Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak (üstün bir hayat tarzı) üzerindesin. (Kalem 4. Ayet)

Yüce Allah peygamberimizi böyle övüyor. Diğer bir ayeti kerimede ise bize şöyle bir tavsiyede bulunuyor:

Şüphesiz, sizden Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah'ı çok ananlar için, Allah'ın Peygamberinde güzel bir örnek vardır. (Ahzap 21)

Yukarıda belirttiğimiz İlk ayette yüce Allah Peygamber'in üstün ahlak sahibi olduğunu söylerken diğer ayette de O’nu, örnek almamızı öğütlüyor. Peygamberimiz, ahlaki değerleri insanlara anlatmaktan ziyade bizzat hal ve hareketleri ile örnek olmuş ve böylelikle ümmetine aktarmıştır. Demek ki ahlak gibi değerler topluma anlatılarak değil yaşatılarak/yaşanılarak aktarılır. Yabancı bir yazarın Osmanlı zamanını anlattığı eserinde İstanbul'daki gözlemlerini aktarırken şöyle bir ibretlik tespiti yapmıştır: “Türklerin ahlâkı, çocuklukta iyilik telkini alarak değil, toplumda kötü örnek görmeyerek gelişir.” Bu ifade üzerinde çok düşünüp içselleştirmek ve bu ifadeyi yaşamımızın her alanında tatbik etmek zorundayız. Maalesef bu, toplumumuzun en büyük sorunlarından biridir.

Epiktetos ahlak için şöyle der:

Bizler ambarında nice zahiresi olduğu halde yiyemediği için zayıf düşen kimselere benzeriz. Güzel ahlak kaidelerimiz vardır mesela. Ama bunlar sadece laf ebeliği etmek içindir, uygulamak için değildir. Hareketlerimiz, sözlerimizi yalanlar.

MS. 50 yıllarında doğduğu söylenen Epiktetos'un yaklaşık 2000 yıl önce söylediği söz bugün de aynen geçerli. Demek ki Epiktetos’un ifadesi (düşüncesi) kendi kendini doğruluyor. Güzel ahlak kaidelerimiz vardır mesela. Ama bunlar sadece laf ebeliği etmek içindir, uygulamak için değildir. Bu sözün geçmişte kaldığını söyleyebilir miyiz?

Ahlakı uygulama şekli her ne kadar toplumdan topluma farklılık gösterse de evrensel olan birtakım ahlak kuralları da vardır ve bu evrensel ahlak kuralları her yerde geçerlidir. Yaşama Yön Veren Tavsiyeler 1 kitabımda peygamberimizin öğrettiği ahlaki değerleri aktarmaya çalıştım. Kitap basıldıktan sonra giriş bölümüne şunu yazmadığım için pişman oldum. Bu kitapta Hz. Peygamberin bize aktardığı ahlaki davranışlar olmakla beraber evrensel ahlak ilkelerine aykırı hiçbir şey bulamazsınız. Dolayısıyla herhangi bir din mensubu veya ateist bir kişinin imzasını atacağı bir eserdir.

Yukarıda yaptığımız bir tespitti. Epiktetos da bir tespit yapmıştı. Ancak tespitten ziyade ahlaki ilkeleri uygulama sorunumuzu nasıl aşabiliriz diye düşünmemiz lazım. Belli yaştan sonra kendimizi değiştirmemiz zor ama imkansız değil. Özellikle küçüklere sahip çıkıp onları iyi yetiştirmemiz lazım. Üç kızım var. Hiçbiri yalan söylemeyi beceremiyor. Onlara çocukluklarında yalanın doğru bir şey olmadığını hem söyleyerek hem yaşayarak öğrettim. Bir gün akşam evde dinlenirken bir arkadaş arayarak dışarı çıkmayı teklif etti. Ona yok diyemediğim için “Misafirlerimiz gelecek” diyerek beyaz bir yalan söyledim. Küçük kızım: “Baba niye yalan söyledin?” diye sordu. Bir an ne söyleyeceğimi şaşırdım ve bozuntuya vermeyerek “Kızım biz yaşlıyız. Bazen böyle hatalar yapabiliriz. Uyardığın için teşekkür ederim. Bir daha böyle bir şey görürsen lütfen uyar.” dedim.

taraftan çocuklarım yaptıkları yanlış davranışı bana anlattıklarında mümkün mertebe kızmadan yanlış davranışlarının neden ve sonucunu anlatıyorum ki bir daha ki sefere yalan söylemeye ihtiyaç duymasınlar.

Yazımın sonunda sözü İbni Arabiye bırakıyorum:

Kötü huylar iyi huylardan daha hızlı yayıldığı için içerisinde yaşadığımız toplumun ahlaken bozulmaması için herkese (özellikle toplumun örnek aldığı/alması gerektiği kişilere) önemli görevler düşmektedir.