Geçmişte pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Van, köklü geçmişi ve halk inançlarıyla inanç turizmi açısından büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen yeterince değerlendirilmiş değil. Sofu Baba, Nane Yemez Baba, Abdurrahman Gazi gibi türbelerin çevresinde yıllar boyunca anlatılagelen halk hikâyeleri, zamanla unutulmaya yüz tuttu. Bu hikâyeler geçmişin izlerini taşımakla kalmıyor, aynı zamanda bugün insanlara umut, merak ve maneviyat sunuyor.

Van’ın turizminde fark yaratması için bu anlatıların gün yüzüne çıkması gerektiği görüşü şu sıralar öne çıkarken kentin hikâyeleri doğru bir pazarlama ile sadece turistleri değil, kendi insanını da kente bağlayacağı yorumu öne çıkıyor. Kentlerin cazibelerini yeni hikayeler üzerine kurguladığı süreçte konuyla ilgili Şehrivan’a konuşan Van YYÜ Turizm Fakültesi Rekreasyon Yönetimi Bölümü Rekreasyon Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neşe Coşkun Özturan, “İnsanların masallara ihtiyacı var” diyerek bu anlatıların günümüz diliyle yeniden işlenmesi ve turizm değeri taşıyan deneyimlere dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.

ÖZTURAN: VAN İNANÇ TURİZMİNDE GÜÇLÜ BİR GEÇMİŞE SAHİP!
Özturan, Van’ın inanç turizmine dikkat çekerek, “İnsanlar türbelere sadece hikâye dinlemeye değil, kendilerinden bir parçayı iyileştirmeye geliyor. Ağrıyan yerini türbeye süren de, duasına karşılık arayan da, bir umut ışığı isteyen de aslında bir arayışın içinde. Bu yalnızca eğitim düzeyiyle ilgili değil; türbeye taş yapıştıran altı çocuklu bir anne de olabilir, akademik birikimi olan bir profesör de… Hepimizin bir sığınacak yere, bir hikâyeye ihtiyacı var. Bu yüzden inanç turizmi “para etmez” denilerek göz ardı edilmemeli. Aksine, duygusal ve kültürel bir bağ kuran bu mekanlar doğru bir yaklaşımla değerlendirilmeli. Van, bu konuda çok güçlü bir geçmişe sahip. Yeter ki anlatılar doğru işlenip, halkın tepkisini çekmeyecek şekilde sunulsun” dedi.
VAN’DA HALK ANLATILARI TURİZME DÖNÜŞEBİLİR
Özturan, Van’daki türbelerde geçmişte yaşanan halk ritüellerine değinerek, “Van’da Abdurrahman Gazi Türbesi, inançla yoğrulmuş halk ritüellerinin geçmişte yaşandığı özel bir mekândır. Özellikle Perşembe günleri, insanlar uygun eş bulmak için bu türbeye gider, dualar eder, türbenin yanındaki oyuktan kayarak “O yanım keçe, bu yanım keçe, elimi helal süt emmiş biri geçe…” diyerek dilekte bulunurlardı. Dileği gerçekleşen tatlı, şeker dağıtırdı. Bugün ekranlarda kendini küçük düşüren evlilik adaylarının aksine, geçmişte insanlar türbelere sığınarak umutlarını yeşertiyordu” ifadelerini kullandı.

VAN’IN TANITIMINA BÜYÜK KATKI SAĞLAR!
Van Kalesi’nin zirvesindeki Sultan Süleyman Mescidi ile ilgili bir rivayeti aktaran Özturan, “Yine Van Kalesi’nin zirvesindeki Sultan Süleyman Mescidi’nde halk arasında rivayet edilen özel bir kapı vardır. Öğle namazından önce bu kapıya sırtını dayayıp dilek tutan insanlar olduğu söylenir. Mescit restore edildi, belki o kapı da yeniden takılmıştır. Ancak bu tarz anlatıların gün yüzüne çıkarılması ve doğru bir şekilde sunulması Van’ın tanıtımı açısından önemlidir” diye konuştu.
VAN DİĞER KENTLERİ ÖRNEK ALMALI
Özturan, inanç turizminde iyi olan kentleri örnek göstererek, “Van, inanç turizmi açısından sadece kendi zenginliğiyle değil, çevre illerdeki uygulamalarla da beslenebilir. Örneğin Siirt Baykan’daki Beysel Karahane Türbesi çevresinde hediyelik eşyacılar bulunuyor. Esnaf alyans şeklinde yüzükler satıyor ve “Bunu takan 40 günde evleniyor” diyor. Diyarbakır’daki Sultan Süleyman Türbesi’nde niyet edenler, dilekleri gerçekleşince 40 tesbih dağıtıyor. Kadir Gecesi’nde ise duvara bakınca kalbi temiz olanların kan gördüğü söylenir. Bunlar şehirle bütünleşmiş halk anlatılarıdır” dedi.

“VAN’IN TÜRBELERİNDEN DE HİKAYELER ÇIKAR”
Van’da bulunan türbelerin hikaye yönünden oldukça zengin olduğunu dile getiren Özturan şunları söyledi: “Van’da Nane Yemez Baba, Kılıçlı Baba, Sofu Baba gibi türbeler bulunuyor. Nane Yemez Baba’nın hiç ekmek yemediği anlatılır. Avrupa’da böyle bir hikâye olsa, “antik uzaylı teorileri” üzerinden pazarlanır, binlerce turist çekilirdi. Ancak biz bu hikâyeleri kenara itiyoruz. Türbelerin çevresine evler yaparak, bu kutsal mekânlara nefes alacak alan bile bırakmadık. Örneğin “Anan Yemez Papi” diye bilinen türbe, siteler arasında sıkışmış durumda. Oysa güzel bir peyzaj çalışmasıyla bu alanlar insanların beğenisine sunulabilir, küçük ama etkili turistik noktalar hâline getirilebilir.”

MASALLARA İHTİYACIMIZ VAR
İnanç turizminin tanıtıma çok büyük katkı sunduğunun altını çizen Özturan, “Unutmamak gerekir ki insanlar hikâyelere inanmak ister. Eğer Van’daki bir türbede bir hayalet görüldüğü söylense ve bu haber medyaya yansısa, ertesi gün kameralarıyla gelen meraklıları görmemek mümkün olmaz. Bu doğrudan ekonomik gelir amacıyla değil; şehrin tanıtımı, iç turizmin hareketlenmesi ve yerel halkın kendini özel hissetmesi için önemli bir fırsattır” şeklinde konuştu.
PEK ÇOK ÜLKE HALK ANLATILARINDAN FAYDALANIYOR
Birçok ülkenin hayal ürünü anlatılarla turist çektiğini belirten Özturan, “İngiltere, İskoçya ve İrlanda gibi ülkelerde sisli, tarihi mekânlar turizmde önemli bir rol oynuyor. Kalelerde hayalet görüldüğü iddiaları, eski mezarlıklarda yapılan turlar, “gece 11.30 ile 11.45 arasında balkabağından yapılmış bir araba geçiyor” gibi uydurma ama etkileyici hikâyeler üzerinden gerçeklik algısı oluşturuluyor. Bu tarz anlatılar sayesinde bölgeler tanıtılıyor, turizm canlanıyor, insanlar ekonomik kazanç sağlıyor” diye konuştu.

ESKİ MEZARLIKLARDA SEANSLAR DÜZENLİYORLAR
İnanç ve merakın turizmi şekillendirdiğini söyleyen Özturan, “Bu etkinlikler genellikle parapsikolojik olaylar, halk inançları ve dinsel motiflerle destekleniyor. Eski bir mezarlıkta yapılan tura bir din insanı eşlik ediyor, seanslar düzenleniyor. Her ne kadar bazılarına komik gelse de bu etkinlikler merak uyandırıyor. Hele ki travmaların yoğun yaşandığı, insanların sığınacak bir yer aradığı şehirlerde bu tarz hikâyeler, güçlü bir bağ kurma aracı hâline geliyor. Bugün Michael Jackson’ın mezarına gidip EWP cihazlarıyla iletişim kurmaya çalışan insanlar var ve bu etkinliklerin de ciddi bir ekonomik karşılığı bulunuyor” diye aktardı.

VAN’DA İNANÇ TURİZMİ HİKÂYELERLE GÜÇLENDİRİLEBİLİR
Van’da bu potansiyel olmasına rağmen bunu kullanamadığını dile getiren Özturan, “Bizim coğrafyamızda ise benzer potansiyeller olmasına rağmen bu hikâyeler ya değersiz görülüyor ya da yok sayılıyor. Oysa bu alan tanıtım ve turizm açısından büyük fırsatlar barındırıyor. Bu örnekleri Van özelinde ele aldığımızda, inanç turizmi açısından eşsiz bir zenginlik karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı.

VAN’IN HİKAYELERİ ANLATILMAYI BEKLİYOR!
Özturan, Van’ın anlatacak birçok hikayesinin olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Van gibi medeniyet birikimi güçlü şehirlerde inanç turizmi yalnızca misafirler için değil, aynı zamanda burada yaşayanlar için de bir nefes alma alanı olabilir. Günlük hayatın kaygılarından, ekonomik zorluklardan uzaklaşmak isteyen herkes için bu tür hikâyeler, ritüeller ve kutsal mekânlar ruhsal bir sığınak hâline gelebilir. Van’ın inanç turizmi potansiyeli; efsaneleri, halk anlatıları, türbeleri ve yaşayan ritüelleriyle zengin bir zemine sahip. Bu alan hikâyelerle desteklenip modern bir anlatımla sunulursa, hem ziyaretçiler için unutulmaz bir deneyim hem de şehir için sürdürülebilir bir turizm kaynağı olabilir. Çünkü hepimizin birer masala ihtiyacı var.”


