Son dönemlerde iklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle doğal akışından farklı bir süreç geçiren Van’da 2024 yılı da farklı bir şekilde seyretti. Uzun süren kurak bir sezondan sonra bol yağışlı bir dönem geçiren kentte gelecek mevsimler ve yıllardaki gidişat üzerine çokça yorum yapılıyor. Geçmişte sık sık çetin kış sezonları geçirdiktikten sonra son yıllarda kar yağışının az soğuğun yüksek olduğu sezonlar geçiren Van’da sonbaharda kış soğuklarının yaşanması gelecek aylar için endişe verdi. Henüz sonbahar yaşanmasına rağmen kaloriferlerin ve sobaların yakıldığı kentte iklim değişikliği nedeniyle olağanüstü bir sezon geçirilebiyeceği tahminleri yapılırken Şehrivan’a konuşan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, Van’ı çetin bir kışın beklediğini açıkladı. Yaşar, gelecek mevsimle ilgili yorumlarının yanı sıra kentin kuraklık ve diğer konuları ile ilgili de değerlendirmeler yaptı.

İKLİM BİLİMCİ YAŞAR: TÜRKİYE’DE 3 YIL BOYUNCA CİDDİ BİR KURAKLIK YAŞANDI

Yaşar, 2020 yılı sonrasında yaşanan kuraklığa değinerek, “Bilim dünyası 2000’li yılların başından beri 2020 sonrası ciddi bir kuraklık olacağı konusunda sürekli uyarılarını yapmıştı ve 2020’den sonra beklenen kuraklık geldi. Ülkemizde 2020 yılında yağışlar yüzde 12, 2021 yılında yüzde 9 ve 2022 yılında yüzde 12 eksik olarak gerçekleşti ve 2021 yılında kuraklığın şiddetini arttırması ile birlikte şiddetli ekonomik krizi tüm dünya ile birlikte yaşamıştık. Ancak 2020 sonrası yaşanan bu 3 yıl üst üste kuraklık çok da doğal bir durum değildir. Çünkü La Nina dediğimiz bu tür dönemler genelde birer yıllık olurken üç yıl üst üste olması nadiren gözlenen bir durumdu. Ve 2023 yılı Temmuz ayında Dünya Meteoroloji Örgütü süper El Nino uyarısını yaptı. Bu uyarı da, deniz suyunun çok ısınacağını bunun da sıcaklıkları çok arttıracağı ve bu sıcaklık artışının da yağışları ve kasırgaları arttıracağı anlamına gelmekte idi” dedi. 

Vanlı sporcudan büyük başarı: Dünya şampiyonu oldu Vanlı sporcudan büyük başarı: Dünya şampiyonu oldu

“DOĞA ISINMA VE SOĞUMA EVRELERİNİ SÜREKLİ YAŞAR”

La Nina’nın kuraklığa neden olduğunu belirten Yaşar, “Nitekim beklenildiği gibi de oldu ve halen daha süper El Nino’nun etkileri devam ediyor. Ülkemizde de yağışlar yüzde 12 gibi artmıştır. 2024 Temmuz ayından sonra deniz suyu sıcaklıkları yeniden geçtiğimiz yılın altına düşmeye başlayınca La Nina, yani soğuma, evresine geçilmeye başlanmıştı. Ancak Eylül sonu yeniden deniz suyu çok ısınmış ve bu ısınma da son zamanların en büyük kasırgalarından Helene kasırgasına neden olmuştur. Ve hemen bunun ardından yeniden aşırı ısınan deniz suyu bu kez Milton kasırgasına neden olmuştur. Özetle doğa ısınma ve soğuma evrelerini sürekli yaşar ve El Nino olarak adlandırılan ısınma dönemlerinde yağışlar, kasırgalar ve hortumlar artarken La Nina olarak adlandırılan göreceli olarak daha serin yıllarda da daha az yağış alarak kuraklığa neden olur” ifadelerini kullandı. 

KONUNUN UZMANI YAŞAR, VAN’DA KIŞIN NASIL GEÇECEĞİNİ AÇIKLADI!

Yaşar, Van’da bu sene kışın çok sert geçeceğinin altını çizerek, “Doğu Anadolu Bölgesi’nin iklimi karasaldır. Van Gölü’nde şu an ciddi bir su düşüşü var. Kuraklık nedeniyle çekilmeler olmuş. Bu bizim beklediğimiz bir olay. Şu anda La Nina var. La Nina döneminde hava soğuk olur ve kuraklık etkili olur. Bana göre bu kuraklık Mart ayına kadar devam edecek. Bu sene daha sert ve soğuk bir kış yaşayacağız. Geçtiğimiz sene kış bahar havasında geçmişti ama bu sene ciddi soğuklar olacak. Van’ın da içerisinde yer aldığı Doğu Anadolu Bölgesi’nde kar yağışı çok olacak, yollar kapanacak. Bu bizim beklediğimiz bir olay. Pek sürpriz olmadı” dedi. 

PROF. DR. YAŞAR SU DÜŞÜŞÜNE DE VURGU YAPTI

Suyun önemine dikkat çeken Yaşar, “Su dünyada tartışmasız en önemli kaynaktır. Dünyada Gılgamış’tan bugüne 4700 yılda oluşan 15000 savaşın/göçün/çatışmanın ve neredeyse tüm medeniyetlerin yıkılıp yenilerinin kurulmasında kuraklık her zaman en önemli sorun olmuştur. Diğer bir deyişle “su varsa devlet vardır, su bittiği an devlet biter.” Türkiye son yıllarda su potansiyeli yönünden “su azlığı ya da su sorunu çeken” ülke sınıfına gerilemiştir. Çünkü 1960’lı yıllarda nüfusumuz 27 milyon iken kişi başı su potansiyelimiz 4500 metreküp olması nedeni ile su sorunumuz yoktu. Ancak nüfus günümüzde 85 milyona çıkınca doğal olarak kişi başı su potansiyeli de 1340 metreküplere düşmüş ve bu nedenle son yıllarda ciddi su sorunları başlamıştır” diye aktardı. 

“SUYUMUZU DİKKATLİ KULLANMAK ZORUNDAYIZ”

Dünyadaki bütün devletlerin çöküşünün susuzluk ve kuraklıktan dolayı olduğunu ve suyun dikkatli kullanılması gerektiğini dile getiren Yaşar, “Dünya nüfusu her 45 yılda bir yüzde 100 artmaktadır ama Türkiye’de bu artış çok daha fazladır. Türkiye nüfusu 1960’lı yıllarda 27 milyon, 2007’de 70 milyon ve günümüzde de 85 milyonu geçmiştir. Tüm bu hızla artan nüfusun gıda, kullanma ve enerji amaçlı olarak suya olan gereksinimi de çok çok hızlı artmaktadır. Suyumuzu çok dikkatli kullanmamız lazım. Suyun bittiği gün devlet biter. Dünyadaki bütün medeniyetlerin çöküş nedeni susuzluktur, kuraklıktır. Hava soğuyunca kuraklık başlar, kuraklık başlayınca insanlar aç kalır ve bütün dünya birbirine girer. Suyumuzu dikkatli kullanacağız” şeklinde konuştu. 

KURAKLIKLA MÜCADELEDE NELER YAPILMALI? 

Yaşar, alınması gereken önemleri açıklayarak, “Tarım için gerekli suların barajlardan tarlalara kapalı sistemle ulaştırılması ve tarlalarda damlama/yağmurlama sulama sistemine geçilmesi gerekir. Çünkü gelişmiş ülkelerde suyun yüzde 40’ı tarımda kullanılırken Türkiye’de bu oran vahşi sulama nedeni ile yüzde 80 gibi devasa boyutlardadır. Vahşi sulama aynı zamanda verimli tarım topraklarında erozyona neden olmaktadır. Yeraltı suları kesinlikle kontrol altına alınmalıdır. Tarım ürün desenleri, iklimsel değişimlere göre, devlet tarafından belirlenmelidir” diye konuştu. 

“TOPLANAN YAĞMUR SULARI YENİDEN BARAJLARA YA DA YAPILACAK OLAN GÖLETLERE YÖNLENDİRİLMELİDİR”

Yaşar, suyun daha dikkatli kullanılması gerektiğine vurgu yaparak sözlerini şöyle tamamladı: “Su kullanan sanayi, tarım alanları dışındaki suyun bol olduğu bölgelere yönlendirilmelidir. Yeraltı barajlarının planlanması şarttır. Şehirlerde kanalizasyon sistemleri ile yağmur sistemleri ayrılmalı ve toplanan yağmur suları yeniden barajlara ya da yapılacak olan göletlere yönlendirilmelidir. Arıtma tesislerinden arıtılan gri sular tarımda kullanılmalıdır. Şehir şebekelerinde kayıp kaçak oranları düşürülmeli ve sular çok daha dikkatli kullanılmalıdır.”

Muhabir: FATMA NUR POLATCAN-VEYSEL İZGİ