Tarım ve hayvancılığın temel geçim kaynağı olduğu Van’da, artan girdi maliyetlerinin yanı sıra Türkiye genelinde etkisini artıran şap hastalığı, üreticileri zor durumda bırakmaya devam ediyor. Kentte hastalıkla ilk günden beri yoğun bir mücadele yürütülmesine rağmen özellikle sınır hattında yaşanan kontrolsüz hayvan girişleri nedeniyle vaka sayıları artıyor. Hayvan pazarlarının kapatılması, karantina uygulamaları ve sıkılaştırılan kontroller hastalığın yayılma hızını yavaşlatsa da yeni varyant SAT-1’in Türkiye’de ilk kez görülmesi, süreci daha kritik bir hale getiriyor.

Şap hastalığıyla ilgili Şehrivan’a konuşan Van YYÜ Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Van Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kozat, hastalığın kaynağında sınırdan kaçak hayvan girişlerinin bulunduğunu ifade ederek, “Erken ve sıkı müdahale edilirse hastalık kısa sürede kontrol altına alınabilir” dedi.

KOZAT: ŞAP HASTALIĞININ EN BÜYÜK NEDENİ SINIRDAN KONTROLSÜZ HAYVAN GİRİŞİ
Kozat, Van’da şap hastalığının yayılma nedenlerini dile getirerek, “Van’a baktığımızda, yani Doğu Anadolu Bölgesi genelinde değerlendirdiğimizde, hastalığın görülmesinin en önemli nedenlerinden biri şudur: Van, İran, Irak ve bir bölümde Suriye’ye sınır olan bir ilimiz. Aslında hastalık ilk olarak Hakkari’nin Derecik bölgesinde ortaya çıktı. Kaçak hayvanların sınırdan Hakkari’ye girmesi ya da Irak ve İran sınırındaki köylerde hastalığın görülmesi sonucu bu bölgelerde yaygınlaştı” dedi.
VAN’IN ŞAP HASTALIĞIYLA MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR
Kozat, hastalığın yalnızca hayvan hareketleriyle değil, hava yoluyla da geniş bir alana yayılabildiğini söyleyerek, “Bir diğer bulaşma şekli ise hastalıklı bölgelerden insanların geçişleridir. Virüs çevre şartlarına oldukça dayanıklı olduğu için, örneğin Irak’taki bir köyde hayvan öldüğünde bile, oraya giren çıkan insanlar virüsü kolayca Türkiye’ye taşıyabilir. Sorunun temel kaynağı ise komşu ülkelerde hastalıkla yeterince mücadele edilmemesidir. “Portal” dediğimiz bulaşma giriş kapıları aslında komşu ülkelerden kaynaklanıyor” diye aktardı.

ŞAP HASTALIĞI HAYVANCILIK KENTİ VAN’I NASIL ETKİLER?
Van’ın hayvancılıkla geçinen bir şehir olduğuna dikkat çeken Kozat, hastalığın bölge ekonomisi üzerinde ciddi risk oluşturduğunu belirterek, “Şap hastalığı sadece Van için değil, Türkiye hayvancılığı için de ciddi risk oluşturan bulaşıcı bir hastalıktır. Van özelinde düşündüğümüzde ise durum daha kritiktir. Hastalık Derik’te ilk çıktığı anda karantina ve aşılama önlemleri alınsaydı, bu kadar yaygınlaşmazdı. Van’ın en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır. Hastalık hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvanlarda, yani çift tırnaklı tüm hayvanlarda hızla yayılıyor ve ölümlere neden olabiliyor. Ayrıca verim kaybı da oldukça yüksek. Bu nedenle yalnızca Van değil, bölge bazında da karantina ve kontrol önlemlerinin alınması gerekir. Hastalık yaygınlaştığında üreticiler de “karantina esnetilsin” diyor ancak bu büyük bir hatadır. Karantina güçlü uygulandığında hastalık kısa sürede kontrol altına alınabilir” diye konuştu.
YENİ VARYANT SAT-1 İLK KEZ TÜRKİYE’DE GÖRÜLDÜ
Bu yıl hastalığın daha fazla gündeme gelmesinin nedeninin Türkiye’de ilk kez SAT-1 serotipinin görülmesi olduğunu aktaran Kozat, “Şap hastalığının 7 farklı serotipi var. Türkiye’de geçmişte 5 serotipe karşı aşılama yapılıyordu. Ancak bu yıl görülen serotip, “SAT-1” dediğimiz varyanttır ve Türkiye’de ilk defa görülmektedir. Bu varyant özellikle kuzularda ve oğlaklarda çok ağır seyrediyor ve ciddi ölümlere neden oluyor. Ayrıca yeni olduğu için aşının tedarik sürecinde de başlangıçta sıkıntılar yaşandı. Bu yıl hastalığın daha hızlı yayılmasının temel nedeni bu yeni varyanttır. SAT-1 çok hızlı bulaşan bir türdür” şeklinde konuştu.

ŞAP NEDENİYLE YAPILAN KISITLAMALAR VAN’DAKİ ÜRETİCİLERİ NASIL ETKİLEDİ?
Karantina nedeniyle hayvan hareketleri ve hayvansal ürün sevkiyatının kısıtlanmasının üreticiyi ekonomik darboğaza soktuğunu belirten Kozat, “Sadece Van değil, hastalığın görüldüğü tüm bölgelerde üreticiler ekonomik olarak zor durumda kaldı. Karantina önlemleri demek hayvan hareketlerinin kısıtlanması ve hayvansal ürünlerin satışının sınırlanması demektir. Bu da üreticiyi doğrudan etkiliyor” ifadelerini kullandı.
“ET FİYATLARININ ARTMASININ NEDENİ ŞAP HASTALIĞIDIR”
Kozat, et fiyatlarındaki artışın da bunun sonucu olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Nitekim son günlerde et fiyatlarının yüzde 40-50 oranında artmasının temel nedeni de budur. Hayvan sevkiyatının durması ve tedarik sıkıntıları bu artışa yol açtı. Üreticilerin ekonomik olarak desteklenmesi gerekiyor. Tarım Bakanlığı bu durum için kredi, sigorta ya da destek mekanizmaları geliştirmeli. Bu hastalık üreticinin kendi başına çözeceği bir sorun değil.”
ŞAP HASTALIĞI DEVAM EDER Mİ?
Şap hastalığının devam edip etmeyeceği ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kozat, Karantina ve biyogüvenlik önlemleri sıkı uygulanırsa hastalık kısa sürede ortadan kaldırılır. Uzun vadede riskli bölgelerde 6 ayda bir düzenli aşılama yapılmalı. Bölgenin tamamına yılda en az bir defa şap aşısı uygulanması gerekir. Ayrıca komşu ülkelerdeki sınır köylerinde de aşılama yapılması için diplomatik çalışmalar yürütülmeli. Çünkü sorun bizim kontrol ettiğimiz alanın dışında başlıyor” dedi.
![]()
PROF. DR. KOZAT’TAN KALICI ÇÖZÜM İÇİN ÖNERİLER
Kozat, hem yetkililere hem üreticilerde bulunarak, “Hastalığın önlenmesi ve gelecekte tekrarının engellenmesi için en önemli unsur eğitimdir. Üreticiler hastalığın bulaşma yolları, korunma ve karantina kuralları konusunda bilinçlendirilmelidir. Riskli bölgelerde hayvanlar düzenli olarak 6 ayda bir aşılanmalı. Türkiye, sınır komşularıyla ortak mücadele programı yürütmeli. Karantina kuralları kesin şekilde uygulanmalı ve gevşetilmemeli. Biyogüvenlik önlemleri (dezenfeksiyon, araç ve personel kontrolü) artırılmalı. Üreticiler şap konusunda düzenli olarak eğitilmelidir” diye aktardı.
“ERKEN MÜDAHALE EDİLİRSE HASTALIK KISA SÜREDE BİTER”
Kozat, şu anda uygulanan karantina ve aşılama önlemleriyle hastalığın kısa sürede kontrol altına alınabileceğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Üreticilerin karantina ve biyogüvenlik kurallarına kesinlikle uyması gerekiyor. Bakanlık aşılamaları doğru yapıyor ancak sahada hem veteriner hekimlerin hem de üreticilerin titiz davranması şart. Bu kurallara uyulduğu takdirde hastalık kısa sürede kontrol altına alınabilir.”




