Sevdiğini bildiğin biri için yaptığın vişne reçeli artık sadece bir kavanoz vişne reçeli değildir. Sevdiğin insanın gülüşü, sesi, kokusu hatta sessizliği olur. Detaylar duyguların samimiyeti ve sessizliğidir. Sevgi; seni seviyorum demeden açtığın battaniyede, ona okuması için uzattığın kitapta, müzik eşliğinde yaptığınız akşam gezmelerinde…
Sevgi detayların içinde yaşar. Gürültüsüz, gösterişsiz ama sonsuz. Sevgi; yüksek sesle söylenen kelimelerde değil elini avucuna sımsıkı almakta saklıdır. O seviyor diye tatlının üstüne tahini bol bol dökmekte saklıdır. Sevdiğine ayak uydurarak sana çok yabancı olan bir başka dünyaya girmeye cesaret etmende saklıdır. Onunla aynı şeyleri yemendir ve her zaman beraber içtiğin sade kahvede saklıdır sevgi. Büyük vaatler değil küçük dokunuşlardır sevgiyi ölümsüz kılan. Seni görebilmek için küçük ama çok anlamlı zamanlar yaratabilmektir. İnsanın kalbini ısıtan “seni seviyorum” demekten çok “üşüme” demeyi hatırlamaktır.
Sevgi unutulmuş sandığımız detayların ucunda tutunur hayata. Ve gerçek sevgiyi yalnızca detayları gören gözler anlayabilir. Bir bakmak vardır bir de görmek. Bakmak gözlerin açık olması, görmek ise kalbinin de açık olması demektir. Bakmak bir anlıktır; görmek ise iz bırakır, değiştirir, dönüştürür. Bakarken sadece baktığın şeye bakarsın, görürsen bir hikaye duyarsın. Detayları fark etmek için görmek gerekir. En derin hisler bağırarak var olmayı seçmez. Onlar, sessizliğin en ince yerinde filizlenir.