Erdoğan’ın konuşmasından başlıklar şöyle: "Her ne kadar birileri kabul etmese de asrın felaketi diye nitelenen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler ile sonrasında gelen ve büyüklüğü 6.6’ya kadar çıkan 11 bin 400’ün üzerinde sarsıntılar yaşadık

İçinden geçtiğimiz sürecin normal bir durum olmadığını ülkemizdeki ve dünyadaki tüm bilim insanları söylüyor, gerçekten de Türkiye bir çeşit deprem fırtınasına tutulmuş durumdadır.

Depremleri engelleyebilmemiz mümkün değildir bize düşen görev, evvela deprem öncesi altyapısıyla yollarıyla hastaneleriyle konutlarıyla, okullarıyla güvenli yerleşim yerleri inşa etmektir

Depremin ardından ise olabilecek en hızlı ve etkin acil yardım çalışmaları yürütmek, yaraları sarmak, yıkımları telafi etmektir. Her iki konuda da ülkemiz son 20 yılda geçmişle mukayese edilmeyecek kadar büyük ilerleme kaydetmiştir.

Şöyle bir hafızalarımızı yoklayalım. Sadece bizim neslimiz 1966 Muş - Varto, 1970 Kütahya - Gediz, 1971 Bingöl, 1975 Diyarbakır Lice, 1976 Van Muradiye, 1983 Narman Erzurum, 1992 Erzincan, 1999 Marmara, 2011 Van, 2020 Elazığ ve İzmir depremlerini bizzat hatırlamaktadır.

 6 Şubat'ta 11 ilimizi birden vuran deprem fırtınası milletimize hepsinden daha büyük bir acıyı ne yazık ki yaşattı. Deprem 14 milyon insanımızı doğrudan etkiledi. Bu felakette ağır kış şartlarının etkili olduğu bir zamanda karşı karşıya kaldık.

Bir yandan depremin yıktığı altyapının ve yaşanan karmaşanın getirdiği zorluklar, diğer yandan hava şartları bizi gerçekten zorladı.  Buna rağmen depremden birkaç saat sonra bakanlarımız deprem şehirlerine ulaşarak çalışmaları koordine etmeye başladı.

Son tespitlere göre depremde yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı 203 bin 958 binada 583 bin 628 bağımsız bölüm var. Bunların yüzde 98’i de 2000 öncesi yapılan binalardan oluşuyor.

Sadece yıkık durumdaki bina sayımız 31 binin, bağımsız bölüm sayımız 89 binin üzerindedir. Ülkemizdeki tüm arama kurtarma ekiplerini, dünyadaki arama kurtarama ekiplerinin çok önemli bir kısmın deprem bölgesinde topladık. Buna rağmen ancak 35 bin arama - kurtarma görevlisine ulaşabildik. 271 bin kamu personelini görevlendirdik.

İş makinesi sayısı 15 bin, uçak sayısı 78, helikopter sayısı 115, gemi sayısı 38’dir. TSK da tüm imkânları bölgedeki ve bölge dışından takviye olarak gelen on binlerce personeliyle bu çalışmalara katıldı. Ülkenin dört bir yanından intikal eden gönüllerle neredeyse yarım milyon insan depremzedelerimizin yardımına koştu.

Normal şartlarda ideal bir arama - kurtarma ekibi 80 kişiden ulaşırken en küçük birimde bile 20 kişiden aşağı olmaması gerekiyor. Bir başka ifadeyle bölgeye gönderdiğimiz tüm arama- kurtarma personeliyle ideal olarak 437 binaya, asgarisinden  1750 binaya aynı anda müdahale edebilecek kapasiteye ulaştık. Bu rakamlar değil ülkemizde dünyanın tamamında etki alanı, yıkım gücü ve can kaybı itibariyle böylesine geniş çaplı felakete aynı anda müdahale edebilecek sayıda profesyonel arama- kurtarma ekibi bulmanın mümin olmadığına işaret ediyor.

Tabii ki biz ne bunların ne de başka bahanelerin arkasına asla sığınmıyoruz. Felaketin haberini alır almaz şartları sonuna kadar zorlayarak yapılabilecek her şeyi yapmanın gayreti içinde olduk.

OHAL bölgesi, afet bölgesi ve mücbir sebep ilanlarını hemen yaparak hukuki alt yapıyı kurduk. AFAD’ın yanı sıra belediyelerimizi, STK’larımızı, polisimizi, jandarmamızı, askerimizi, sağlıkçımızı, öğretmenimizi, madencilerimizi, din görevlimizi, savcılarımızı sahada ihtiyaç duyulacak herkesi seferber ettik.

Siz birilerinin asker üzerinden, insanımızın acısı üzerinden kısır tartışmalar açmaya çalışmasına bakmayın

Sorulması gereken hesapları adli, idari, siyasi olarak sormak boynumuzun borcudur, öyle de davranıyoruz

Bu millet 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır"

Editör: TE Bilisim