Başlığı görünce konu hemen aklınıza gelmiştir.

Bahsettiğim söz çok uzun yıllar öncesine ait. Denilir ki, Aristoteles'in öğrencisi olan Büyük İskender felsefeye meraklı, filozoflara değer veren bir hükümdardır. Gezen, tozan ve merak eden bir isimdir. Bu ziyaretleri kapsamında bir gün Korint'e giden Büyük İskender, Diyojen'i ziyaret eder ve ona bir dileği olup olmadığını sorar. O ise bu soruya “Gölge etme başka ihsan istemem.” Şeklinde bir yanıt verir.

O yanıt binlerce yıl sonra hala geçerliliğini koruyan ve günümüzün ‘moda’ kullanımlarından biri haline gelen ‘afili’ cümlelerden biri olmuştur.

Ne zaman, varlığı bir anlam ifade etmeyen, yokluğunun daha büyük mana taşıdığı bir kişi, olay ve durum ile karşılaşsak söylemeden edemiyoruz.

Benim kullanım amacım ise dün hatırlanan belli bir ayrıcalıklı kesim ile alakalı.

Biliyorsunuz dün 3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ idi.

Haber bültenlerine, sosyal medya sayfalarına yığınla bu güne özel mesajlar düştü.

Diğer önemli gün ve haftalarda yaşadığımız gelenek aynen devam etti.

Normal şartlarda hiç hatırlanmayan kesimler dün mesajlara konu edilip paylaşımların muhatabı oldu.

Kurumlar, yöneticiler, siyasiler bolca mesaj paylaştı.

Engelli bireylerin engelsiz bir yaşama kavuşması yönünde temenni ve mesajlar paylaşıldı.

Üstelik bu mesajların büyük çoğunluğunu da bu yönde engel yaratan kurum, kuruluş temsilcileri yaptı ne gariptir.

Şöyle özetleyelim.

Kentimizde engellilerin günlük yaşamda rahata kavuşmasını sağlayacak temel önceliklerin büyük bölümü eksik.

Son yıllarda yol ve kaldırımlarda engelli bandı konulması yönünde bir gelenek oluşmasına rağmen bir türlü yolun sonunu getiremeyen ya da engelli bir bireyi ya ağaca ya duvara toslatacak çalışmalar yapan belediyeler var.

Engelsiz Yaşam Merkezi gibi nadide alanları yapanları ve inşa edenleri tenzih ediyorum ama bunun dışında ciddi manada eksiklikler var.

Bir engellinin yardım almadan yürüyemeyeceğim, üst geçitleri kullanamayacağı, bir çok temel ihtiyacını görmekten mahrum kalacağı bir kentte yaşıyoruz.

Bu mesajları paylaşan yöneticilerin büyük bölümü engelli bireylerin rahata kavuşması gereken çalışmaları hayata geçirmeyen isimler.

Engelli bireylerimiz araçla ilerlemenin, yolda yürümenin imkansız hale geldiği bir şehirde engelli olmanın tüm dezavantajlarını yaşarken, yılda sadece bir kez ya tekerlik sandalye hediye edilme töreniyle ya da mesajlarla hatırlanıyorlar.

Oysa ki engel demek sadece tekerlekli sandalyeye mahkum olmak demek değil.

Türlü çeşit engele sahip olan bireylerin her birinin ihtiyaç ve gereksinimleri farklı.

Tekerlekli sandalye gibi engelliler ile özdeşleşen o araç kentteki diğer engellilerin de ihtiyacı olan bir araç değil.

Bu kentin görme engellisini ya da işitme engellisini düşünerek yapılan diğer adımların bir çoğu eksik.

Onların da sosyal bir yaşam içerisinde yer almasını, topluma karışmasını sağlayacak alanlar konusunda hala önemli eksiklikler var.

Önemli olan bunları tamamlamak.

Bu anlamda adımlar atmak.

Öbür türlü sadece yılda bir engelli bireyleri hatırlayıp mesaj paylaşmak hiçbir anlam ifade etmiyor.

Eminim ki, diğer tüm günlerde olduğu gibi bu samimiyetsizliği görmese de okuyan, işitmese de duyan, duymasa da birilerinin aktardığı engelliler de Diyojen ile aynı tepkiyi gösteriyordur.

“Gölge etmeyin başka ihsan istemem!”