Partisinin kongresinde de konuşmasının büyük bölümünü İsrail’in zulmüne ve Gazze’deki drama ayıran Genel Başkan Yapıcıoğlu, yaşanan zulme dikkat çekti. İsrail’in insanlık dışı saldırılarına değinen Yapıcıoğlu, “Malumlarınız olduğu üzere 7 Ekim sabahından bu yana sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın bir numaralı gündemi Filistin meselesidir. Siyonist rejimin Gazze’ye yapmış olduğu soykırım derecesine varan saldırılar, bu saldırılarda ortaya çıkan vahşet görüntüleri ve tabiri caizse batı dünyasının sağır eden sessizliği var. Gazze 17 yıldır kuşatma altında. 2016 yılında Hamas’ın seçimleri kazanmasından sonra hem karadan, hem de denizden ablukaya alındı. En temel insani ihtiyaçların bile Gazze şeridine girmesine çok sınırlı bir şekilde izin verildi, bazen bütün bütün kesildi. 1948’de Siyonist işgal rejiminin kendisini devlet ilan etmesinden bu yana, bazen soykırım derecesine varan çok ciddi katliamlar yaşanıyor. 75 yıldır sürekli adım adım işgal genişliyor. 75 yıldır çocuk, kadın, yaşlı demeden siviller öldürülüyor. 75 yıldır sürekli dünya kamuoyu, uluslararası kurumlar, kuruluşlar kınamakla yetiniyor. Birleşmiş Milletler’den, Güvenlik Konseyi’nden alınan kararlar da uygulanmıyor. Hiç kimsenin kınaması yâda sadece sözlü tepkisi, Siyonist işgal rejimini ve vahşet rejimini durduramıyor” dedi.

YAPICIOĞLU: SİYONİST REJİM, DAHA ÖNCE OLMADIĞI KADAR VAHŞİLEŞTİ

Yapıcıoğlu, “7 Ekim’de Aksa Tufanı adıyla Gazze’deki Filistinliler bir operasyon başlattı. Onlar diyorlar ki ‘biz bu operasyonu başlatmasaydık, zaten Siyonist güçler çok ciddi bir saldırı başlatma hazırlığı içerisindeydiler. Biz yapacakları saldırının merkez karargahını basmak suretiyle onların planlarını bozduk ve orada çok ciddi savaş planları, saldırı planları ve çok değerli bazı istihbari bilgeleri ele geçirdik’ diyorlar. Muhtemeldir ki, bu 7 Ekim günü yapılan baskında beklemediği bir darbe alan Siyonist rejim, çizilen karizmasını düzeltmek için daha önce pek çok vahşet ortaya koyan Siyonist rejim, daha önce olmadığı kadar vahşileşti ve bu kez dünyanın gözü önünde, daha önce belki bir yıla yaydığı vahşeti şimdi birkaç haftaya sığdırma niyetinde ve durmadan saldırılarını sürdürüyor. Sayın Cumhurbaşkanının ‘eğer örgüt gibi davranırsa, örgüt gibi muamele görür’ sözü anlamladır ama şunu da ilave etmek gerekir; 1948’den bu yana hiçbir zaman devlet gibi davranmadı, hep örgüt gibi davrandı ve bundan sonra da bir terör örgütü gibi davranmaya devam edecek” diye aktardı.

“FOSFOR BOMBALARI KULLANIYORLAR VE SONRA İNKÂR EDİYORLAR”

İsrail’in fosfor bombaları kullanmasını da değerlendiren Yapıcıoğlu şunları söyledi: “Bizim nazarımızda hiçbir zaman devlet olmamıştır, orası bir devlet değil, bir terör örgütüdür, bir işgal rejimidir ve saldırıları hiçbir hukuk, hiçbir kural, hiçbir kaide, hiçbir değer tanımaksınız gerçekleştiriyor. Şu son dönemde belki sosyal medyanın da yaygınlaşması ile ortaya konan vahşetin görüntüleri, bütün dünya kamuoyuna ulaştı. İnsanların gözü önünde kameralar kayıttayken fosfor bombaları kullanıyorlar ve sonra inkâr ediyorlar. Deliller ortaya konulduktan sonra pişkin pişkin bunlara gerekçeler uydurmaya çalışıyorlar. ‘Biz terörle mücadele ediyoruz’ diyorlar. Çocuk hastanelerinin üzerine önce ‘hastaneyi boşaltın’ uyarısı yaptıktan sonra, hastanenin boşalmasının teminen fosfor bombasını çocuk hastanesinin üzerine attılar. Bundan sonra çocuk hastanesi tamamen boşaldı.”

“HAMAS YA DA İSLAMİ CİHAT İSE PEKİ BATI ŞERİA’DA ÖLDÜRDÜKLERİN NEDEN ÖLDÜRÜYOR?”

Yapıcıoğlu, “Saldırılarına 7 Ekim Aksa Tufanını gerekçe olarak gösteriyorlar. Ne kendileri, ne de onların avukatlığı yapmaya çalışan Siyonist zihniyetli hiç kimse bu soruların cevabını veremez. Eğer bu saldırıların gerekçesi Aksa Tufanı ya da Aksa Tufanı operasyonunu gerçekleştiren Hamas ya da İslami cihat ise peki Batı Şeria’da öldürdüklerin neden öldürüyor? Eğer saldırıların gerekçesi Hamas’ın varlığı ise, Hamas’ın varlığını ortadan kaldırmak için bunu yapıyorsan, Hamas yokken neden saldırıyordun? 1948 dedik ama aslında belki 1917 yani İngiliz işgaline kadar geri götürebiliriz, İngilizler tarafından Filistin toprakları işgal edildiğinden bu yana, kurmuş oldukları belki küçük çaplı terör örgütleriyle oradaki insanlara vahşeti yaşattılar” ifadelerini kullandı.

“BÜTÜN DÜNYA BUNU GÖRÜYOR AMA BELKİ BAZILARI BUNU SÖYLEMEYE CESARET EDEMİYOR”

Bütün dünyanın bu saldırıları gördüğünü fakat bazılarının söylemeye cesaret edemediğini aktaran Yapıcıoğlu şunları belirtti: “Bütün dünya aslında bunu görüyor ama belki bazıları bunu söylemeye cesaret edemiyor. Saldırgan taraf Siyonist işgal rejimidir, Siyonist işgal rejimi, Siyonist olmayan Yahudiler dahi, dünyadaki bütün inanç gruplarının, bütün farklı, etnik kökenlilerin, bütün milletlerin başının belasıdır. Çünkü Siyonizm dünyanın gelmiş, geçmiş görebileceği en tehlikeli ırkçılıktır. Kendisinden başka hiç kimseyi insan kabul etmez ve bu nedenle diğer insanlara insan muamelesi yapma gibi bir zorunluluk da hissetmez. Küçük bebeleri, henüz doğmuş birkaç günlük bebeleri bile kendisine bir hak görüyor ve bazıları çıkıp kameraların önüne, ‘eğer biz bunları öldürmezsek, bunlar büyüdüklerinde bir Yahudi öldürecekler’ diye savuna bilme cesaretini gösterebiliyorlar. Çoluk, çocuk binlerce kişinin sığındığı hastaneyi vuruyor, bir anda yüzlerce insanı katlediyor, şehit ediyor, önce bunu alay edercesine üstleniyor, ‘zaten sağlık ekipmanları yeterli olmadığı yavaş yavaş öleceklerine, biz onları rahat bir ölümle onları bundan kurtardık’ diyebilecek kadar alçalabiliyorlar. Dünya kamuoyundan tepki yükselince, bu sefer yine insanlıkla, insanların aklıyla alay edercesine ‘aslında bu füzeyi biz atmadık’ diyorlar.”

YAPICIOĞLU: SİYONİST REJİM ASLA HİÇBİR DEĞERİ, HİÇBİR HUKUKU, KURALI TANIMIYOR

Kafes avcıları jandarmaya takıldı! Kafes avcıları jandarmaya takıldı!

Yapıcıoğlu, “Bütün bunlar bir şeyi gösteriyor ki, Siyonist rejim asla hiçbir değeri, hiçbir hukuku, kuralı tanımıyor, tanımayacak ve asla sadece kınamalarla, sadece sözlü tepkilerle durdurulamayacak. Sınırları belli olmayan bir devlet olmaz. Kurulduğu günden buyana kendi sınırlarını deklere etmemiştir ve hiçbir yere bildirmemiştir. Çünkü sürekli sınırları genişletme gayretindedir. Savaş yayılır mı, bölgesel bir hal alır mı diye insanlar soruyor. Her gün televizyonlarda analistler bol bol analiz yapıyor. Biz de şunu söylüyoruz. Eğer terör rejimi Siyonist işgal rejimi, işgalini biraz daha genişletmeyi planlamışsa, onun zamanının geldiğine inanmışsa, zaten batı dünyası başta Amerika olmak üzere, kayıtsız, şartsız ne yaparsa yapsın o rejimin arkasında duracağını beyan ettiğine göre, bölge ülkeleri istese de, istemese de onlar bu savaşı yayacaktır” dedi.

“SİYONİST VAHŞET DURDURULMAZSA BÜTÜN DÜNYANIN BAŞINA BELA OLACAK”

Bu saldırıların durdurulmaması halinde dünyayı büyük bir tehdit beklediğini dile getiren Yapıcıoğlu, “Onun zamanının geldiğine inanıyorlar mı, onu şimdilik bilemeyiz. Belki de 7 Ekim sabahı yapılan baskında ele geçirilen planlar içerisinde bu hususa bir ipucu, bir bilgi veya bir emare vardır. Bunu bilemiyoruz. Fakat eğer Siyonist vahşet durdurulmazsa, eğer bu dünyanın tehlikeli ırkçılığı durdurulmazsa, ne olduğu anlaşılmaz ve buna göre tedbirler alınmasa, bütün dünyanın başına bela olacak. Sadece bölge barışının önündeki bir engel değil, aynı zamanda dünya barışını tehdit eden bir unsurdur. Mutlaka dünya kamuoyu buna ilişkin tedbirlerini almalıdır. Uluslararası sistemin, Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, uluslararası sistemin de işlemediği, açıktan işlenen soykırım suçlarına karşı uluslararası ceza mahkemesinin sonuç alıcı bir adım atamadığı, Birleşmiş Milletler Konseyi’nden İsrail aleyhine herhangi bir karar çıkartılamadığı çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Öyleyse dünyanın bütün medeni insanları, insanlık değerlerinden yana olanlar, hangi millete mensup olurlarsa olsunlar, hangi inanca mensup olurlarsa olsunlar, yeni bir sistemin inşası gerektiği konusunda artık fikirde bir araya gelmeli, fiilen bir araya gelmeli ve yeni bir sistemin inşası için gerekli adımlar atılmalıdır” diye konuştu.

“MÜSLÜMANLAR SARI ÖKÜZÜ TESLİM ETMEMELİDİR”

Yapıcıoğlu, mevcut sistemin dünya barışını koruyamadığını belirterek şunları aktardı: “Mevcut sistem dünya barışını korumuyor. Mevcut hakkı, hukuku, zayıfı korumuyor. Mevcut sistem sadece gücü elinde bulunduranların kendi gücünü, kendi ajandasını, kendi isteklerini dünyanın geri kalanına dayatma aparatı haline gelmiştir. Mutlaka bunun düzeltilmesi için de adımlar atılmalıdır. İslam dünyasından da şunu istiyor ve bekliyoruz. Bugün Gazze’de Batı Şeria’da, Filistin topraklarında yürüyen savaş, yarın belki Lübnan’a, Suriye’ye, Mısır’a, Türkiye’ye, Ürdün’e, Irak’a, İran’a yayılır. Buralara yayılmadan önce, Müslümanlar sarı öküzü teslim etmemelidir. Eğer bugün farkında olmadan da olsa, ya da bazıları bilinçli yapıyor. ‘Filistin davasından bize ne, bu savaş bizim savaşımız değildir’ diyenler, yarın, öbür gün savaş kendi kapılarına dayandığında, savaşın aslında kimin savaşı olduğunu görecekler. Ama o gün belki çok geç olacak. İlk başta buna Arap-İsrail savaşı dediler. Sonra İsrail-Filistin savaşı dediler. Şimdi Gazze savaşı diyorlar.”

BAŞKAN YAPICIOĞLU: FİLİSTİN’DEKİ KARDEŞLERİMİZİ YALNIZ BIRAKMAYIN

“Hatta bazıları Hamas-İsrail savaşı demeye başladı. Bununla aslında şunu söylüyorlar; Siyonizm karşısında yer alan cepheyi küçülterek, onu parçalara ayırarak, Siyonizm’e bir anlamda hizmet ediyorlar ve ekmeklerine yağ sürüyorlar. Önce Arap âlemi dediler sonra küçültüp Filistin, ondan sonra Gazze’deki Filistinlilerden Hamas’a mensup olanların savaşı gibi bir anlayışı oturtmaya çalışıyorlar. Kullanılan kavramlar son derece önemlidir. Biz iddia ediyoruz, Siyonistler kendilerinden başkasını insandan saymadığı için insanlığa karşı bir savaş başlatmış durumda ve o gücü kendilerinde bulurlarsa bütün insanlığa savaş açacaklar. Bakın hedefin sadece Müslümanlar olmadığı çok net bir şekilde görülmektedir. Geçtiğimiz günlerde bir kilise vuruldu ve 16 Hristiyan katledildi. Bir İslam ülkesinde herhangi bir Müslüman lider tarafından bir kilise bomba atılsaydı kıyamet kopardı. Bütün batı dünyası, Hristiyan alemi dünyayı ayağa kaldırırdı. Belki de bunu yapana savaş ilan edilirdi fakat bunu yapan Siyonistler olunca tık yok. Umarım bu olay batı dünyasının uyanışına vesile olur. Fakat bunun için şuanda iyimser bir tablo karşımızda yok. Bu yüzden İslam dünyasına diyoruz ki en azından sizler Filistin’deki kardeşlerimizi yalnız bırakmayın.”

“MESCİD-İ AKSA BÜTÜN MÜSLÜMANLARIN SAHİP ÇIKMASI YERDİR”

Bu savaşın insanlığa karşı bir savaş olduğunu dile getiren Yapıcıoğlu, “Bu savaş sadece onların savaşı değil. Bu savaş bizim savaşımız değil diyenlere şunu diyorum. Mescid-i Aksa bütün Müslümanların ilk kıblesidir. Mescid-i Aksa’dan Miraca yükselen Hz. Peygamber (a.s.a) efendimiz âlemlere rahmet olarak gönderilmiş ve tüm Müslümanların peygamberidir. Sadece Araplara gönderilmedi, bütün insanlığa gönderilmiştir. Müslümanların inandığı kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim o beldenin mübarek, mukaddes olduğunu bildirmektedir. Birileri eğer Kur’an-ı Kerim’e inanmıyorsa, Peygamber efendimize inanmıyorsa, İsra ve Miraç mucizesine inanmıyorsa ya da ben Müslüman değilim diyorsa o zaman o bu dairenin dışındadır. Biz diyoruz ki bu dava bütün Müslümanların davasıdır. Mescid-i Aksa bütün Müslümanların sahip çıkması yerdir ama Müslüman olmazsa bile Siyonist resim tüm insanlığa savaş açtığı için ben insanım diyen herkes tedbirini almalıdır.  Orada henüz konuşmasını bilmeyen, dolayısıyla büyüyünce hangi dili konuşacağı belli olmayan, akıl ermediği için, bebek olduğu için herhangi bir inanca mensup olmayan bebekler öldürüldüğünde şunun bebeğidir, şunun çocuğudur, annesi, babası falanca dili konuşuyor veya falanca dine mensuptur diye hiç kimse o bebeklerin öldürülmesini, o masumların öldürülmesini meşru göremez. O çocuklar vicdanı olan herkesin içini yakıyor. O çocukların cansız bedenini gördüğünde içi sızlamayan insanlığını yitirmiştir. Bu insanlığa karşı savaştır” dedi.

“MAZLUMLARIN FERDAYI ARŞA ALAYA ULAŞTI”

Yapıcıoğlu, bütün değerlerin çiğnendiğine dikkat çekerek, “İnsanlığını yitirenler bu savaş bizim savaşımız değildir diyebilirler. Siyonist rejim gasıptır, saldırgan olan odur. Hiçbir hudut, sınır tanımıyor. Bütün değerleri çiğniyor. Evet, iki taraf vardır ama bu taraflardan birisi çok bariz bir şekilde zalimdir. Diğer tarafta mazlumdur. İşgal 75 yıldır devam ediyor. Durdurulmazsa bu devam edecektir fakat şuna da inanıyorum. Yapmış olduğu zulümler öyle noktaya ulaştı ki mazlumların ferdayı arşa alaya ulaştı. İnsanlığın vicdanı inşallah uyanmaya başlamıştır ve bu pervasız zulüm rejiminin sonunu yaklaştıracaktır. İnşallah ona kayıtsız, şartsız destek verenlerde onunla birlikte tarihe karışıp gidecektir” ifadelerini kullandı.

Kaynak: ŞEHRİVAN HABER- GARİPZADE ÖZTÜRK