardone, “Bölgedeki Amerikan yatırımlarını teşvik etmek istiyoruz. Buradaki işletme çok güzel bir tecrübe. Buranın ne kadar güzel olduğunu gördük. Hem tarım, hem doğa var. Amerikalı yatırımcıları teşvik etmek istiyorum. Doğayı korumak çok önemli birşey" dedi.

ULUKAYA: BÜYÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ

ABD'de 3 bin kişinin çalıştığı Chobani yoğurtlarının sahibi Hamdi Ulukaya'nın kardeşi Bilal Ulukaya da Büyükelçi Ricciardone'nin ziyaretlerinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ulukaya, şunları söyledi: "Büyükelçi doğayı seven bir kişi. Bize ziyarette bulundu. Chobani yoğurtları 2008 yılında Amerika'da kuruldu. Şu anda Amerika'nın yoğurt pazarının yüzde 50'sine sahip. Çok başarılı bir marka olarak hem Türkiye'nin hem de Amerika'nın gururu oldu. Bu ziyaret bize tebrik ziyaretiydi. Van bölgesi mera yönünden çok önemli bir yer. Bu işletme Van'da ilk, Türkiye'de ise ikinci Jersey işletmesi. Bir yıl oldu hayvanların adaptasyonunda bir sorun olmadı. Bu hayvanların seçiminde yanılmadık. Önümüzdeki dönemde ise 600 baş daha getirtip sayıyı 900'e çıkaracağız. Bu hayvanlarda süt verimi 18-19 litre ve yağ, protein oranı çok yüksek. Hemen hemen koyun sütüne eşdeğer."

ULUKAYA HES’E KARŞI!

Ulukaya, ilçedeki Zilan Deresi üzerinde yapılması planlanan 2 HES projesinin olduğunu da belirterek, "Biz HES projelerine karşıyız" dedi. Tarım Bakanlığı'nın, mülkiyeti TİGEM Genel Müdürlüğü'ne ait olan Altındere Tarım İşletmesi üzerinde Zilan Deresi'nde yapılması planlanan Zilan regülatörü adlı bu iki projeye onay verilmesini istediğini belirten Bilal Ulukaya, "Herhangi bir inceleme yapmadan, doğaya verilecek tahribat ve tarım arazilerin çoraklaştıracağı hesaba katılmadan, kiracı olarak bizden HES projesine onay vermemizi istiyorlar. Ve bununla ilgili bize yazılı talepte bulundular. Biz bu talebi uygun bulmadığımızı, onay vermeyeceğimizi söyledik" dedi.

“DUYARLI OLUNMALI”

Bilal Ulukaya, bu projelerin Zilan Vadisi'ndeki kendisine has doğa florasını bitkileri hayvancılık ve tarımı geri dönülmez bir şekilde katledeceğini ve bölge halkının tek geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu ifade ettiklerini, bunun üzerine TİGEM Genel Müdürlüğü'nün kendilerine karşı dava açtığını anlattı. Ulukaya, "Sürekli teftişler yapıyorlar ve bize onay vermemiz için baskı yapıyorlar. Biz kamuoyunun bu konuda duyarlı olmasını istiyoruz" diye konuştu.

ULUKAYA’NIN BAŞARI HİKAYESİ

Van’da kurduğu süt üretimine yönelik yatırımı ile de gündeme gelen Ulukaya’nın oldukça da farklı bir hikayesi var. Dil öğrenmek için gittiği ABD’den bir milyarder olarak dönen Ulakaya bu zenginliğe rağmen Doğu’nun verimli topraklarını unutmamış ve zenginliğinin temellerini oluşturan bu topraklara hep bağlı kalmış. İş dünyasına ait haberlerin bulunduğu “ciddi” dergilerde ve gazetelerin ekonomi sayfalarında yayımlanan başarı öykülerini aklınıza getirin. Aldığı ödüllerle birlikte şık ofislerindeki büyük masalarının başında ya da fabrikalarının önünde poz veren işadamlarını ve işkadınlarını mutlaka anımsayacaksınız. Hamdi Ulukaya (39) da onlardan biri. Üstelik başarı hikayesi alışık olduklarımızdan çok daha renkli. Dedesi ve babası ile birlikte yaz aylarında yaylaya çıkıp koyun güden, üniversite çağına kadar ne olacağına bir türlü karar veremeyen. Amerika gibi bir yere tek kelime dahi İngilizce bilmemesine rağmen “Gidip bir bakayım, nasılmış oralar?” diyerek gidebilen biri o. Her ne kadar “Maceraperest değilim” dese de risk almaya bayılıyor. Hiç düşünmeden, hesap kitap yapmadan aldığı risklerde hiç yanılmamış olmalı ki şu an Amerika’nın en başarılı 10 işadamından biri ve 40 yaş altındaki işadamları arasında en parlak girişimci olarak anılıyor.,

İŞTE TÜM BU ZENGİNLİĞİN BAŞLANGIÇ HİKAYESİ

Dedem Elazığ’daki Şavak aşiretinin lideriydi. Ondan sonra da babam geldi. Ancak aşiret denilince hep mal mülk üzerine işleyen bir sitem gelir akla. Bizimki öyle değildi. Dedem de babam da manevi liderlerdi. Ben altı kardeşli bir ailede, Fırat Nehri’nin kenarında, Munzur Dağları’nın eteğinde küçük bir kasabada büyüdüm. Hayatım dedemin dizinin dibinde aşireti nasıl yönettiğini izleyerek geçti. Verilen sözün tutulması gerektiğini, bir işte önceliğin insan ve ona duyulan güven olduğunu ondan öğrendim. Babam mandıracılık yapardı. Ben de yazları yaylaya çıkar, ona yardım ederdim. Dil öğrenmek istiyordum. Öylesine, bir gidip bakayım dedim ve Long Island’a gittim. İlk başlarda her giden gibi bocaladım, yalnız kaldım çok. Amerika’ya küçük bir sırt çantasıyla gittim, hiçbir şeyim yok sanıyordum ama meğer ailemden öğrendiğim deneyim ve bilgilerle doluymuş. Başarılı olmak için gereken her şeye sahipmişim. Chobani’nin kurulma hikayesi de enteresandır. Masamı toplarken elime bir kağıt geldi. Üzerinde “Makineleriyle satılık yoğurt fabrikası” yazıyor. Attım çöpe. Yarım saat sonra çöpün içinde kağıdı arıyordum. Karşıma bir fırsat çıktı, birçok insanın başına her gün geliyor ama ben fark ettim ve değerlendirdim. O çöp kutusu hayatımın dönüm noktasıdır bu yüzden. Fabrikada çalışan 55 kişi kararımda etkili oldu. O insanlar bir ay sonra kapanacak bir fabrikada çalışıyorlardı ve gittiğimde işin hiç teklemediğini gördüm. İnsanlarda ne bir isyan, ne bir bıkma ya da moral bozukluğu... Çok etkilendim. Dedim ki “Bu insanlar kapanmak üzere olan bir fabrikada böyle çalışıyorlarsa yeni bir yatırımda neler yaparlar.” Beni yanıltmadılar. Dört yılda Amerika’nın en büyük süt alımını yapan fabrika olduk.


Orhan AŞAN/Şehrivan

Muhabir: TE Bilisim