İyi niyetli olmak çoğu zaman insana huzur ve saf bir kalp kazandırır. Fakat hayat, iyi niyetin her zaman korunmasına izin vermez. İyiliğini saklamaya çalışan insan, kimi zaman başkalarının bencilliğiyle, kimi zaman da dünyanın acımasız gerçekleriyle sınanır. İyi kalmak, aslında kolay gibi görünen ama zorlu imtihanlarla dolu bir yolculuktur.

Bu dünyada iyilik ile zayıflık karıştırılıyor. Be şöyle düşünüyorsun ben mi yanlışım, yoksa dünya mı çok kirli. Ama sonra bir çocuk gülümsemesi, yaşlı birinin duası, bir dostun samimi sözü seni yeniden inandırıyor. İyilik kaybetmez, sadece yıpratır bazen. Sonra sen kendime ihanet etmeyeceğim, iyi kalacağım dersin. Çünkü sonunda içi temiz olanların huzurla uyuduğunu bilirsin.

İyi kalmak, bazen en zor sınavlardan biri. Kalbini temiz tutmak isterken, kirli kalplerin oyununa alet olmak… Kimseye kötülük düşünmemek ama kötülükten nasibini almak…

İşte iyi olmak böyle bir şey. İyi niyetli insan, herkese el uzatır. Yardım eder, affeder, anlamaya çalışır. Ama çoğu zaman bu özellikleri bir lütuf olarak değil, bir görev gibi görülür. Sanki iyi insanlar var olmak zorundaymış gibi. Sanki onlar hep güçlü, hep anlayışlı hep sabırlıymış gibi…

Oysa sabırlı kalmanın da bir bedeli vardır. Yorulursun. Tükenirsin. Ve en çokta şunu fark edince kırılırsın: İnsanlar iyiliği sevdikleri için değil, işlerine geldiği için yanındadır.

İyi niyetli kalmak; güçlü olmak, ama bu gücü göstermek yerine içte taşımaktır. Sana yapılanı unutmak değil, sana rağmen kötülüğe benzememektir. Belki en büyük direniş de budur zaten.

Bu dünyada hâlâ temiz kalabilmektir.