Yerine kayyum atanan Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal hakkında, 15 Şubat’ta yaptığı bir konuşmada Van halkını belediye önüne çağırdığı gerekçesiyle “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” iddiasıyla yargılandığı davada mahkeme kararını açıkladı.

EŞBAŞKAN NESLİHAN ŞEDAL BERAAT ETTİ
Van Büyükşehir Belediyesine kayyum atanmasına karşı halkı protestoya çağırdığı gerekçesiyle hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlamasıyla Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Neslihan Şedal hakkında dava açılmıştı. Bugün görülen dava Van 10. Asliye Ceza Mahkemesince karara bağlandı. Duruşmada dosya kapsamındaki deliller yeniden değerlendirildi, eksik hususlar tamamlandı ve iddiaların yasal dayanağı ayrıntılı biçimde ele alındı. Yapılan savunmaların ardından mahkeme, Şedal’a isnat edilen suçun unsurlarının oluşmadığına kanaat getirerek Eşbaşkan Neslihan Şedal hakkında beraat kararı verdi.

NE OLMUŞTU?
Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal hakkında, 15 Şubat’ta yaptığı ve Van halkını belediye önüne çağırdığı öne sürülen açıklamaları gerekçe gösterilerek “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” iddiasıyla dava açılmıştı. Davanın ilk duruşması Van 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü.
Söz konusu duruşmada Şedal ve avukatı Mehtap Işık hazır bulunurken, çok sayıda avukat, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve kadın, dayanışma göstermek amacıyla duruşmayı takip etmişti. Savunmasında Şedal, Van halkı tarafından seçilmiş bir eşbaşkan olduğunu belirterek, sözlerinin Kürt halkının uzun yıllardır maruz kaldığı inkâr, imha ve asimilasyon politikalarına yönelik bir eleştiri ve tepki olduğunu ifade etmişti. Açıklamalarının, halkın iradesini yok sayan anlayışa karşı yapıldığını dile getirmişti. Şedal, belediye önünde toplanma çağrısının doğrudan kendisine ait bir çağrı olmadığını, mevcut siyasi tablonun ve yaşanan tıkanmışlığın halkı sokağa yönlendirdiğini belirtmişti.
Avukatları ise iddianamede yer alan ifadelerin siyasi eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkillerinin hiçbir toplumsal kesimi hedef almadığını ve söz konusu açıklamaların ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınması gerektiğini vurgulamıştı.





