İnsan ruhunun derinliklerinde yatan en temel ihtiyaçlardan biri, görülmek, değer verilmek ve takdir edilmektir. Bu, başarıya giden yolda sıklıkla gözden kaçan, ancak en güçlü itici güçlerden biridir. Tarihte, yılda bir milyon dolar gibi o dönem için inanılmaz bir ücret alan iki kişiden biri olan Charles Schwab'ın başarısının sırrı da tam olarak buradadır. Schwab'ın çelik sanayisindeki teknik bilgisi kadar, belki de ondan daha önemli olan, insanlara heyecan verebilme yeteneğiydi. İnsanların çabalarını takdir etme ve teşvik etme gücüne olan inancı, onu zirveye taşıdı.
Schwab, eleştirinin motivasyonu nasıl öldürdüğünü çok iyi biliyordu. Bu nedenle, takdiri öne çıkardı. Beğendiği çalışmaları dile getirmekten çekinmezdi. Benzer bir deneyimi, bir elektrik ustası olarak çırağımla yaşadım. Çırağıma bir arızayı bulması için fırsat verdim. "Usta, buldum!" dediğinde, "Harikasın!" diyerek takdir ettim. O günden sonra çekingen çırak gitmiş, özgüvenli biri gelmişti. Bu, potansiyeli ortaya çıkarmak için samimi bir takdirin yeterli olduğunu gösteren güzel bir örnektir.
İş hayatında eleştiriyi tercih etmek, kusur bulmayı kolay bulmak yaygın bir tavırdır. Ancak “şımartılma” bahanesiyle takdir etmekten çekinmek, insan ruhunun temel ihtiyacını göz ardı etmektir. Unvanlar ya da mevkiler ne olursa olsun, her birey değerli olduğunu hissetmek ister. Ralph Waldo Emerson’ın da vurguladığı gibi, “Her insandan öğrenilecek bir şey vardır.” Bu söz, her insanın takdir edilmeyi hak eden eşsiz niteliklere sahip olduğunu gösterir.
Maalesef, çoğu zaman farklılıkları görmekte zorlanır ve herkesin aynı kalıba girmesini bekleriz. Oysa potansiyel; ince işlerde, matematikte, sözel yeteneklerde ve daha pek çok alanda farklı biçimlerde ortaya çıkar. Bu fıtrat farklılıklarını yok saymak, yalnızca bireyin gelişimini engellemekle kalmaz, aynı zamanda büyük bir haksızlıktır.
Yöneticiliğim sürecinde bu gerçeği bizzat tecrübe ettim. En büyük destekçilerim olan özel kalemim, makam şoförüm ve makam görevlim, resmi unvanlarının ötesinde kendilerine özgü yeteneklere sahipti. Onları takdir etmek, hem potansiyellerini açığa çıkarmamı sağladı hem de çalışma ortamında olumlu bir etki yarattı.
İnsanlarla gerçek bağ kurmanın yolu, onların iç dünyasına adım atmaktan geçer. Örneğin, sigara içen oğlunuza baskı yapmak yerine, sevdiği sporla ilgili hedeflerini konuşun. Sigaranın bu hedefleri nasıl engelleyeceğini anlatın. Karar kendi tutkusundan doğarsa, değişim kalıcı olur. Schwab'ın sırrı buydu: İnsanların tanınma ihtiyacını görmek, eleştiriden uzak durmak ve içlerindeki ateşi kendi arzularıyla tutuşturmak. Bu ilkeler sadece işte değil, hayatın her alanında işler.
Belki de başarının anahtarı, insan ruhunun inceliklerini anlayıp ona sevgiyle yaklaşmakta gizlidir.
Bugün kimi takdir ettiniz? Bu soruyu kendinize sorarak, başkalarının potansiyelini görme ve takdir etme yolunda küçük ama anlamlı adımlar atabilirsiniz. Unutmayın, takdir, sadece bir söz değil, bir davranıştır. Samimiyetle gösterilen takdir, insanların özgüvenini artırır, yeteneklerini geliştirir ve onları daha büyük başarılara iter. Bu yüzden, bugün ve her gün, etrafınızdaki insanların değerini görün ve takdir edin. Bu, hem onların hem de sizin başarınız için görünmeyen ama güçlü bir anahtardır.