Bir zamanların tarım ve hayvancılık başkenti olan Van’da, son yıllarda verilen büyük çabaya rağmen hayvancılıkta zor dönemlerden geçiliyor. Üretimin düştüğü, maliyetlerin yükseldiği kentte et fiyatları Türkiye’nin üretimi olmayan kentlerinden yüksek seviyelerde seyrediyor. Ardı ardına gelen zamlarla vatandaşın alamayacağı seviyelere çıkan et fiyatları cep yakarken Türkiye’nin en pahalı etinin tüketildiği Van’da maliyetler neredeyse ikiye katlanmış şekilde ilerliyor. Artan fiyatlar nedeniyle ucuz et arayışına yönelen vatandaşların bir bölümü mahalle ve köylerde yapılan kesimlerden et temin etmeye çalışırken, büyük bir kısmı ise sabahın erken saatlerinden itibaren Et ve Süt Kurumu’nun Van satış ofisinin önünde uzun kuyruklar oluşturuyor.
BİR DÖNEMİN HAYVANCILIK KENTİNDEKİ UCUZ ET KUYRUĞU ELEŞTİRİ ALIYOR
Soğuk havaya rağmen son günlerde onlarca metreyi bulan bu kuyruklar kentin gündemine otururken, son birkaç yıldır tekrar tekrar gündeme gelen durum hem yürek burkuyor hem de eleştiri alıyor. Van’da olmaması gereken görüntüler sürerken konuyla ilgili eleştirilerini dile getiren iş insanı Şemsettin Bozkurt, Van’ın yıllar içinde hayvancılıkta geldiği noktaya dikkat çekti. Şehrivan aracılığı ile tüm kesimlerin eleştirisi alan görüntülerle ilgili konuşan Bozkurt, “Türkiye’nin en çok küçükbaş hayvan varlığına sahip bir kentte insanların soğuk havada et kuyruğunda beklemek zorunda kalması aslında üretimde nereden nereye geldiğimizi gösteriyor” diyerek yaşanan tabloya dikkat çekti.
BOZKURT: VAN, HAYVAN VARLIĞINA RAĞMEN ET KUYRUĞU YAŞIYOR
Bozkurt, kentin küçükbaş hayvan sayısının yıllar içinde önemli ölçüde düştüğüne dikkat çekerek, “Türkiye’nin en büyük küçükbaş hayvan rezervine sahip kentlerinden biri olan Van’dan söz ediyoruz. Aynı şekilde geniş ve verimli meralara sahip bir şehir. Ancak buna rağmen son 2-3 yıldır ortaya çıkan tablo düşündürücü nitelikte. 7’den 70’e, hatta 80-90 yaşındaki vatandaşlarımızın bile Et ve Süt Kurumu’nun önünde eksi 5 derecelerde sabahın erken saatlerinden öğleye kadar beklemek zorunda kalması hepimizi üzüyor. İnsanlar yalnızca temel gıdaya daha uygun fiyatla erişebilmek için bu koşullara katlanıyor” dedi.
KIRSALDAN KENTE GÖÇ VAN’DA HAYVANCILIĞI ZAYIFLATTI
Kırsaldan kente göçün hızlanmasının da hayvancılık üzerinde büyük etkisi olduğunu dile getiren Bozkurt, “Ekonomik nedenler, eğitim imkânları ya da sosyal şartlar nedeniyle yıllar içinde birçok kişi doğal yaşam alanlarından uzaklaştı. Kırsaldan kente göç hızlandı ve insanlar daha ulaşılabilir olduğu için hizmet sektörüne yöneldi. Bu süreçte, tarımdan ve hayvancılıktan uzaklaşmanın temel sebeplerinden biri olarak teşvik sisteminin yapısı da öne çıkıyor. Gelişmiş ülkelerde destekler daha çok nihai ürüne verilirken, bizde proje bazlı bir yaklaşım benimseniyor. Bu model zaman zaman üretimden çok projeye odaklanan bir yapıyı ortaya çıkarabiliyor” ifadelerini kullandı.
VAN’DA ET VE SÜT KURUMU ÖNÜNDEKİ KUYRUKLAR ARTIK GÜNLÜK YAŞAMIN PARÇASI OLDU!
Bozkurt, Van Et ve Süt Kurumu önünde oluşan kuyruklara değinerek şunları söyledi: “Her sabah yüzlerce insanımızın Et ve Süt Kurumu önünde, eksi derecelerde saatlerce sıra beklemek zorunda kalması gerçekten üzücü bir tablo. 7’den 70’e, hatta 80-90 yaşındaki yaşlılarımız bile sabah 05.00’ten itibaren uygun fiyatla et alabilmek için kuyruk oluşturuyor. Bu manzara, üretimde yaşanan gerilemeyi ve teşvik sistemindeki aksaklıkların halkın günlük yaşamına nasıl yansıdığını açıkça gösteriyor.”
“YENİ YATIRIMLAR UMUT VERİCİ AMA SİSTEM VERİMLİ İŞLEMİYOR”
Son dönemde kurulan yeni çiftlikler ve yapılan yatırımların önemine dikkat çeken Bozkurt, “Son dönemde kurulan yeni çiftlikler ve yapılan yatırımlar elbette önemli. Umudumuz bu yatırımların üretime tam anlamıyla yansıması ve bölgenin hayvancılık potansiyelinin güçlenmesi yönünde. Ancak mevcut sistemde alınan bazı desteklerin her zaman hedeflendiği gibi üretime dönüşmediği de bilinen bir gerçek. Bu nedenle teşviklerin daha verimli kullanılmasını sağlayacak mekanizmaların geliştirilmesi büyük önem taşıyor” diye aktardı.
VAN TARIM VE HAYVANCILIKTA GERİLEMEYE DEVAM EDİYOR
Hayvancılıktaki bu düşüşün et ve süt ürünlerinde dışa bağımlılığı arttırdığını belirten Bozkurt, “Van’ın yaklaşık 20 yıl önce 5 milyon civarında olan küçükbaş hayvan varlığı bugün 2,5 milyon seviyelerine gerilemiş durumda. Normal şartlarda bu potansiyelin yıllar içinde daha da artması beklenirdi. Hayvancılıkta yaşanan bu gerileme, ülke genelindeki et ve süt arzı üzerinde de etkili oldu. Üretimden uzaklaşan insanlar bugün Et ve Süt Kurumu önünde uzun kuyruklara mecbur kalıyor. Özellikle yaşlılar ve kadınların soğukta beklemek zorunda kalması hepimizi derinden etkiliyor” şeklinde konuştu.
“VAN’DA TARIM VE HAYVANCILIK YENİDEN AYAĞA KALDIRILMALI”
Tarım ve hayvancılığın yeniden güçlenmesi için ortak bir çalışma yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Bozkurt, “Tarım ve hayvancılığın yeniden ayağa kalkması için merkezi hükümetin, yerel yönetimlerin, bürokrasinin ve özel sektörün birlikte hareket etmesi gerekiyor. Van’ın geçmişte kundura fabrikası, Et ve Süt Kurumu tesisleri ve yün iplik fabrikası gibi ihracat yapabilen işletmelere sahip olduğu unutulmamalı. Tarımdan ve hayvancılıktan uzaklaşma, sanayinin de zayıflamasına yol açıyor. Bu nedenle ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi, soğuk zincir altyapısının kurulması, lojistik merkezinin geliştirilmesi ve demiryolu bağlantılarının güçlendirilmesi bölgenin geleceği için kritik öneme sahip” dedi.
“VAN’IN POTANSİYELİ DOĞRU YÖNETİLİRSE HIZLI BİR DÖNÜŞÜM MÜMKÜN”
Bozkurt, genç nüfusun üretime katılımının desteklenmesi gerektiğinin altını çizerek sözlerini şöyle tamamladı: “Van’ın sahip olduğu doğal kaynaklar, geniş meralar ve güçlü üretim kültürü aslında kentin yeniden tarım ve hayvancılıkta öncü konuma gelmesi için büyük bir fırsat sunuyor. Doğru planlama, şeffaf ve sürdürülebilir teşvik modelleri, çiftçinin eğitim ve teknolojiyle buluşturulması, yerelden merkeze güçlü bir koordinasyonla birleştiğinde Van’ın üretim kapasitesi kısa sürede yeniden canlanabilir. Bölgenin genç nüfusu, üretime katılım için önemli bir potansiyel oluşturuyor ve bu potansiyelin doğru değerlendirilmesi hem kent ekonomisine hem de ülke tarımına önemli katkılar sağlayacaktır.”




