ŞEHRİVAN HABER: ORHAN SAĞLAM-ŞABAN BEYAZSAÇ

Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, 2021 yılında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşadı. Son zamanlarda Van'da ve çevre illerde etkili olan yağışlar, kuruma noktasına gelen baraj ve akarsuların yanı sıra kıyılarında büyük çekilmenin yaşandığı Van Gölü'nde su miktarının bir nebze de olsa artırılmasını sağladı fakat yaşanan tahribatı telafi etmeye yetmedi. 2015 yılından bu yana etkisini hissettiren kuraklık sonrasında toparlanma süreci için daha çok yağışın gerektiği bölgede daha çok yağışa ihtiyaç duyulduğu bir kez daha dile getirildi. Kar kalınlığının yüksek kesimlerde metreleri bulduğu havzada gelecek aylarda da beklenen yağmur yağışların düşmesiyle, barajların doluluk oranlarının yükselmesi ve yer altı su kaynaklarının iyileşmesi beklenirken, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş da Şehrivan aracılığıyla önemli açıklamalarda bulundu. Akkuş, kuraklık ve iklim değişikliği sonrası Van Gölü’nün alıştığımız o şeklin artık olmadığını söyledi.

KURAKLIĞIN TAHRİBATI BÜYÜK OLDU!

Van Gölü’ndeki çekilmenin mevcut durumuyla ilgili değerlendiren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Ekolojik olayları ön görmek ve tahmin etmek çok zor. Çünkü ekolojideki tarihler çok farklıdır. Ancak hava sıcaklıklarının giderek artacağı yönünde ön görüler mevcut. Bu hava tahminleri bizi çok ciddi kuraklık riskinin beklediğini söylüyor. Bu sene geçen seneye oranla daha kar yağışlı bir seneydi. Ancak bizler uzun yıllar boyunca ortaya çıkmış olan kuraklık sorununu hemen bir kış mevsiminde yağan kar yağışıyla çözülmesini beklememiz yanlış.”

“BİR YILLIK YAĞIŞ İLE OLACAK İŞ DEĞİL”

“Kış mevsimi karlı geçti ama yaz aylarındaki sıcaklık ortalaması geçen yıllara oranla çok yüksek. Hal böyle olunca göle 1 birimlik su girerken, gölden 4 birimlik su çıkışı oluyor. Artık kurak bir periyoda giriyoruz. Ancak bu yağışlarla da çok az miktarda olmasına rağmen de artış yaşanıyor. Ancak çekilmenin kapanması için yağışlı çok çok uzun yıllara ihtiyacımız var. Birde yazların daha serin geçmesi lazım. Bir yıllık bir yağışla olacak bir iş değil. Van Gölü’nün artık haritadaki şekli değişti. Alıştığımız o şekil artık yok. Dolayısıyla bu durumun böyle devam etmesi durumunda Van Gölü’nün haritasının yeniden oluşturmak lazım.” diye ekledi.

“VAN GÖLÜ’NDEKİ SU ÇEKİLMELERİ NORMALİN ÇOK ÜSTÜNDE”

Van Gölü’nün yıllık olarak 1 ile 1 buçuk metre arasında su seviyesinin değişkenlik gösterdiğini aktaran Akkuş, “İlkbaharda eriyen kar suları göl sevilerini yükseltirken, Sonbahara doğru buharlaşmanın artması ve yağışların azalmasıyla birlikte Van Gölü su seviyesinin düştüğüne şahit oluyoruz. Ancak son bir ki yıldır, görülen su çekilmesi normallerin çok çok üstünde. Çünkü havza eskisi kadar kar ve yağmur yağışı almıyor. Ancak aylardaki ortalama sıcaklık arttığı için biz kış ayına geç ve yaz aylarına da erken giriyoruz. Eskiden Kasım-Aralık aylarında Van merkezde bile 20-30 santimetre kar bulunurken, geldiğimiz son yıllarda ise Ocak ayının ortalarına kadar kar yağışı olmuyor. Şuan da Van Gölü’ne dökülen akarsulardaki su sıcaklığı 12.4 derece ama bundan 15 yıl öncesi baktığımız zaman sıcaklığın yaklaşık 9 buçuk derece olduğunu görüyoruz. Ortalamada 2 derecelik korkunç bir artış var. Sıcaklığın yükselmesi demek yaz aylarında derelerdeki debilerin inanılmaz azalacağına işaret eder.” İfadelerini kullandı.

KURAKLIK ÇOĞRAFYANIN KADERİ OLDU!

Son yıllarda Türkiye genelinde kuraklık sorununun büyük bir problem haline geldiğini kaydeden Akkuş, “Bulunduğumuz coğrafya yarı iklime sahip bir coğrafyadır. Yani bir tık altta düştüğümüz zaman hemen kuraklık sorunuyla karlı karşıya kalıyoruz. Anadolu için sürekli uygarlıkların beşiği denilir ve aynı zamanda Anadolu uygarlıkların mezarıdır. Çünkü bulunduğumuz coğrafyada geçmiş yıllarda hep kuraklık yaşanmış. En son 1800 yılların sonunda yaşanan kuraklıkla beraber köylerdeki binlerce insan şehirlere göç etmiş ve adeta büyük iklim göçleri yaşanmış. Biz de kuraklığın en büyük örneğini Van Gölü çekildiği zaman görüyoruz. Fakat çiftçilerimiz son yıllarda kuraklığı çok ciddi bir şekilde yaşıyor.” Dedi.

“VAN GÖLÜ’NÜN SUYU İYİ Kİ TUZLU VE SODALI”

Van Gölü’nün su bütçelerini değerlendiren Akkuş, iki etken söz etti. Akkuş, devamında şunları söyledi: “Su girdisi ve su çıktısı gölün su bütçelerini oluşturuyor. Yağmur ve kar yağışlarıyla beraber göle su girdisi oluyor. Buharlaşmayla beraber gölden su çıktısı oluyor. Van Gölü’nün en büyük avantajlarından biri de suyunun sodalı ve tuzlu olması. Bundan dolayı da tarımsal alanlarda kullanmıyoruz. Türkiye genelinde tatlı su gölleri tarımsal alanlarda kullanıldığı için birçoğu yüzey alanlarının yarısından fazlasını kaybetti. Çünkü göden su çektik, tarımsal sulamada kullandık ve bitirmek üzereyiz. Van Gölü de tatlı su olmuş olsaydı şimdiye kadar bitirmek için elimizden geleni yapmıştık.”

“BİR TARAFTAN SUYUMUZ HIZLA AZALIYOR VE NÜFUS ARTIYOR”

Kuraklığın sebeplerinden söz eden Akkuş, şunları kaydetti: “Bizim etkin bir su yönetimi politikamız yok. Yani, biz halen üzeri açık kanalarla ve salma sulama yönetimini kullanıyoruz. Bir taraftan suyumuz hızla azalıyor ve nüfus artıyor. Bu anlamda da suya ihtiyaç giderek artıyor. Ancak bizde ısrarla çok su isteyen bitkiler etmeye devam ediyoruz. 800 bin yıl önce oluşmuş bir gölden bahsediyoruz. Bu anlamda da Van Gölü, kuraklığı tarihi boyunca her zaman yaşadı. 100 bin yıl önce Van Gölü, çekiliyor ve Tatvan önünde küçücük bir su birikinti olarak kalıyor. Su altında kalan yerlerin hepsi karaya çıkıyor. Buralarda da yerleşim birimleri ortaya çıkıyor. Son göl tekrar yükselince yerleşim yerleri su altında kalıyor ve bu hep böyle devam ediyor.”

“ŞİMDİDEN KRİZİ DEĞİL, RİSKİ YÖNETMEMİZ GEREKİYOR”

sevindirici olduğunu ama olayın çözümü olmadığını belirten Akkuş, çiftçiler içinde zor dönemlerin olduğunu söyledi. Van’da birçok çiftçinin tarlarını ekmediğine şahitlik ettiğini ifade eden Akkuş, “Bunun nedenleri de hem suyun olmaması hem de yakıt fiyatlarının artmasından kaynaklandığını görüyoruz. Bu yağan kar yaşına da hiçbir çiftçi güvenmemeli, çünkü bu çözüm değil. Şimdiden krizi değil, riski yönetmemiz gerekiyor. Bütün sulama sistemini baştan aşağı değiştirmemiz lazım. Yaz aylarında kontrolsüz su alımını engellememiz lazım. Çünkü ilerleyen yıllarda içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Havzadaki kuraklığa şimdiden refleks almamız ve ona göre yönetim politikaları belirlememiz lazım.” Görüşlerine yer verdi.

Editör: TE Bilisim