MÜSİAD Van Şube Başkanı Ertuğrul Balibay, gündemdeki konulara ilişkin açıklama yaptı. Kenti ve ülkeyi ilgilendiren konularda açıklamalar yapan ve özellikle ekonomi temelli değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaşan Balibay, kenti de ilgilendiren ekonomik sorunlardan söz ederken yüksek kiralar, piyasadaki fiyat yüksekliği gibi konulara değinirken bu anlamda kentte yaşayanların da sürece dahil olması gerektiğini belirtirken; “Vanlı hemşerilerimize, tacirlerimize şehrimizi daha yaşanabilir bir hale taşımak için çaba sarf etmelerini rica ediyoruz.” Dedi.

“EKSİKLER VE YANLIŞLAR KONUSUNDA HER VATANDAŞ GİBİ BİZLER DE ELBETTE Kİ ŞİKÂYETÇİYİZ”

Balibay, gündemi meşgul eden üç konunun olduğunu belirterek, “MÜSİAD olarak güncel konulara ve ekonomik konulara değindiğimizde, eksikleri tespit ve şikâyetçi olmanın yanında farklı bir yol daha izlemekteyiz. Eksikler ve yanlışlar konusunda her bir vatandaş gibi bizler de elbette ki şikâyetçiyiz, bununla beraber biz bir eksiği tespit ettiğimizde bunun çözümü ne olmalı diye çözüm önerileri de sunmaktayız. Bunun da aslında muhalefet olmanın, eleştirel olmanın bir erdemliliğidir, gerekliliğidir diye düşünüyoruz. Bu bağlamda baktığımızda son günlerde gündemimizi en çok meşgul eden 3 konuyu sayabiliriz. Ekonomik anlamda da bir ekonomik gidişat çerçevesi çizip bazı bilgilendirmelerde bulunmak istiyoruz. Güncel konulardan biri şüphesiz ki Gazze olayı, ikincisi mevcut yaklaşan yerel seçimler ve seçim süreci hazırlıkları, üçüncüsü de gündem olan Şeyh Said meselesi. Bunlar güncel meselelerimiz. Ekonomik piyasaları değerlendirmek ve özellikle bugünlerde daha çok önem kazanan ekonomik piyasaların içerisinde önemli gördüğümüz asgari ücretlerin belirlenmesi ve 2024 yılında uygulanacak ücret politikaları üzerine de birkaç cümlemiz olacaktır” dedi.

 

Su birikintisine düşen çocuk hayatını kaybetti Su birikintisine düşen çocuk hayatını kaybetti

“GÜNCEL KONULAR İÇERİSİNDE GAZZE ŞÜPHESİZ Kİ, ÇOK DEĞERLİ VE ÇOK ÖNEMLİ BİR YER KAPLAMAKTADIR”

Balibay, Gazze’de olan olaylara değinerek şunları söyledi: “Güncel konular içerisinde Gazze şüphesiz ki, çok değerli ve çok önemli bir yer kaplamaktadır bizler için. Çünkü bizler milli ve manevi duyguları olan bir STK’yız. Gazze niçin önemli? Aslında bu saatten sonra Gazze’yi saatlerce, satırlarca anlatmanın artık fazla bir önemi yoktur. Çünkü dünya üzerindeki vicdan sahibi her insanın bunu anlamak isteyenin anlamış olması gerektiğine inanıyoruz. Bir farkındalık oluşturmak, bilgi sahibi olmayanlar için dünyanın her tarafında çalışmalar yapılmaktadır. Gerek STK’lar, gerek sivil inisiyatifler, ferdi girişimler ve gerekse de devletler, hükümetler bazında dünyanın her köşesinde bu zulmü duyurmak, farkındalık yaratmak için çalışmalar yapılıyor. Hepsi de bizim için değerlidir; ancak vicdan sahibi her insanın artık bu saatten sonra bunun çok detayına değil de ortada bir katliamın olduğunu ve tüm dünyanın gözü önünde bir avuç insanı düşük metrekareli bir alana sıkıştırıp imha politikasını hiç kimse görmezden gelemez.”

“SİYONİZM 100, 200, 300 YILDIR TÜM DÜNYAYA EKONOMİK OLARAK UYGULAMAKTADIR”

Başkan Balibay, “Biz MÜSİAD olarak, bir esnaf olarak, bir tüccar olarak baktığımızda aslında Gazze'de bugün canlarıyla bedel ödeyen insanlara yapılan vahşi zulmün aynısını aslında bu Siyonizm 100 yıldır, 200 yıldır, 300 yıldır tüm dünyaya ekonomik olarak uygulamaktadır. Ama insanlar bunun farkına varamadılar. Çünkü basını da elinde tutan bu güçler, insanların uyanmasını, bilinçlenmesini, istemediler. Dünya ekonomisini uzun yıllardır elinde bulunduran, özellikle ürünlerin ham maddesine hükmeden bu Siyonistler, istedikleri zaman dünyayı belli ekonomik krizlere sokup istedikleri ürünün fiyatını yükseklere çıkarıp istedikleri ürünü, markayı batırabilme, eğer bitiremiyorsa satın alma yoluna giderek tekelleşme yolunda hızlıca yol aldılar. Tüm dünya üzerindeki ülkelerde nereye bakarsanız bakın temizlik alanında, gıda alanında, ilaç sanayi anlamında, otomotiv anlamında birçok sektörde bunların söz sahibi olduğunu ve tekel olduklarını, hammaddeye sahip olduklarını, hükmettiklerini görebileceksiniz” diye konuştu.

“YEŞİL KÂĞITLA BU DÜNYAYI NASIL SÖMÜRDÜLER?”

“Dünyayı bu nevi sarsan böyle sinsi bir mikrobun bu saatten sonra düzelebilme ihtimali veya umudunu taşımak tamamıyla hayalperest bir yaklaşım olur. Mikrop temizlenmelidir. Biz böyle görmekteyiz. Çünkü hem ekonomik anlamda, hem yaşamsal anlamda insanların yaşam hakkına, çocuklara, hastanelere saldıracak kadar cani bir yapıdan bahsediyoruz. Bir kaç metre kare toprak için bunu yapan bir terör devletinin dünyanın ekonomisi için neler yapabileceğini varın siz düşününüz. Dünyanın bir yıl içerisindeki gayri safi hasılası, yani çalışarak ürettiği para 50 trilyon dolarken bugün dünyanın borcu 300 trilyon dolar. Peki, bu nasıl oluyor? Bu borç kime belli değil. Bütün üretim 50 trilyon dolar ama borç 300 trilyon dolar. Bu nasıl oluşturuldu, bu para sistemleri nasıl kuruldu? Tüm dünya dolarizasyona nasıl bağımlı hale getirilebildi? Bu yeşil kâğıtla bu dünyayı nasıl sömürdüler?”

“GAZZE HERKESİN DAVASI OLMALI”

Gazze’nin herkesin davası olması gerektiğini dile getiren Balibay, “Rahmetli Erbakan’ın hocamızın sözleri kulağımızda çınlamaktadır. Üç kağıt ekonomisi; borsa, döviz ve faiz. Bunların tamamının bu siyonist güçlerin ellerinde olduğuna inanmaktayız. Dolayısıyla Gazze tüm duyarlı insanların ister inançlı olsun, ister inançsız olsun ben insanım diyebilen, kendimi insan hissediyorum, insanca yaşamak istiyorum diyen herkesin davası olmalı, derdi olmalı diye düşünmekteyiz. Dünya tarihine baktığımızda Kudüs ve Filistin toprakları özgür ve emin ellerde oldukları dönemlerde dünya barış ve refah içerisinde yaşamıştır. Bundan sonra da böyle olmalıdır” dedi.

BALİBAY: ŞEYH SAİD BU MEMLEKETİN BİR DEĞERİDİR

Şeyh Said meselesine değinen Balibay, “Diğer güncel bir konu ise Şeyh Said meselesidir. Şeyh Said bu memleketin bir değeridir. Bizler manevi duyguları olan insanlar olarak veya kendimizi manevi yapıya taraf gören insanlar olarak şunu söylüyoruz; Bu memleketin alimlerini, bilim adamlarını, tecrübesi yüksek insanlarını, güçlü siyasileri ve güçlü iş adamlarını harcamak çok basit ama kazanmanın çok zor olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla bu memlekette ne kimseyi ötekileştirmek, ne kimseye kötülemek nede kimseyi çok aşırı derecede olabildiğince fazla yüceltmenin doğru olmadığına inanıyoruz. Şeyh Said’in de diğer İslam âlimleri veya diğer kanaat önderleri gibi bu topraklardan yetişmiş bu toprakların bir değeri ve evladı olduğuna inanmaktayız” diye belirtti.

“GENÇ NÜFUSUMUZ VAR VE GENÇ NÜFUS TÜKETİME DAYALI BİR HAYAT YAŞIYOR”

Balibay, ekonomiye de dikkat çekerek, “Ekonomik piyasalara yönelik açıklamalarımız ise aşağıdaki gibidir: Piyasalara yönelik genel merkezimizin düzenli olarak yaptığı ve yayınladığı açıklamalar, çalışmalar mevcuttur. Raporlamaları mevcuttur. Sektörel anlamda olsun, aciliyet olan konular hakkında olsun düzenli çalışmalarımız mevcuttur. Özellikle SAMEKS verilerimiz aylık yayınlanmaktadır. Satın Alma Müdürleri Endeksi, Türkiye’de her ay düzenli şekilde yayınlanan bir verimizdir. Bu da ekonominin gidişatına yönelik üretici ve tüccara bir ışık tutmaktadır. Ekonominin Türkiye'de doğru, düzgün ve çok iyi olduğundan elbette söz etmiyoruz. Bir ekonomik kriz mevcut. Bu özellikle pandemi ve sonrasında tüm dünyada hissedildi, belki bizde fazlası hissedildi. Çünkü biz kırılgan ekonomiye sahip bir ülkeyiz. Gelişmekte olan bir ülkeyiz. Sürekli sıcak paraya ihtiyaç duyan bir ülkeyiz. Gelişmişliğini tamamlamamış bir ülkeyiz. Sürekli ihtiyaçlarımız artmaktadır. Genç nüfusumuz var ve genç nüfus tüketime dayalı bir hayat yaşıyor” ifadelerini kullandı.

BALİBAY: EMEKLİLER KONUSUNDA CİDDİ BİR SIKINTI OLDUĞUNU BİZ DE KURUM OLARAK KABUL EDİYORUZ

“İhtiyaçların eksikliğini kabullenmemektedirler. Dolayısıyla frenlemek mümkün olmayınca ihtiyaçların temininde sermaye açığı vermekteyiz. Sermayemiz bize yetmiyor ülke olarak. Kriz yaşayan diğer devletlere göre belki biraz daha derinden yaşadık ama şunu gördük ücretlerin satın alma gücüde çok gerilerde kalmadı. Bugün asgari ücretin satın alma gücünü son 20 yılla kıyasladığınızda, ekmekle, akaryakıtla, enerjiyle, tekstille, giyimle ve insan ihtiyaçlarıyla kıyasladığınızda aslında bir asgari ücretlinin veya kamu çalışanının çok da enflasyona ezdirilmediğini görmüş olacağız. Emekliler konusunda ciddi bir sıkıntı olduğunu biz de kurum olarak kabul ediyoruz. 7 bin 500 TL’lik emekli maaşının kabul edilebilir bir seviye olmadığını veya bir diğer tabirle baktığımızda asgari ücret ile en düşük memur maaşı arasındaki makasın çok açık olduğunu görüyoruz. Bununda devleti ve devlet kurumlarında işe girmeyi cazip hale getirdiğini söylüyoruz. 657’ye tabi olmanın girişimcilikten daha cazip olduğu bir ülkede iyi bir ekonomik gidişattan veya büyüyen bir ekonomiden söz edilemez.”

“MEVCUT HÜKÜMETİN, ASGARİ ÜCRETLİYİ SATIN ALMA GÜCÜYLE ENFLASYON ARASINDA EZDİRMEDİĞİNE İNANIYORUZ”

“Nice kapasiteli insanlar bir girişimci olabilecekken devlet kanallarının cazip olmasından dolayı nasılsa devlet garantisi var, maaş iyi, gelecek garanti deyip risk almak istemeyip kendini 657’ye tabi etmesi piyasalar için en büyük handikaptır. Dolayısıyla en düşük devlet memurunun maaşı ile bir aileyi geçindiren asgari ücretlinin maaşı arasındaki makasın açık olması bir handikap. Emeklinin bundan daha fazla kötü olması da ayrı bir handikap. Mevcut hükümetin, asgari ücretliyi satın alma gücüyle enflasyon arasında ezdirmediğine inanıyoruz. Ancak insanların ihtiyaçları değişken olduğu ve hızlı geliştiği için bu ücret politikalarının beklentileri karşılamadığına inanıyoruz. Asgari ücrete yapılan zamların yeterli miktarda yapılmasını, eğer bunun altında işveren eziliyorsa buna farklı bir formül uygulanması gerektiğine inanıyoruz.”

“ASGARİ ÜCRET EN AZ 20 BİN TL OLMALI”

Asgari ücretin en az 20 bin lira olması gerektiğini dile getiren Balibay, “Asgari ücretin olması gerektiği rakam 20 bin civarıdır. Çünkü 11 bin 400 olan asgari ücreti, enflasyona dahi vurduğunuzda 18 bin civarı bir rakama denk gelmektedir. Yaklaşık olarak söylüyoruz, bunun en az 20 bin TL olması lazım. Çünkü yılbaşından sonra bir kamu görevlisinin maaşı 35 bin civarı olacak, ortalama kamu maaşı, 40 bine dayanacak. Asgarinin en az bunun yüzde 50’si olması bile çok kabul edilebilir değil ama en kötü ihtimalle yüzde 50’si olması gerektiğine inanıyoruz. Bunun bir insani hak olduğuna inanıyoruz. Evet, burada işveren tarafı var, işveren zarar ediyor doğru. Devletin burada bir teşvik sistemi geliştirmesi gerekiyor. Zaten asgari ücret ağırlıkta belli bölgelerde ve belli iş kollarında belli uygulanıyor. Sanayisini tamamlamış, iş gücü problemini çözmüş veya yaşamsal gideri yüksek olan büyük şehirler zaten asgari ücretle çalışan fazla çalışan bulamamaktadırlar. Dolayısıyla Anadolu’ya kalıyor bu iş. Anadolu'da devlet, hükümet işverene farklı bir destek vermeli. Burada bir destekle işverenin yükünün hafifletmesi gerekiyor” diye aktardı.

“GELİRİMİZE GÖRE BİRAZ LÜKSE KALDIĞIMIZI KABUL ETMEMİZ GEREKİYOR”

15-16 bin TL’nin asgari ücret çok düşük kalacağını vurgulayan Balibay, “Tüketiciler de hizmet kalitesi anlamında biraz daha esnek ve sabırlı davranıp belki işverenin çalışan sayısı bakımından rahatlamasını sağlayabilir. Yani düşük ücretle 5 kişi yerine iyi ücretle 4 kişi. Aynı maliyet ama iyi ücret alan insanlar kaliteyi de yükseltir. Bu açıdan bakıyoruz olaya, böyle olması gerektiğine inanıyoruz. Asgari ücretin şu an konuşulan 15-16 bin bandının çok düşük kalacağını söylüyoruz. Çünkü 2024 yılı itibariyle asgari ücret açıklandıktan sonra bunun üretim tarafındaki maliyetlere çok kısa sürede yansıyacağını, başka çaresinin olmadığını ve yansıdığı zaman aslında verilen 15-16 binin şu anki asgari ücrete denk geldiğini görmüş olacağız. Dolayısıyla bu rakamların üstünde olması gerektiğine inanıyoruz. Her insanın temel ihtiyacını karşılayabilme imkânının olması gerekiyor. Evet, ülke olarak belki çok hızlı bir büyüme kaydettik. Az öncede söylediğim gibi ihtiyaçlarımız değişti biraz, yani eski nesil bilir, gelirimize göre biraz lükse kaldığımızı kabul etmemiz gerekiyor. Yani her eksiğimiz temel ihtiyaç oldu bizler için. Aslında öyle olmaması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

BALİBAY: ŞÜKÜR KÜLTÜRÜNDEN DE UZAK KALDIK

“Kimse orta sınıf bir arabaya, orta sınıf bir ihtiyaca artık göz kırpmıyor. Herkesin gözü daha iyisinde. Evet, insan en iyisine layıktır ama burada güç ve imkan da önemli. Ne ürettiğiniz de önemli. ‘Ne kadar ekmek o kadar köfte’, ‘yorganına göre ayağını uzatma’ mantığı toplumumuzda meşhur söylemlerdir. Herkes otursun bu haline şükretsin demiyoruz ama şu da bir gerçektir ki; şükür kültüründen de uzak kaldık. Şükür kültüründen şikayet kültürüne geçtik. Alamadığınız her şey için sahip olmadığımız her ihtiyaç için şikayet etmeye başladık. Bu konuda hükümetin son dönemlerde gerçekten ekonomik anlamda ciddi tedbirler aldığına şahidiz. Geçmiş uygulamaların yanlış mı, doğru mu olduğu ayrıca tartışılabilir. Gerek faiz konusunda, gerek dövizi baskılama konusunda, gerek kur korumalı mevduat konusunda herkes farklı görüşler söyleyebilir. Ama bugün geldiğimiz noktada artık dünyada ülkenin kendi başının çaresine baktığı bir döneme girmiş bulunmaktayız.”

“HÜKÜMETİN BU KONUDA CİDDİ ADIMLAR ATTIĞINA ŞAHİT OLMAKTAYIZ”

Balibay, hükümetin ciddi adımlar attığını dile getirerek şunları aktardı: “Biz de bu konuda hükümetin ciddi adımlar attığına şahit olmaktayız. Ki bunun birkaç tanesi meyvelerini vermeye başladı. Özellikle otomotiv piyasasındaki fiyatlar aynı hızda devam etmiş olsaydı eğer aynı enflasyon oranına göre bir milyona satın alabileceğin bir otomobil şuan 2 buçuk-3 milyon olmuştu ama bugün fiyatının aynı kalması bile aslında geri gelmesi anlamına geliyor. Bir çözüm beklentisi konut ve kira tarafında mevcut. Çünkü barınma ihtiyacı öncelikli bir ihtiyaçtır. Beslenme ve barınma ihtiyacı insanlar için önceliklidir. İnşallah yakın zamanda da kira ve konut alabilme konularında da düzenleme ve sağlanan imkânları görmüş oluruz.”

“VANLI HEMŞERİLERİMİZE ŞEHRİMİZİ DAHA YAŞANABİLİR BİR HALE TAŞIMAK İÇİN ÇABA SARF ETMELERİNİ RİCA EDİYORUZ”

Vanlıların şehri daha yaşanabilir bir hale taşımak için çaba sarf etmeleri gerektiği ricasında bulunan Balibay sözlerini şöyle tamamladı: “Konut fiyatları belki maliyet anlamında artık özel sektörün altından kalkabileceği maliyetler değil. Şu anki piyasa fiyatları aslında gerçeği yansıtmıyor. Fiyatlar gittikçe de yükselecek gibi görünmektedir. Ancak bu kira konusunda, emekli maaşlar konusunda, asgari ücret konusunda hükümet biraz daha ciddi adımlar atıp bu 3 kesimi korursa, piyasanın daha rahat edeceğine inanıyoruz. Bu vesileyle önümüzdeki 2024 yılının ülkemiz için iyi bir ekonomik piyasaya kavuşma yılı olacağını umut ediyoruz. Eğer sıkı tedbirler devam edecek olursa kısa sürede tünelin ucundaki ışığı görebileceğimize inanıyoruz. Gazze içinde kurtuluşun veya zafer nidalarını bir an önce duymayı ümit ediyor, tüm Vanlı hemşerilerimize, tacirlerimize şehrimizi daha yaşanabilir bir hale taşımak için çaba sarf etmelerini rica ediyoruz.”

Kaynak: ŞEHRİVAN HABER: HAKAN İZGİ