ŞEHRİVAN ÖZELAYDAN KAYHAN

Dip yapan Van ihracatının arttırılması için ilk adım atıldı! Dip yapan Van ihracatının arttırılması için ilk adım atıldı!

HAKAN İZGİ 

Türkiye son yıllarda ekonomik anlamda zor günlerden geçerken, yaşanan ekonomik sıkıntılar en çok üretimin, kişi başına düşen gelirin ve istihdamın düşük Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşanıyor. Bölgenin lokomotif illerinden biri olmasına rağmen Van bil son birkaç yılda ekonomik anlamda kötü bir tablo çizip birçok sıralamada sonlarda yer alıyor. Gayrisafi Yurt İçi Hasılada 81 il içerisinde son sırada yer alan Van’ın işsizlik ve yoksulluğu her alanda gerilemeye neden oluyor. Eğitim sıralamasında da Türkiye’nin son 10 ili arasında yer alan Van’da, bu sıkıntılar akademik anlamdaki başarıya da doğrudan etki ederken kent beklenilen çıkışı bu alanda da yapamıyor. Kentin birçok alanla birlikte eğitimde son sıralarda yer alması konusu yıllardır konuşulurken kentin genel durumuna ve eğitim sorunlarına dair Şehrivan aracılığı değerlendirmeler yapan Eğitim-Sen Van Şube Başkanı Murat Atabay, Van’ın eski günlerini arayan bir kent olduğunu söyledi.

ATABAY, VAN’IN SAHİP OLUP KULLANAMADIĞI ZENGİNLİKLERE VURGU YAPTI

Eğitim ile ilgili değerlendirmeler başta olmak üzere kenti ilgilendiren önemli konularda göreş paylaşan Atabay, Van’ın yatırım ve üretimden yoksun bir il olduğunu belirterek, “Ülke genelinde ciddi bir ekonomik kriz söz konusu. Kişi başına düşen gelirde son sırada yer alan Van yıllardır yatırım, üretim konusunda ötelenen bir il. Üretimin çok olmadığı, dışarıya iş göçü veren bir il. Van yıllar önce Türkiye’de en çok küçükbaş hayvan varlığına sahip illerden biriydi. Uygulanan tarım ve hayvancılık politikalarından dolayı Van eski günleri arar oldu. Van hayvancılıkta eski günlerini çok yaşayamıyor. Van turizm açısından çok cazip bir kent olmasına rağmen, Van Gölü gibi çok önemli bir değeri olmasına rağmen bunun kıymeti bilinmiyor ve buna yönelik bir çalışma yapılmıyor” dedi. 

“KENT TURİZMİ VE SINIR TİCARETİNİ KULLANAMIYOR”

Van’da turizm ve sınır ticaretinde gelişmemesine dikkat çeken Atabay, “Van Gölü korunmuyor. Turizmi canlandırma açısından da çok ciddi çalışmalar yok. Van doğal güzellikleri fazla olan, kış turizmini çok iyi kullanabilecek bir ildir. Başkale’de traverten ve kaplıcaları olan bir ilçe bile yeni yeni turizme kazandırılmaya çalışılıyor. Van sınır ticaretinden çok ciddi anlamda ekonomik kazanç elde edecek bir il olmasına rağmen sınır ticaretinin önü açılmadı. İran gibi bir ülkeyle sınır olmasına rağmen Van’da İran Konsolosluğu yok” ifadelerini kullandı. 

EKONOMİK SIKINTILAR EĞİTİMİ DE ETKİLİYOR

Atabay, eğitime olan bakış açısının değiştiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Eğitime bakış açısında toplumda ciddi bir değişim ortaya çıkmış durumda. Bu hem üniversite mezunlarının işsiz olması hem de öğrencilerin eğitime olan bakış açısından kaynaklanıyor. İş imkânları yaratılmıyor ve ilkokuldan itibaren çocuklar ilgi ve yeteneklerine göre yetiştirilmiyor. Sınav odaklı bir eğitim sistemi var ve çocuklar sürekli dersleri çalışmaktan yeteneğine odaklanamıyor. Bu eğitim sistemi içerisinde çok kalifiyeli elemanlar yetiştirmek veya işsizliği azaltacak şeyler yapmak da zor oluyor. Bu eğitim sisteminin değişmesi ve bu algının yıkılması lazım. Böyle olmadığı zaman da üniversite mezunlarının birçoğu okul biter bitmez işsizler ordusuna katılıyor. İşsizliğin bu kadar fazla olması eğitime bakış açısını da etkiliyor. Velilerde ‘çocuğum okursa ne olacak?’ sorusu oluşuyor.” 

ARTAN MASRAFLAR AİLELERİ ZORLUYOR

Yoksulluğun Van’ın eğitimine yansımasını açıklayan Atabay, “Aileler okul ihtiyacını karşılayamaz hale geldi. Bu ekonomik krizde ciddi anlamda artan bir okul masrafı söz konusu. Van’da da aynı durum yaşanıyor. Aileler, öğretmenler ister istemez ek kaynak almak zorunda kalıyor. Van’da ailelerin de bunu karşılayacak durumu yok. Bu ekonomik kriz çocukların okula aç gidip gelmesini ve suya erişimini de engelliyor. Ülkedeki ve Van’daki çocukların birçoğu okula aç gidip geliyor. Sağlıklı bir şekilde beslenmelerinin de önünde ciddi bir engel oluyor. Öğrenciler ve veliler, gıdaya ulaşabilen çocuklarına baktıkları zaman da bir yoksunluk hissine kapılıyorlar. Bu da eğitime bakış açısını olumsuz etkiliyor. Psikolojik anlamda da bu durum çocukları etkiliyor. Veli için de aynı durum yaşanıyor” diye aktardı. 

“ÇOCUK İŞÇİLİK AKADEMİK BAŞARIYI ETKİLİYOR”

Atabay, çocuk işçiliğe dikkat çekerek, “Ekonomik anlamda yaşanan sorunlar hem çocuk yaşta evliliği hem de çocuk işçiliğini etkileyen bir faktör oluyor. Bir yerde çalışan çocuklar ailelerindeki yoksulluktan dolayı bunu yapıyorlar. Ekstra bir iş yapılması için çocuklar işe girmiyor. Ebeveynleri eve ciddi anlamda destek sağlayamayan ve evde yoksunluk çeken çocuklar aileye destek olmak ve bazı temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çalışıyor. Ama çocuklar bunu yaparken çoğu zaman okuldan olan zamanlarından çalıyorlar. Okul dışında ders çalışabilecekken çalışıyorlar. Gece yarılarına kadar çalışan çocuklar var. Bu akademik başarı açısından çocukları etkiliyor. Akademik başarısızlık olunca öğrencilerde ümitsizlik de oluyor” dedi. 

VAN’DA EĞİTİMDEKİ SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR? 

Atabay, çözüm önerilerinde bulunarak sözlerini şöyle tamamladı: “İlkokuldan itibaren çocuklar ilgi ve yeteneklerine göre bir şekilde yönlendirmek gerekiyor. Sınav odaklı olunmaması lazım. Öğrencilerde üniversiteyi bitirip hemen iş sahibi olunacağı beklentisinin oluşturulmaması lazım. Bu beklenti oluştuğu zaman öğrenciler mezun olunca ister istemez bir iş alanı oluşturulmasını isteyecek. Bu anlamda Türkiye’deki eğitim sisteminin baştan sona değişmesi gerekiyor. İnsanı temel alan, ideolojik olmayan, bilimsel bir eğitim modelinin olması gerekiyor. Türkiye’de yaşayan bütün etnik grupların kendi ana dillerinde eğitim alabilecekleri ve aynı zamanda Resmi dilde öğrenebilecekleri bir eğitim politikasının olması gerekiyor. Parasız bir eğitim modelinin olması gerekiyor.” 

BAŞKAN ATABAY ANADİLDE EĞİTİME DE DİKKAT ÇEKTİ

Anadilde eğitimle ilgili görüşlerini paylaşan Atabay, “Van’ın eğitimde istenilen seviyede olmamasının pek çok nedeni var. Bizim için en önemlisi çocukların anadilde eğitim almamalıdır. Okul çağına kadar kendi anadilleriyle büyüyen, okuldan itibaren kendi resmi dilini öğrenmeye çalışan başka illerdeki çocuklarla aynı şekilde yarışmalarını bekliyorsunuz. Anadilde eğitim almayan çocuklar 5-0 geride başlıyorlar. Bu sadece burası için de geçerli değil. Eğer Karadeniz’de yaşayan bir çocuk Lazca öğrenmişse okula başladığında geriden başlar. Kürtçe, Arapça veya başka bir anadilde eğitim almayan çocuklar geriden başlar” diye konuştu.

Editör: Necmettin Dursun