Omuz omuza yürünürdü, yan yana direnilirdi. Kardeşlik sadece bir söz değil, bir yaşam biçimiydi. Ama bugün… O eski birlik dağılmış, o ortak amaç kaybolmuş durumda. Yerini bir siyasal boşluk, bir toplumsal savrulma almış. Herkes kendi adaletini kendi eliyle sağlamaya çalışıyor. Silah, gençlerin belinde bir aksesuar gibi dolaşıyor; öfke, en küçük kıvılcımla patlamaya hazır bir bomba gibi bekliyor. Bir zamanlar omuz omuza mücadele edenlerin çocukları bugün birbirine namlu doğrultuyor. Yan yana yürüyenlerin torunları şimdi birbirini vuruyor. Aynı sofradan çıkanlar, bugün aynı toprağa, ama farklı mezarlara gömülüyor.

Van’ın sokaklarında artık dayanışma değil; gösteriş, kibir, güç yarışı dolaşıyor. Bir zamanlar ortak mücadeleyle kurulan bağlar, bugün “sidik yarışı” denilen anlamsız bir rekabetin altında eziliyor. Herkes birbirine üstün gelmeye çalışıyor; kim daha çok takı taktı, kim daha çok para saçtı, kim daha çok korku saldı… O yüzden bugün yaşanan her olay sadece bir kavga değil; bir çöküşün, bir dağılmanın, bir unutuluşun hikâyesi. Ve en acısı: Bir zamanlar yan yana yaşayan halkın çocukları, şimdi birbirinin canına kıyıyor.

1. VAN'DA SON YILLARDA ENTELEKTÜEL KESİMDE YOZLAŞMA

Van'da son 3-5 yılda gözle görülür bir yozlaşma yaşanıyor. Özellikle toplumun eğitimli, kültürlü ve entelektüel kesimi olarak bilinen avukatlar, akademisyenler ve benzeri meslek gruplarında ciddi bir çöküş dikkati çekiyor.

Bir zamanlar toplumun aklı, vicdanı, çözüm mercii olarak görülen avukatlar bile bugün kumar batağına saplanmış durumda. Müvekkilinden aldığı üç kuruş parayı dahi aynı gün sanal kumara yatıranlar elindeki avucundakini bu dijital bataklıkta tüketiyor.

Bu durum sadece ekonomik değil, mesleki bir çöküşü de beraberinde getiriyor. Kumar ve alkol bağımlılığına sürüklenen bu kişiler, artık ne davalara odaklanabiliyor ne de aldıkları ücreti hak edecek bir emek ortaya koyabiliyor. Motivasyonları yok, dikkati yok, sorumluluk duygusu yok. Dolayısıyla savunmalar zayıf kalıyor, davalar kaybediliyor, insanlar mağdur oluyor. Borçlanmalar artıyor, itibar zedeleniyor, toplumsal güven duvarı ise hızla çöküyor.

2. VAN’DA GÖSTERİŞ KÜLTÜRÜ, SOSYAL MEDYA VE ‘SİDİK YARIŞI’ DÜZENİ

Van’da ücretsiz bağlama ve gitar kurslarında ilk ders yapıldı!
Van’da ücretsiz bağlama ve gitar kurslarında ilk ders yapıldı!
İçeriği Görüntüle

Son yıllarda Van’da yalnızca mesleki ve kültürel yozlaşma değil, aynı zamanda toplumsal bir gösteriş salgını da baş göstermiş durumda. Özellikle düğünlerde takılan yüksek miktardaki paraların yarıştırılması, adeta ‘kim daha çok takı aldı?’ yarışmasına dönüşmüş durumda. TikTok, Instagram gibi sosyal medya platformları bu durumu daha da körüklüyor. Herkes, kimin takısına kaç milyon geldiğini konuşuyor; videolar milyonlar izleniyor; böylece gösteriş, bir toplumsal başarı kıstası haline geliyor.

Ancak bu gösteriş kültürü sadece bir rekabet değil, aynı zamanda toplumun başka zaaflarını da tetikliyor. Bu ortamdan en çok nemalananlar ise kendilerini “ağa”, “aşiret lideri” gibi konumlandıran, çoğu zaman herhangi bir eğitim veya toplumsal sorumluluğu olmayan kişiler. Halkın gözünde güç kazanmak için bu gösteriş furyasını kullanıyorlar.

İki kişi arasında çıkan bir kavga, uyuşmazlık ya da küçük bir tartışma bile bu kişilerin ‘geçim kapısı’ hâline geliyor. Hiçbir emeği olmadan, hiçbir üretimi olmadan, yalnızca arabuluculuk adı altında taraflardan para koparıp geçimini sağlayan bir düzen türemiş durumda. Sosyal medya gösterişi arttıkça, bu güruh da toplumdaki otorite boşluğundan besleniyor; her gürültüden, her kavgadan bir pay almanın yolunu buluyor.

3. GENÇLERDE YAYILAN ŞİDDET, SANAL KUMAR VE DERİNLEŞEN SOSYAL ÇÖKÜŞ

Gösteriş kültürünün ve yozlaşmanın bir diğer acı yansıması da gençler arasında hızla yayılan şiddet, silahlanma ve sanal kumar bağımlılığı. Bugün Van’da ekonomik zorluklarla boğuşan gençlerin önemli bir kısmı, kolay para kazanma hayaliyle sanal kumarın tuzağına düşüyor. Elindeki avucundaki her şeyi bu sisteme kaptıran gençler, borçlarını kapatmak için tefecilere yöneliyor. Ancak tefeci borcu, bir borç olmaktan çıkıp ölümcül bir sarmala dönüşüyor.

Borçlar büyüdükçe sorunlar kavgalara, tehditlere ve nihayetinde silahlı çatışmalara evriliyor. Son yıllarda Van’da yaşanan bu silahlı kavgaların büyük bölümünün nedeni bu ekonomik ve psikolojik çöküş. Üstelik bu çatışmalar çoğu zaman ölümlü oluyor; gençler hayatlarını kaybediyor, çocuklar, hatta bebekler bile bu olayların ortasında kalabiliyor.

Fail cezaevine giriyor, kan davası korkusu nedeniyle ailesi tehdit altında kalıyor. Van’da yaşanan ölümlü kavgalarda çoğu zaman öldüren taraf, rövanş alınacağı korkusuyla şehrini, mahallesini, hatta bazen ülkesini terk etmek zorunda kalıyor. Yurdundan kopuyor, düzeni dağılıyor, ailesi perişan oluyor. Aile bireyleri evlerinden çıkamıyor, işine gidemiyor, çocuklar okuluna devam edemiyor; tüm hayat durma noktasına geliyor. Bu nedenle öldüren taraf, sadece hukuki bir bedel değil, sosyal ve ekonomik anlamda da çok ağır bir ceza ödemek zorunda kalıyor.

Öldürülen taraf ise acısını yaşarken, kimi zaman onların geniş aileleri de zorunlu göç, korku ve baskı altında kalabiliyor; ancak asıl zorunlu kaçış her zaman öldüren tarafta görülüyor. Van sokaklarında yaşanan her kavga, her ölümlü olay, sadece bugünü değil, geçmişimizi de gölgeliyor. Bir zamanlar yan yana omuz omuza mücadele edenlerin çocukları, bugün birbirinin canına kıyıyor. O eski bağlar, o dayanışma ruhu kaybolmuş durumda.

Ama unutulmamalı ki, her kayıp, her acı bir uyarıdır. Toplumsal adaletin, dayanışmanın, insanlığın yeniden inşa edilmesi için hâlâ fırsat var. Şiddetin, gösterişin ve bireysel adaletin hüküm sürdüğü bu karanlıkta, insanın vicdanı ve birlikte yaşama iradesi ışık olabilir. Belki bugün bir yara var, belki bugün gözyaşı var; ama yarın, birlikte kurulacak bir toplum, o kaybolmuş kardeşliği yeniden canlandırabilir. Ve her birimiz, o yaraları sarmak, o umut ışığını çoğaltmak için bir adım atabiliriz.

Kaynak: ŞEHRİVAN HABER MERKEZİ