İklim değişikliğinin etkileri Van’da her geçen yıl daha belirgin hale geliyor. Bu yaz kentte beklenen yağışların hiç gerçekleşmemesi hem tarımı hem de Van Gölü’nü olumsuz etkiledi. Türkiye’nin en büyük sodalı gölü olan Van Gölü’nde su seviyesindeki düşüş, kuraklığın tehlikeli boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor. Uzun süredir beklenen yağışların gerçekleşmemesi gölde gözle görülür bir gerilemeye yol açarken, kıyı şeritlerinde metrelerce su kaybı yaşandı. Daha önce suyla kaplı alanların tamamen kuruması hem ekosistemi hem de bölge ekonomisini tehdit ediyor. Konuyla ilgili Şehrivan’a konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, yağışların ortalamanın yaklaşık 100 milimetre altında kaldığını belirterek, gölü bekleyen tehlikeyi de açıkladı.

ALAEDDİNOĞLU: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN EN GÖRÜNÜR SONUCU KURAKLIKTIR
Alaeddinoğlu, iklim değişikliğinin etkilerine dikkat çekerek, “İklim değişikliği tüm dünyada olduğu gibi ülkemizi de ciddi şekilde etkiliyor ve etkilemeye devam edecek. Önümüzdeki yıllarda bu etkinin çok daha dramatik sonuçlarıyla karşılaşacağız. Artık iklim değişikliğinin sonuçlarını reddeden kimse kalmadı. Geçmişte yalnızca bilim insanlarının gündeminde olan bu konu, bugün sıradan vatandaşın da hayatına girmiş durumda. Bu etkilerin başında da kuraklık geliyor. Yağış azlığı, kapalı havzalarda suyun çekilmesi gibi sorunlar en çok dikkat çeken sonuçlar. Aslında iklim değişikliğinin pek çok etkisi var ama bizi en çok ilgilendiren konu içme suyu meselesi. İçme suyunun temel kaynağı ise yağışlardır” dedi.

VAN’DA YAĞIŞLARIN DÜŞMEMESİ VAN GÖLÜ’NÜ ETKİLEDİ!
Bu yıl Van Gölü’nde 80 milimetrelik düşüş olduğunu dile getiren Alaeddinoğlu, “Van Gölü havzası düzenli yağış alan bir bölge değil. Uzun yıllık ortalamada yılda yaklaşık 500 milimetre civarında yağış düşer. Ancak bu miktar kimi yıllarda 600 milimetreye çıkarken, kimi yıllarda 400 milimetreye kadar düşebilir. Bu yıl da o düşüş yıllarından biri. Yaklaşık 80 milimetrelik bir azalma söz konusu. Fakat asıl sorun yağıştaki düşüşten çok, artan sıcaklıklara bağlı buharlaşma. Düşen yağış toprağa nüfuz etmeden buharlaşıp atmosfere karışıyor. Akarsulara, göllere ulaşamıyor. Dolayısıyla insanlar ve ekosistem bu sudan faydalanamıyor” ifadelerini kullandı.

KURAKLIK VAN GÖLÜ’NDE ETKİSİNİ GÖSTERMEYE DEVAM EDİYOR
Alaeddinoğlu, Van Gölü’nde kuraklığın etkilerinin görüldüğünü belirterek, “Van Gölü kapalı bir havza olduğu için buradaki suyun önemi çok büyük. Bu havzada yaklaşık 1,2 milyon insan yaşıyor. Bunun dışında sayısız canlı türü var. Ayrıca Van Gölü, Erçek Gölü gibi birçok sulak alan mevcut. Sıcaklıkların artmasıyla bu göller hızla su kaybediyor. Örneğin geçmişte Van Gölü’nde yıllık seviye farkı yarım metrenin altında olurdu, bugün ise neredeyse 1 metreye ulaşmış durumda. Bu da kuraklığın şiddetini gösteriyor” diye konuştu.

KASIM AYI SON 20 YILDIR YAĞIŞSIZ GEÇİYOR: TARIMSAL DENGE BOZULUYOR
Kuraklığın tarıma etkilerine değinen Alaeddinoğlu, “İçme suyu, sanayi suyu ve tarımsal sulama ihtiyacı doğrudan yağışlara bağlı. Yağış azaldığında sorun büyüyor. Özellikle kırsalda çiftçiler suyla buluşamıyor. Eskiden kurak sezon sadece Temmuz–Ağustos aylarıyla sınırlıydı, artık Haziran’dan Eylül’e sarkıyor. Kasım ayı geçmişte en yağışlı ay iken son 15–20 yıldır neredeyse yağışsız geçiyor. Bu da tarım başta olmak üzere tüm dengeleri bozuyor” diye aktardı.

“YAĞIŞLAR ORTALAMANIN 100 MİLİMETRE ALTINDA KALDI”
Alaeddinoğlu, bu sene beklenen yağışların gerçekleşmediğini ve ortalamanın 100 milimetre altında kaldığını belirterek, “2024 yılı yağış açısından oldukça verimli geçti. Mart, Nisan ve özellikle Mayıs ayında ortalamanın üzerinde yağış alındı. Örneğin Mayıs ayında 140–150 milimetre civarında yağış kaydedildi. Ancak 2025 yılı için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Beklenen yağışlar gerçekleşmedi, toplamda ortalamanın yaklaşık 100 milimetre altında kaldı” dedi.

“ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA KURAK YAZLAR ARTACAK”
Önümüzdeki yazlarda beklenen tehlikeyi açıklayan Alaeddinoğlu, “Bu düşüşün yanında sıcaklık artışı da devreye girdi. Düşen yağış buharlaşma nedeniyle verimli kullanılmadı. Yani hem yağış azaldı hem de düşen yağıştan faydalanılamadı. Bu nedenle bu yıl ciddi bir kayıp yaşandı. Önümüzdeki yıllarda bu tür kurak yazların artması bekleniyor” ifadelerini kullandı.

VAN GÖLÜ DAHA DA ALAN KAYBEDECEK
Alaeddinoğlu, gölde alan kaybının olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Van Gölü kapalı bir havza. 3 bin 700 kilometre alana ve 450 metre derinliğe sahip. Van Gölü’nün tamamen kaybolması söz konusu değil. Çünkü göl tuzlu ve sodalı; içme, kullanma veya tarım için zaten değerlendirilemiyor. Dolayısıyla kuruma ihtimali yok. Ama alan kaybı kaçınılmaz. Özellikle akarsuların göle döküldüğü sığ kıyılarda ciddi çekilmeler gözleniyor. Kıyıda sodanın bıraktığı beyaz izlerden su seviyesinin ne kadar düştüğünü görmek mümkün.”

EN BÜYÜK SORUN: KİRLİLİK
Alaeddinoğlu, gölge kirlilik sorunun çözülmesi gerektiğini dile getirerek, “Yani göl tamamen kaybolmayacak ama kıyı alanlarında küçülmeye devam edecek. Ayrıca gölün yaklaşık yüzde 30’u yeraltı sularıyla besleniyor. Yüzey akışlarını engelleyen çok sayıda baraj da yok, sadece 4–5 baraj var. Bu nedenle gölün kuruma riski bulunmuyor. Fakat en büyük sorun kirlilik. Van Gölü’nün korunması için öncelikli çözülmesi gereken mesele budur” diye aktardı.

ALAEDDİNOĞLU’NDAN ÇAĞRI: ACİL SU YATIRIMLARI ŞART
İçme ve kullanma suyu yatırımlarının bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini aktaran Alaeddinoğlu, “Van Gölü havzası, Doğu Anadolu’nun en dezavantajlı bölgelerinden biri. Buna rağmen güneydeki yüksek dağlar ve karstik alanlar kentin su ihtiyacını karşılayabilecek potansiyele sahip. Önümüzdeki yıllarda kuraklığın artacağını göz önünde bulundurursak, içme ve kullanma suyu yatırımlarının bir an önce yapılması şart” şeklinde konuştu.


